Yaz aylarının bitip sonbaharı karşılayan ekim ayının ilk günlerinde birçok insandan aynı sesleri duyar gibiyiz. Yaz boyunca bol lezzetli neşenin eksik olmadığı fakat bir o kadar bol kalorili tatil sofralarının ardından artan kilolarımız bu günlerde dile gelmekte. Şeker tadında tatlı mı tatlı bir ramazan bayramı ve ardından bol proteinli kavurmalı kebaplı kurban bayramı ile bu yaz çok hızlı geçmiş olabilir fakat kışın habercisi bu günler diyete başlamak için çok mu çok uygun. Peki aldığımız bu kilolardan nasıl mı kurtulabiliriz? Tabiki öncelikle bir beslenme uzmanına danışıp güzel bir beslenme programıyla işe koyulabiliriz. Bu yazıda ise size en altın beslenme kurallarını evinize getiriyorum. Şimdiden meraklı gözlerle yazının devamını okumak istediğinizi hisseder gibiyim O halde en altın kurallarla fit olmanın ilk adımlarını atıyoruz.
_ Güne erken kalkan elbette ki günün tüm bereketinden en çok faydalanan bireylerdir. Atalarımız bu sözle çok doğru bir noktaya değinmiş. Kahvaltıyı geç saatlere bırakmak ve geç saatlere kadar uyumak maalesef metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Sabah 09:30 ‘a kadar bize zaman tanıyan metabolizmanın sesini dinleyip kahvaltımızı o saate kadar bitirebilirsek güne hızlı bir giriş yapmış olmakla birlikte kahvaltıda alınan kalorileri harcayabilmekte bu saatte bir hayli kolay.
Güne erken başlamak metabolizmanın ritmini hızlandırıyor. Kış aylarında günün aydınlık kısmının kısıtlı olması ve ısı düşüklüğü metabolizmayı yavaşlatıyor. Güneşin doğuş ve batış saati arasındaki zamanı daha iyi kullanmak gerekiyor. Kalorisi yüksek besinleri de yine sadece bu saatlerde tüketmek şart diyebilirim.
_Az az ve sık sık beslenme sözlerini birçok uzmandan duymaktayız. Peki bu cümle ne anlama gelmektedir? Metabolizmamız her üç saatte bir vücutta bulunan hazır besinleri kullanmaktadır. Üç saatin sonunda ise halk arasında düşünüldüğü gibi ; aç kaldım yağ yakıyorum değil aksine metabolizma kendini dinginleştirir ve çalışma hızını neredeyse yarıya indirir. Yani yağ yıkımı gerçekleşecek diye beklerken metabolizma kendini yavaşlatmış;var gücüyle çalışmaya devam etmek bir yana kendi hesabından daha da az enerji harcamaya başlamıştır. Bu sebeple aç kalmak bizi zayıflatmaz aksine dolaylı yollardan vücutta yağ depolanmasını arttırır. Sonuç olarak az az ve sık sık beslenmek yani günde ana ve ara öğünler şeklinde beslenmek; beslenmenin en karlı halidir
3 ana 3 ara öğün olmak üzere; en az 6 öğün tüketmek metabolizmayı hızlandırdığını dile getirdik. Ayrıca yemekleri yavaş yavaş yemeniz de sindirim sistemi düzeni açısından çok önemli. Az az ve sık sık yemenin en önemli etkisi ise kan şekerini belli bir seviyede tutarak; ani düşüş ve yükselişleri önlemek. 2-3 saatte bir; az da olsa bir şeyler yemeyi ihmal etmeyin ve sık beslenerek metabolizmanızı hızlandırın. Acıktığınızda mutlaka vücudunuza cevap verin. Açlığı ertelemek metabolizma hızını yavaşlattığını bildiğimizden küçük porsiyonlarda kuru meyve bile hem pratik hem kan şekerini stabil tutacaktır.
__Yavaş yemek ve besinleri bolca çiğnemek! Sevgili okurlar bu deyimle ifade etmek istediğim; sofralarımız ne kadar lezzetli olursa olsun birden yemeklere saldırmak yerine yavaş yavaş yemek yersek eğer doyduğumuzu daha iyi anlar ve hazımsızlık problemlerine son vermiş oluruz. Böylece yemek sonrası rahatsız hissetmek yerine daha huzurlu bir hal içinde günümüze devam edebiliriz. Aynı zamanda kalori miktarından da hesaplı davranmış olup vücutta ki yağlanma artışına engel olmuş oluyoruz.
_Spor yapmaya zaman ayırıyor muyuz sevgili okurlar? Elbette ki vakit bulabildikçe hepimizin yapmak isteyeceğinden eminim fakat yoğun tempolu hayatlarımız bize engel olmaktadır. Bu durum ben ve uzman arkadaşlarımızın en çok üzerinde durduğu noktadır. Sebebi ise günlük yapılan 40 dakikalık tempolu bir yürüyüşün faydalarını sıralamakla bitiremeyiz. Kalp damar hastalıkları (hipertansiyon; kolesterol; ateroskleroz;..); diyabet;zayıflama gibi birçok hastalıkla mücadele de bize destek olmaktadır.
Egzersiz; biriken yağ kütlesini azaltmak için gerekli enerjiyi sağladığını öğrendik aynı zamanda yağ yakımını sağladığı gibi düzenli yapılması da düşük metabolizma hızınızı artırır. Yapılan çalışmalar; 3 saati aşan ağır bir spor yerine orta yoğunlukta ve düzenli sporun metabolizma hızında olumlu etkilerini göstermiştir.
GÜNDE 1000 BİN ADIM ATMAK SAĞLIKLI YAŞAMIN ŞARTLARINDAN BİRİ!
Düzenli olarak egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirmeliyiz sevgili okurlar. Haftada en az 3 gün 40 dakikalık orta tempolu yürüyüş yapmaya gayret göstermeliyiz:)
_Bol su tüketin; Vücutta kimyasal olayların %90’ından fazlası ortamda suyun bulunmasıyla olur. Vücut yeterli suyu alamadığı zaman metabolizma yavaşlar.Suyun günde ortalama 2 litre tüketilmesi fazla ödemin; sindirim sonucu oluşan zararlı atıkların vücuttan atılması; metabolizmanın hızlanması ve kilo vermede yardımcıdır. Kola; gazoz gibi asitli ürünler yerine su içmenizi öneriyorum çünkü su insan vücudunun en önemli bileşenidir. İyi bir metabolizma; iyi bir dolaşımdan bu da iyi bir boşaltımdan geçer. O nedenle su tüketimi vücut sistemi ve düzeni çok mühimdir.
Günlük ortalama 10 ile 15 su bardağı aralığı benim size önerimdir. suyun faydaları saymakla bitmezken birkaç örnek verecek olursak;Su tüketimi metabolizmayı hızlandırır; vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur; böbreklerdeki süzülümü kolaylaştırır; cildi güzelleştirir; mide de hacim kaplayacağından yemek yeme istediğini azaltır; sindirimi kolaylaştırır. Bunlar ilk akla gelen faydaları olmakla birlikte daha sayamayacağımız kadar olumlu etkisi bulunur vücuda. Az su tüketimi daha boş bir mide ile birlikte daha çok yemeğe yer ayrılması anlamına gelir .Daha erken acıkma ve kabızlık; vücutta toksinlerin daha uzun süre kalması ;ödem oluşumları gibi birçok olumsuz etkiye sebep olabilir.
_Proteinsiz kalmayalım:Vücudumuz et; balık; peynir ve yumurta gibi proteinleri sindirirken daha fazla enerji harcıyor ve metabolizmayı hızlandırıyor. Ancak hiç karbonhidrat almadan sırf protein tüketilerek yapılan diyetlerden kaçının. Çünkü soframıza oturduğumuzda her türlü besin öğesinden kararınca yani belirli bir miktar karbonhidrat;ona takiben yağ ve protein almamız gerekir.Vitamin ve mineraller de soframızın olmazsa olmazıdır.Tek tip beslenmeyi öngören diyetlerle hızla kilo verseniz bile sonrasında verdiğiniz kiloları hızla almanızın yanı sıra kalp_damar hastalıklarına yakalanma riskiniz de artar.Yetersiz protein alımı ise kas kütlesini azaltır ve metabolizmayı yavaşlatır. Ancak; bu durum fazla protein tüketilmesi anlamına gelmiyor.Ne demiştik tek tip beslenmeye karşıyız. Fazla protein tüketimi ile eklem; böbrek ve kemik sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaşamak kaçınılmaz olur.Sonuç olarak karbonhidrat; yağ ve protein oranlarına dikkat ederek dengeli bir diyet yaparsak hem yağ yakımını artırır hem de daha hızlı metabolizmaya sahip olursunuz.
_Kaloriyi yavaş yavaş azaltmak;
Diyete başlamadan önce günde ortalama 2000 kalori alırken diyete başladığınız gün bu kaloriyi 1300 e düşürürseniz kilo kaybetmeye başlamak için uzun bir süre beklemek gerebilir.Çünkü günlük 2000 kaloriye alışık olan vücudumuz aniden 1300 kaloriye düştüğünde kendini korumak için açlık moduna geçer.Açlık modunun ilk adımı ise metabolizmayı yavaşlatarak ihtiyaç duyulan enerjinin azaltılmasıdır.Bunu önlemek için diyete başladığınız ilk hafta normal beslenme şeklinizden ortalama 250_300 kalori azaltmalıyız.Düzenli egzersizle birlikte bu şekilde daha kalıcı ve sağlıklı zayıflayabiliriz.
Sağlıklı ve kalıcı kilo kontrolü için doğru olan tek bir yöntem vardır; detaylı vücut analizi ile metabolizma hızınız; bireysel alışkanlıklarınız; fizyolojik durumunuz göz önünde bulundurulmuş ve yaşam tarzi haline dönüştürebileceğiniz beslenme uzmanı tarafından planlanmış bir diyet programı sağlıklı yöntemer ile ideal ağırlığa ulaşmanızı sağlar.
Sevgili okurlar bu yazımızda yedi altın kural üzerinde durduk. Umarım sizler için yol gösterici olan bu bilgileri dikkate alırsınız :)