Ergenlik dönemi 11-21 yaşları arasında görülen çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecidir. Ergenin biyolojik; ruhsal ve psikososyal yapısında değişimler meydana gelmektedir. Ergen bedensel; cinsel; duygusal ve sosyal olarak farklı bir döneme girmiştir artık.
Ergenler düşüncelerinin mutlak doğru ve parlak; duygularının en yoğun; üzüntü ve kaygılarının ise en dayanılmaz olduğunu düşünürler. Bu sebeptendir ki çocukluktan erişkin bir birey olma yolunda ilerleyen ergenin yaşamında dalgalanmalar ve fırtınalar yoğun olarak görülecektir. Görülen dalgalanmaları sağlıklı bir biçimde yönlendirebilmenin temel faktörü ise ergen ve anne-babası arasındaki ilişkinin niteliğidir.
Ergenlik dönemi hem yaşamında yeni pencere açılan ergen hem de bu penceredeki değişimlerin birinci şahidi olan anne-baba için oldukça zor ve çalkantılı bir dönemdir. Ergen kendisinin anlaşılmadığını; kimsenin onu değerli görmediğini hissederken anne-babası ise çocuklarındaki bu değişimleri anlamlandırmakta güçlük çekerler.
Ergenlik dönemindeki birey ile ailesi arasında yaşanabilecek çatışmaları en aza indirmenin temel yolu ailelerin çocuklarını anlamalarından; kişiliklerine saygı göstermelerinden geçmektedir. Aile; ergenin içinde bulunduğu dönemi ve dönemin özelliklerini göz önünde bulundurmalıdır. Ergenin ruhsal yapısını ve duygu; düşünce ve davranışlarının sebebini anlamaya çalışmalıdır.
Aile çocuğunu sevmeli ve sevdiğini; ona değer verdiğini; onu önemsediğini çocuğuna hissettirmelidir. Ergen her şeyden önce sevildiğinin; duygu ve düşüncelerine değer verildiğinin; önemsendiğinin bilincinde olmalıdır.
Aile çocuğunun biricik; tek ve kendine özgü olabileceğini kabullenmeli; onu arkadaşlarıyla veya kendi çocukluklarıyla kıyaslamamalıdır. Ergen ve arkadaşları arasında yapılan karşılaştırma istenilenin tam tersi etkiye sebep olabilir.
Aile; ergenin duygu ve düşüncelerini yaşamasına; olumlu ve olumsuz duygularını ifade etmesine fırsat tanımalıdır. Ergen aksi takdirde bastırılan duygu ve düşüncelerini farklı ortamlarda; çete gibi gruplar içerisinde yaşamaya özenecektir.
Aile; çocuğunun yetenek ve ilgilerinin farkında olmalı ve çocuğunu çeşitli sanatsal faaliyetlere ya da spor aktivitelerine yönlendirmelidir.
Ergen aile ile ilgili konuların dışında tutulmamalı ve kendisini ailesinin bir üyesi olarak hissetmeli; ailesinin kendisine güvendiğini bilmelidir.
Bu dönemde ergenin bağımsızlık istekleri sonucu aile arasında gerginlikler yaşanabilir. Ergenin kıyafeti; saç biçimi gibi konularda fazla sürtüşmeye gidilmemelidir. Ergene aşırı baskı uygulamadan yapıcı eleştirilerde bulunulmalıdır. Uygulanan aşırı baskı ve cezalar ergeni aileden uzaklaştırarak olumsuz arkadaş çevrelerine itecektir. Ergen çocuklarla bağrışmak; inatlaşmak; kavga etmek çocuklara yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bu nedenle ailelerin fazlaca anlayış içinde olmaları gerekmektedir.
Sorunları çözmek için anne-baba ve ergen öncelikle sakinleşmelidir. Duygu ve düşüncelerin hoşgörü ortamında ifade edilmesine fırsat verilmelidir.
Ardından; her iki tarafı da tatmin edebilecek çözümler geliştirilmelidir. Aile ergene "Bu yaptığın çok saçma; sen ne zaman adam olacaksın." gibi söylemlerde bulunmak yerine çocuğunun kişiliğinden ziyade davranışına yönelik eleştiride bulunmalı; onu destekleyip cesaretlendirmelidir.
Anne-baba ve ergen arasında gerginliğin yoğun olduğu durumlarda sorunlar büyümeden ve ergen örselenmeden psikolojik danışma yardımı alınmalıdır.