Adölesan dönem (ergenlik dönemi); fiziksel; biyokimyasal; ruhsal ve sosyal yönden hızlı büyüme; gelişme ve olgunlaşma süreçleriyle çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir.
Ergenlik çağı 12-18 yaş grubunu içerir. Ergenlik çağının genellikle kızlarda 10-12; erkeklerde ise 11-14 yaşlar arasında başladığı kabul edilmektedir.
Bu dönemde vücut şeklinde cinsiyet hormonlarına bağlı değişiklikler meydana gelir. Kız çocuklarda göğüs ve kalçalar belirginleşir. Erkeklerde ise kalçalar küçülür; vücut adaleli ve az yağlı bir görünüm kazanır.
Adölesan çağda artan büyüme ve gelişme hızı; artan besin öğesi gereksinimleri; yaşam şekli ve besin alımındaki değişiklikler; besin öğesi ihtiyacını artıran bazı özel durumlar (spor; yeme bozuklukları; gebelik; enerjinin çok kısıtlandığı diyetler; alkol; madde bağımlılıkları..) beslenme açısından risk oluşturur.
Menstruasyon dönemine girilmesiyle birlikte kızlarda iştah ve enerji alımı; özellikle tatlı besinlere olan düşkünlük artar. Bu süreçte ergen kişisi; ailesinden çok arkadaşlarıyla vakit geçirmekten hoşlanır. Öğün vakitlerinde genelde arkadaşlarıyla birliktedir ve onların beslenme alışkanlıklarına uyum sağlamaya çalışır. Tipik adölesan diyetinin büyük bir kısmını ayak üstü yenen gıdalar (fast-food) veya abur cuburlar oluşturur:
Yağdan gelen enerji yüksek;
Doymuş yağ ve kolesterol içeriği yüksek;
Kompleks karbonhidratlar ve posa içeriği düşük;
Diyetle alınan basit şeker miktarı yüksek;
Alınan demir; kalsiyum; C vitamini; folik asit; riboflavin düşük;
Tuz tüketimi yüksektir.
Bu çağda yaşam temposunun hızlanmasıyla oluşturulan bu beslenme alışkanlığı; adölesan ve yetişkin dönemde görülen birçok kronik hastalıkla ilişkilendirilebilir. Dünya’nın 3. en eski bilimsel topluluğu olan New York Academy of Sciences’ın yaptığı bir çalışmaya göre; yüksek riskli toplumlarda artan obezite ve azalan fizik aktiviteye bağlı olarak adölesan döneminde görülen tip-2 diyabet sıklığı artmaktadır (1). Tahran’da yapılan bir başka çalışmaya göre ise fast-food tüketimi çocuk ve adölesanlarda metabolik sendrom; insülin direnci;abdominal obezite (karın bölgesinin belirgin biçimde daha şişman olduğu tip obezite); hipertrigliseridemi ile ilişkilidir (2).
Adölesan dönemde düzensiz beslenme ile;
Kalsiyum alımının yetersizliğine bağlı olarak boy uzaması durabilir veya yavaşlayabilir.
Büyüme ve gelişme eksik kalabilir.
Dengesiz beslenme ve hareketsizlik sonucu şişmanlık görülebilir.
Özellikle kızlarda menstruasyon döneminin başlamasıyla demir yetersizliği anemisi (kansızlık) görülebilir.
Kas oluşumu ve kemik gelişimi istenildiği şekilde tamamlanamayabilir.
İyot yetersizliğine bağlı hipotiroidi veya guatr oluşabilir.
Bazen de obezitenin tersine; beden imgesinin önem kazanması ve medyanın etkisi ile özellikle kızlarda bazı yeme davranış bozuklukları görülmektedir. Kişi; normal sınırlarda olan bedenini şişman olarak algılayarak kendi kendini kusturmakta; laksatif ve diüretik ilaçlar kullanmakta ve sağlığı bozulmaktadır. Bu gibi durumlarda kişinin beslenme tedavisi ve psikiyatrik tedaviyi bir arada görmesi gerekmektedir.
SONUÇ OLARAK;
Bu çağda her besin grubundan yeterli miktarda tüketilmelidir.
• Günde 3-4 porsiyon süt ve süt ürünlerinden; 2 porsiyon et; yumurta;
kurubaklagil grubundan;3-5 porsiyon sebze ve meyve grubu; 4-6 porsiyon ekmek ve tahıl grubundan tüketilmelidir.
• İyotlu tuz kullanılmalıdır.
• Tuz içeriği yüksek besinlerden kaçınılmalıdır.
• Şeker ve şekerli besin tüketimi azaltılmalıdır.
• Vücut ağırlığı normal; önerilen düzeyde tutulmalıdır.
• Fizik aktivite alışkanlığı kazanılmalıdır.
• Sağlıklı hazırlama ve pişirme yöntemleri uygulanmalıdır.
• Güvenli ve temiz besin tüketimine özen gösterilmelidir.
“Sağlıklı olmayı istemek sağlığın ek şartıdır.”
Seneez
Dyt. Simge KURALAY
KAYNAKLAR
1) Ann N Y Acad Sci. 2015 Oct 8. doi: 10.1111/nyas.12939. [Epub ahead of print]
2) PLoS One. 2015 Oct 8;10(10):e0139641. doi: 10.1371/journal.pone.0139641.