Şema; şema terapi modelinin çekirdeğindeki yapıdır.Jeffrey E.Young ve arkadaşları tarafından geliştirilen Şema Terapi; kendimizle ve diğer insanlarla ve hayatla olan ilişkimizde davranışlarımıza temel olarak yön veren yapılarla çalışan bir modeldir.
Young a göre Şema Terapi tanımı şu şekildedir:
Erken dönem uyum bozucu şemalar; çocukluk ve ergenlik döneminde oluşup yaşam boyu gelişen ve şekillenen; anılar; duygular bilişler ve beden duyumlarından oluşan; kişinin kendisi ve çevresindekilerle ilişkilerine yönelik; belirgin dereceye kadar işlevselliği bozucu yaygın zihinsel örüntülerdir. Bu şemaların kişinin yakın ilişkilerinde; mesleki ve günlük yaşamında belirleyici olduğu düşünülmektedir.”
Şema; bir davranış değil; belirli durumlar karşısında belirli şekilde davranmamıza yol açan zihinsel bir yapı olarak kabul edilir. Şema; doğduğumuz andan itibaren başlayıp hayatımızın bir çok evresinde tekrar eden davranış ve düşünce örüntülerimizi içeren; kişiliğimizi oluşturan ve yaşam boyu aynı kalan ya da değişebilen parçamızdır. Yaşamımız boyunca yaşadıklarımızdan; ailemizin ya da çevremizin takındığı tutumlardan ve mizaç yapımızın harmanlanmasından oluşan şemalarımız; bizleri olumsuz etkilediği yani zarar vermeye başladığında şemalarımızla çalışmaya ve değiştirmeyi hedefleyecek psikoterapi sürecine girmeliyiz.
Yani çocukluktaki temel duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanmamasıyla şemalarımız şekillenir. Temel duygusal ihtiyaçlarımız şu şekildedir:
1.Başkalarına güvenli bağlanma (Güvenlik; istikrar; bakım ve benimsenme ihtiyacı)
2.Özerklik; yetenek ve olumlu kimlik algısı ihtiyacı
3.İhtiyaç ve duyguları ifade özgürlüğü ihtiyacı
4.Kendiliğindenlik ve rol yapma ihtiyacı
4.Akılcı (sağlıklı) sınırlar ve öz denetim ihtiyacı
Bu temel ihtiyaçları karşılanmayan zedeleyici; cezalandırıcı; istismarcı; günah keçisi gibi davranılan ya da her istenilenin yapılan hiç sınır çizilmeyen her bireyde her ihtiyaca karşılık sorun şemaları oluşmaya başlar ve bu şemalar birbirinden net bir şekilde ayrılabilir diyebilmek çok mümkün değildir.
Terapi ile temel amacımız; danışanların çekirdek yukarıdaki duygusal ihtiyaçlarının giderebilmeleri için işlevsel yollar bulmalarına yardım etmektir.
Temel ihtiyaçların giderilmesine engel olan erken dönem yaşam deneyimleri ise şöyle ele alınabilir:
İhtiyaçların toksik (hasar oluşturacak şekilde) engellenmesi
Travmatizasyon ya da kurban olma
İyi şeylerin aşırı şekilde deneyimlenmesi
Seçici içselleştirme ya da önem verdiği kişilerle özdeşim
Peki çocukluk zamanlarında yaşanılanlar nasıl tüm hayatımızı etkiler?
Terk edilmiş bir çocuk ile aşırı koruma altında yetiştirilen çocuk arasında belirgin farklılılar olacağı kesin. Her iki çocuk da aslında zarar görmüştür ama farklı yollarla yaşatılmıştır. Yetişkin olma yolunda ilerlediğimizde bize kötü davranılan; istismar edildiğimiz veya aşağılandığımız evden ayrılırken hissedeceklerimiz kaldıramayacağımız kadar ağır olabilir. Yine farklı bir biçimde gereğinden fazla korunup kollanmış; adeta bir fanusun içinde büyümüş olan kişinin evden ayrılma zamanı geldiğinde bir bebek gibi çaresizlik hissedebilir. Şemalarımız düşünce; duygu ve davranış hatta ilişki kurma biçimlerimizi etkilerler. Öfke; kıskançlık; kaygı ve mutsuzluk gibi bazı güçlü duyguları tetikler. Ve bu duyguları hissettiğimiz anlarda şemalarımız aktif hale gelir. İş yaşamımız; evlilik yaşantımız; ebeveynlik gibi vasıflarımız zedelenebilir.
Şemalarımızı genel olarak 11 alt-gruba ayırmaktayız. Ama genel 6 grup olarak anlatmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum.
A)GÜVEN VE EMNİYET EKSİKLİĞİ İLE İLİŞKİLİ ŞEMALAR:
1- Kuşkuculuk ve Kötüye Kullanma: İnsanların size zarar vereceğine; sizi kötüye kullanacağına ilişkin katı düşüncelerin yer aldığı şemadır. İnsan davranışına dair kalıplar şu yöndedir; insanlar aldatır; yalan söyler; aşağılar vs..Eğer böyle düşünceleriniz varsa kendinizi olabilecek tehlikelere karşı kuşkucu bir tavırla yaklaşırsınız. Güvenebileceğiniz veya sevdiğiniz insanlarla olan ilişkinize duvar koyarsınız. Ya hiç ilişki kurmaz izole yaşanılır ya da yüzeysel ilişkiler gerçekleştirilir.
2-Terk Edilme: Eninde sonunda insanların sizi terk edeceğine inanırsınız. Bu hayatta bir şekilde tek başınıza kalacağınızı düşünürsünüz. Bu şema yüzünden insanlara fazla yapışabilir ya da en sonunda üzülmemek için duygusal ilişkilerden kaçınılabilirsiniz.
B)KUŞKUCULUK VE KÖTÜYE KULLANMA:
3-Bağımlılık: Çocukken bağımsız davrandığınız zamanlarda yetersiz hissettirilmiş ya da engellenmiş iseniz yetişkin zamanlarınızda tek başınıza karar almakta; kendi ayaklarınızın üstünde durmakta zorluk çekebilirsiniz. Yani başkasının sizi kontrol etmesine izin verirsiniz.
4-Dayanıksızlık: Dünyada kendinizi güvende hissetmeyip; her an başınıza bir felaketin geleceğini öngörürsünüz. Korkularınız aşırıdır ve gerçek dışıdır. Bu korkular hayatınızı kontrol eder ve tüm enerjinizi güvende hissetmeye harcarsınız. Yüksek ihtimal çocukken dünyanın tehlikeli ve güvensiz bir yer olduğu hissettirilmiştir; ya aşırı koruyup kollayan ebeveyn stili ya da aşırı kaygılı ebeveyne sahipsinizdir.
C)ÖZGÜVEN İLE İLGİLİ:
5- Başarısızlık: Çocukluğunuzda akademik hayatta ya da spor alanlarında başarılı olma ile ilgili aşağılık hissettirilmiş olabilirsiniz. Yetişkin bir birey olarak; başarısızlıkların derecesini abartıp; başarısızlıklara ya da başarılara karşı objektif değerlendirme yapamazlar. Ek olarak başarısızlıkları devam ettirecek davranış örüntüleri sergilemeye devam edersiniz.
6-Kusurluluk: Kendinizi içten içe kusurlu; hatalı; beceriksiz olarak hissedersiniz. Çocukken kusurlarınız! yüzünden eleştirilmiş; aşağılanmış olabilirsiniz. İnsanların sizi sevilmez; kusurlu; değersiz gördüklerine inanırsınız. İnsanlardan sevgi ve değer gördüğünüzde şaşırır; bu durumu kabul etmekte zorlanırsınız.
D)İNSANLARLA OLAN DUYGUSAL BAĞIMIZ İLE İLGİLİ:
7-Sosyal İzolasyon: Muhtemelen çocukken akranlarınız tarafından dışlanmışsınızdır ve sosyal ortamda kendinizi istenmeyen biri olarak hissetmişsinizdir. Sizi diğerlerinden farklı hissettiren tuhaf bir tarafınız vardır. Bir arkadaş grubuna ya da birilerine ait hissedemeyip; kendinizi farklı görürsünüz. Birebir ilişkilerde değil grup içinde şemanız aktif hale gelir.
8-Duygusal Yoksunluk: Sevilme ihtiyacının başkaları tarafından karşılanamayacağı ile ilgili bir inançtır. İlişkilerde soğuk ve fedakar olmayan bir tavır sergileyerek yüzeysel ilişkiler kurulmasına neden olurlar. İlişki içerisindeyken bile yalnızlık en net hissettikleri duygudur. Hislerinize; duygularınıza temas edilmesinden hoşlanılmaz.
E)GERÇEKTE NE İSTEDİĞİNİZİ İFADE ETMEKLE İLGİLİ:
9-Boyun Eğicilik: Kendi ihtiyaçlarınızı önemsemeyip insanları memnun etmek ve onların ihtiyaçlarına karşılık vermek hayati önem taşır. Aslında bunun kendi isteği olduğunu öne sürseniz de başkalarını reddetmenin insanları inciteceğini veya itaat etmezseniz terk edileceğinizi düşünürsünüz. Yani insanlar için hayatınızı feda edip; kendi arzularınız için çabalamazsınız.
10-Yüksek Standartlar: Kendinizle ilgili gerçekçi olmayan yüksek beklenti içerisindesinizdir. Kendinize karşı yargılayıcı; katı bir tutum; acımasızsınızdır.
Muhtemelen çocukken sizden hep iyi olmanız beklendi ve yaptığınız şeylerin yeterince iyi olamadığını hissettiniz.
F)HAKLILIK:
Bu şemaya sahip olan kişiler kendilerini ayrıcalıklı görürler ve istediği her şeyi yapabilme; söyleyebilme; isteyebilme hakkını kendinde görürler. Kendilerini disipline edemezler. Şımarık ve her istediği yapılmış yani sınırsız bir çocukluk geçirdiği düşünülür.