Bir sona geldiğin için ağlama; onu yaşadığın için gülümse’ ‘der G.G.Marquez.. Koskoca bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Hayat bu; su gibi akıp geçiyor işte. Evet değişen belki de sadece takvimdeki rakamlar. Âmâ her biten yılda ve her başlayacak yeni yılda bazı muhasebeleri de yapmak gerekir diye düşünüyorum. Kimleri üzdük? Kimleri sevindirdik? Kimler bizi üzdü? Kimler bizi sevindirdi?
Ne kadar ağladık ve ne kadar içten güldük? Ruhumuz ne kadar yoruldu; kaçışlarımız çok muydu kendimizden? Nerelere sığındık kaçarken? Çaba gösterip mücadele ettiklerimize değdi mi? Sevdiklerimize ne kadar zaman ayırdık? Ne kadar kendi istediklerimizi yapabildik? Hatalarımızla yüzleşebildik mi? Hayallerimizi gerçekleştirebildik mi? Affedebildik mi kalbimizi kıranları? Bağışlamanın dayanılmaz hafifliğini hissedebildik mi ruhumuzda? Öfkemizi ne kadar kontrol altına alabildik?
İnançlarımız; değerlerimiz doğrultusunda ne kadar yaşayabildik? Dokunabildik mi yaşama? Çizebildik mi sınırlarımızı?; hayır diyebilmeyi becerebildik mi? Ne kadar doya doya yaşayabildik? Sevindirdik mi bir çocuğu; bir mazlumu? Bu sorular uzar gider. Her birimiz bu soruları kendine uyarlamalı ve değişenin yalnızca rakamlar olmadığını kendisine gösterebilmelidir. Peki; gerçekten her son yeni bir başlangıç mıdır?
Hayata pozitif tarafından bakabilmenin altın kurallarından biridir her sonun yeni bir başlangıcı barındırdığına inanmak. Her sonu yeni bir başlangıç; yeni bir yaşam; yeni bir süreç olarak görmek çok önemli. Biten bir şeyi başlayan bir şey olarak algılamak. Yukarıdaki sorgulamaları yapıp; gereken dersleri çıkardıktan sonra böyle bakabilmek çok daha anlamlı ve değerli olur tabi ki. Evet; Yeni’nin içinde de kayıplar; acılar; zorluklar; üzüntüler; hayal kırıklıkları var. Ama bu sefer Eski’ ‘nin öğreticiliğinden ders almış bir şekilde karşılayacağız Yeni’nin sürprizlerini.
Daha olgun; daha dayanıklı; daha anlayışlı ve daha farkında bir şekilde.. Esasen başlangıçlar ve sonlar birbirinden çok da ayrı şeyler değildir. Birbirinin içine geçmiş olgulardır bunlar. Bazen Yeni’ ‘ye başlamak insan da bir tedirginlik; bir ikilem hissi yaratsa da kalpteki umutlar içinde hep coşkular; hevesler; arzular; heyecanlar barındırır. H.Cibran der ki; ‘her şey; varlığınızın içinde yarı kucaklaşmış olarak dolaşıp durur; istenen ve korkulan; nefret edilen ve baş tacı olan; takip ettiğiniz ve kaçtığınız. Bunlar içinizde; çiftler halinde hareket ederler. Ve gölge soluklaşıp kaybolduğunda; can çekişen ışık; bir başka ışığa gölge olur. Ve sizin özgürlüğünüz; prangasından kurtulduğunda; daha büyük bir özgürlüğe pranga olur. Bitişler başlangıçları; başlangıçlarda bitişleri barındırır içinde her zaman.
Önemli olan her bitişin ardından yeni bir başlangıca umutla; inançla bakabilmek ve her duruma karşı daha hazır olabilmektir. Başarılı ve güzel bir yılın başarılı ve güzel günlerden oluştuğunu unutmamalıyız. Yeni Yıl kendiliğinden güzellikler; iyilikler; başarı; mutluluk getirmez. Her günümüzü bir öncekinden daha anlamlı hale getirmeyi amaçlayarak; yeni şeyler öğrenmeye açık olarak; gülümsemeyi hayat düsturu haline getirerek; birilerine yardım etmenin; moral vermenin hazzını yaşayarak; değerli bir hedefe doğru inançla ilerleyerek; huzur ve sabrımızı geliştirerek; iyi insan olmayı her şeyin üstünde tutarak ve tüm bize sunulanlar için takdir ve şükür içinde olarak YENİ YILI güzel ve anlamlı bir hale dönüştürebiliriz ancak...
Yeni yıl ‘da acıların; sıkıntıların; ölümlerin; hastalıkların; açlığın; şiddetin her türlüsünün ama özellikle çocuğa ve kadına olan şiddetin bir önceki yıla göre çok daha az olmasını ve 2016 nın hepimize sevgi; sağlık; bereket ve huzur getirmesini diliyor ve M.Aurelius un şu sözleriyle noktayı koyuyorum; Sanki binlerce yıl daha yaşayacakmış gibi yaşama. Kader; başının üstünde bir kılıç gibi asılı duruyor. Yaşamın boyunca iyi biri olmaya çalış. Sevgiyle kalın...