Yaşamın içinde insanlar; istenmeyen ya da hayal kırıklığına neden olan olaylar karşısında; sıkıntı; üzüntü; keder gibi depresif duygular yaşar. Depresif duygular yaşanan olaylara verilen doğal tepkilerdir. Depresyon ise; bu duyguların şiddeti ve süresi ile ilişkilidir. Kişinin şikayetlerinin en az 2 haftadır sürüyor olması ve mesleki ve sosyal hayatını etkiliyor olması depresyon teşhisinin düşünülmesi için önemli bir veridir.
Depresyonun temel belirtileri arasında karamsarlık ve kederli duygu durumu; kötümser düşünce içeriği; umutsuzluk; çaresizlik hisleri; hayattan zevk alamama; ilgi kaybı; tahammülsüzlük; unutkanlık ve dikkat dağınıklığı; enerji azlığı; uyku ve iştah düzensizliği yer alır. Kişi hayattan zevk alamaz. Ağlama davranışları ve aşırı öfke davranışları görülebilir. Yalnızlık duyguları ve yaygın vücut ağrıları olabilir. Kişinin intihar düşüncelerinin olması dikkat edilmesi gereken en önemli konudur.
Depresyon; en sık görülen psikiyatrik hastalıklardan biridir. Tüm dünyada yaklaşık 121 milyon kişi depresyondan etkilenmektedir. Kabaca toplumda her 10 kişiden birinde depresyon vardır. Depresyon; daha çok orta yaşlarda görülür. Cinsiyet yönünden bakıldığında kadınlarda erkeklerden 2 kat daha fazla görülmektedir. Sosyoekonomik düzeyi düşük; işsiz; boşanmış ve hiç evlenmemiş kişilerin depresyona girme riski daha yüksektir.
Depresyonun tek bir nedeni yoktur. Biyolojik; psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimi ya da birleşimi sonucu depresyon gelişir.
Hastalığın psikolojik nedenleri ve risk faktörleri; stresli yaşam olayları; yalnızlık; sosyal desteklerin yetersizliği; ilişki problemleri; ailede depresyon öyküsü; mali sorunlar; travmalar; alkol ve uyuşturucu bağımlılığı; sağlık problemleri ve kronik ağrı sayılabilir.
Hiç tedavi edilmemiş bir depresyon atağı 6 ile 24 ay sürebilir.
Hafif düzeydeki depresyon tabloları kişinin hayatındaki yapacağı bazı düzenlemeler ile kendiliğinden düzebilirse de; gelecekte tekrarlama ihtimali artar. Tedavi edilmeyen depresyonda hastalık belirtileri şiddetlenir. Depresyon derinleştikçe intihar düşünceleri gelişebilir. İlaç kullanmayan hastalar sıkıntılarını giderebilmek için alkol; sigara; ya da uyuşturucu maddelere yönelebilir.
Depresyon tedavisinde ilaçlar; psikoterapi; beyin uyarıcı teknikler kullanılır.
Depresyonda olan kişinin terapisi bu konuda uzman bir psikolog tarafından yürütülür. Terapi de bilişsel-davranışçı terapi; ilişkisel terapiler; duygu odaklı terapiler; psikodinamik terapi; EMDR; hipnoterapi ve bütüncül terapiler kullanılmaktadır. Tedavi bireysel terapi yada aile terapisi şeklinde sürdürülür. Bilişsel davranışçı terapide temelde düşünce ve inanç sistemleri üzerinde çalışılır. Psikolog işlevi olmayan duygu; düşünce ve davranışları tanımak onlar yerine gerçekçi bakış açısı oluşturmak için hastayla birlikte çalışır. Kişilerarası terapide depresyonu derinleştiren bireyin kişilerarası ilişkileri üzerinde durulur. Duygu odaklı terapilerde kişinin duygusal regülasyonu üzerinde çalışılır. Psikodinamik terapide kişinin çatışmalı duygularını çözmeye odaklanır. Hipnoterapide; kişinin travmatik olayları üzerinde çalışılır ve egosunu güçlendirmeye yönelik seanslar düzenlenir. EMDR terapisinde ise; boşanma; sevilen birinin kaybı; fiziksel hastalıklar vb. yaşam olaylarının etkisinin ortadan kaldırılması sağlanır. EMDR göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme şeklinde açılımı yapılabilir. Bilgi işleme modeline dayalı sekiz aşamalı bir yaklaşımdır. EMDR tedavisi rahatsız eden olaya ulaşılmasını; işlenmesini hızlandırmak için duygusal; bilişsel; bedensel tepkilere odaklanmaktır. Terapi hedefleri 3 yönlü protokol içerir. Birincisi geçmişteki rahatsız eden anılar üzerinde çalışmak. İki ve üç ise gelecekteki eylemleri çalışarak belirtileri hafifletmektir.