Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Neden Aldatırız ? Cinsel ve Duygusal Aldatma Nedir?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Aldatma ile ilgili literatür incelendiğinde; aldatmanın evliliklerde oldukça sık rastlanan bir problem olduğu görülmektedir. Basında ve medyada oldukça sık rastlanan bir konu olmasına rağmen aldatma ile ilgili araştırmalar zor ve zahmetlidir. Aldatmanın karmaşık doğası düşünüldüğünde bu beklenebilir bir durumdur. Evlilik dışı ilişkilerin ve bunun sonucundaki boşanmaların artması; aldatmaların evliliklerin ve ilişkilerin geleceğini etkilemesi nedeniyle; araştırmacılar evlilik dışı ilişkileri incelemeye yönlendirmiştir.

Aldatmanın nedenleri araştırıldığında; nedenleri oldukça çeşitli ve karmaşık görünmektedir. Weil e (1975) aktardığına göre; Psikanalitik ve sosyolojik olarak insanların ahlaki değerleri; aşkı olumlu şekilde algılarken; cinselliği olumsuz olarak algılarlar ve bu anlayış sosyalizasyon sayesinde nesilden nesile aktarıldığını belirtir. Çocuklar kötü bir şey olduğunu fakat aynı zamanda cinsellikle yaşanan duyguların da gerekli olduğunu öğrenirler. Çocuklara aşk ve cinsellik değişik elementler olarak öğrenilirken; yetişkinlikte kişinin bunları birleştirmesi ve evlendiği eşi ile yaşaması beklenmektedir. Fakat her birey; evli olduğu eşi ile cinsellik yaşamaktan haz duymayabilir ve cinselliği bir başkası ile yaşama arayışına girebilir.

Çavuşoğlu ve arkadaşları (2010); çocukluk çağı travmalarının yetişkin romantik ilişkilere etkilerini inceledikleri araştırmalarında; çocukluk çağı travmaları ile aldatma eğilimi arasında anlamlı bir ilişki saptamışlardır. Kişilerin çocukluk çağı travmaları artıkça; romantik ilişkilerindeki aldatma eğilimleri de arttığını belirtmişlerdir.

Atkins; Baucom ve Jacobson (2001); Amerika’da evlilik terapistlerine başvuran çiftlerin % 60-65’inin; aldatma olayı sonucunda tedavilere başvurdukları ifade etmiştir. Sosyal bilimcilere göre; evlilik dışı ilişkiler; evliliğin birliği ve bütünlüğü için hem sosyal hem de psikolojik açıdan büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Hovardaoğlu na göre (1996) kişilerarası ilişkiler; ödül-bedel mübadelesine dayanmaktadır ve insanlar; ödülü yüksek; bedeli yani bireyin performansını ketlemeye yönelik faktörlerin düşük olduğu ilişkileri tercih edilmektedir. Ödül ve bedel arasındaki fark; pozitif olduğunda birey ilişkiyi sürdürme; negatif olduğunda ise ilişkiyi değiştirme veya sonlandırma eğilimi göstermektedir. İlişkide algılanan eşitlik de; kişilerin evlilik dışı ilişkiler yaşamasında açıklayıcıdır. Bir ilişkideki eşitsizlik; ilişki doyumsuzluğunun artmasına neden olabilirken; başka bir ilişki yaşamasına katkı sağlamaktadır. Birey farklı bir ilişki yaşamak; eşitsiz olan ilişkide bu durumu hisseden partnerinin eşitliliği sağlama çabasına girmektedir.

İlişkide yapılan yatırımların yani ilişki süresi; çocuk sayısı; ilişkiden kopmak için harcanan zaman ve üzüntü gibi etkilerin de aldatmanın nedeni olarak söylenebilir. Seal; Agostinelli ve Hannett (1994); flörtün ya da cinsel partnerin maddi statüsünün; kişinin farklı biriyle romantik veya cinsel ilişkiye girmesine gerçek bir engel olduğu ve partnerine daha az bağlı olan eşlerin aldatmaya daha çok bir istek duyduğu görülmektedir.

Aldatmanın nedenleri arasında; evlilik ilişkisinin nasıl olduğu da önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda; evlilikteki tatminsizlik ya da evlilik hayatındaki cinsel ve duygusal ilişkilerin az sayıda veya düşük kalitede olması; aldatma için bir neden oluşturabilmektedir. Evlilik dışı ilişki yaşanmasına neden olan en yaygın kabul gören yüklemelerden biri de evliliklerdeki mutsuzluk ve çatışmalardır. Aldatma eğilimi yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatışma eğilimlerinin de yükseldiği veya çatışma eğilimi düşen kadın ve erkeklerin aldatma eğilimlerinin düştüğü görülmüştür.
Yapılan bir araştırmaya göre; aldatan kişilerin aldatma nedenlerine dair altı boyut sıralamışlardır;
- Suçlama
- Sosyal yapı
- Baştan çıkarma
- Cinsellik
-İntikam
-Uyaran arayışı

Duygusal Ve Cinsel Aldatma Nedir ?

Araştırmalara göre; aldatmaların 2/3’ü hem duygusal hem de cinsel aldatmadan oluştuğunu belirtmektedirler.

Bireyin devam eden bir ilişkisi varken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşaması; bir başkasına âşık olması; bir başkasıyla özel bir paylaşımda bulunması duygusal aldatma; yine romantik bir ilişki yaşarken bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi cinsel aldatma olarak tanımlanmaktadır. Glass ve Wright (1992); erkeklerde cinsellik odaklı aldatma daha fazla olmakla birlikte; kadınlarda duygusal ve cinsellik odaklı aldatma daha fazla olduğunu ifade etmektedirler.

Birçok çalışmalar; toplumsal cinsiyetin bireylerin evlilik dışı ilişkiler için yaptıkları nedensel yüklemelerdeki etkisini incelemiştir. Bu çalışmalara göre; erkekler ilişkilerini daha çok cinsel; kadınlar ise duygusal olarak betimlemektedir. Aynı zamanda; erkekler arasında cinsel birlikteliğin daha fazla olduğu bulunmuştur ve daha fazla erkek evlilik dışı cinsel birliktelik yaşadığını belirtmiştir. Kadınlarda ise duygusal birliktelik daha yüksek bulunmuştur. Evlilik dışı ilişki yaşamış katılımcılar arasında erkekler kadınlara göre daha az bağlanma yaşadıklarını ya da hiç duygusal bağlanma yaşamadıklarını belirtmişlerdir.

Glass ve Wright ise (1992); kadınlar evlilik dışı ilişkilere sunulabilecek seksle değil de; aşkla ilgili olmasını daha kabul edilebilir gördüklerini belirtmişlerdir. Ayrıca; erkeklerin aşkı ve seksi birbirinden ayırdığını; ancak kadınların aşkın ve seksin birlikte yürüdüğüne inandıkları gözlenmiştir. Eşinin cinsel bir ilişki içinde olduğunu anlayan bir kadın; otomatik olarak eşinin artık kendisine değil de başka birine âşık olduğu düşüncesine kapılmaktadır. Çünkü aşk; evlilik dışı bir ilişki yaşamak için kendilerinin kullanacağı bir gerekçedir. Erkekler ise; eşinin başka biriyle duygusal yakınlık içinde olduğunu anladığında; bu ilişkinin cinsel bir yanı olmadığına inanmakta zorlanmaktadır. Bu; kadınlardaki aşk atfı gibi; erkeklerdeki cinsellik atfı da kendi eğilimlerinden kaynaklanmaktadır.

Demirtaş da (2004); “yakın ilişkilerde kıskançlık” konusunda yaptığı bir araştırmada kadınların duygusal; erkeklerin ise cinsel aldatılma karşısında daha çok kıskançlık duyduğu sonucuna varmıştır. Erkekler; kadınların cinselliğe duygusal yakınlık yüklediklerinin fark ettiklerinde; cinsel aldatılma durumunda daha çok kıskançlık duyabilmekte; kadınlar da erkeklerin cinselliği genelde heyecan ve fiziksel rahatlamayla ilişkilendirdikleri için cinsel aldatılmadan çok duygusal aldatılma durumunda kıskançlık duymaktadırlar.

Erkeklerin eşlerinin kendilerini cinsel olarak aldattıklarından şüphelenmeleri ya da evlilik dışı ilişkinin varlığından haberdar olmaları; bazen aile içi şiddet ve cinsel zorlamaya neden olmaktadır.

Heteroseksüel üniversite öğrencileri arasında yapılan çeşitli çalışmalarla da; erkeklerin cinsel aldatmaya; kadınların ise duygusal aldatmaya daha sert tepki verecekleri hipotezi kanıtlanmıştır.

Günümüzde cinsel aldatma; birçok toplum için toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Bu sorun önceki tarih dönemlerinin hiç birinde modern dünyadaki kadar yaygın olmamıştır.

Kaynak: Kantarcı ;2009; Polat; 2006; Goetz ve Shackelford; 2009; Yeniçeri ve Kökdemir; 2004; Çavuşoğlu; 2011).