Haz kelimesi birçok kişinin aklına cinselliği getirse de; araştırmalar sonucu en çok cinsellikle ilgili tanımlamalarda bulunsada sadece cinsellikle ilişkilendirilemeyecek kadar büyük ve önemli bir kavramdır. Psikanalitik yaklaşımın kurucusu Freud; insanlar için iki temel kavramdan bahsetmiştir; içgüdü ve dürtü. İçgüdümüz ihtiyaçlarımızı kapsarken dürtümüz arzularımızı kapsamaktadır. Bu iki kavramı birbirinden ayırmak için 4 kriter vardır:
1-şiddeti
2-nesnesi
3-kaynağı
4-hedefi
Bu iki kavram şiddeti; kaynağı ve hedefi açısından benzerlik göstermesine karşın nesnesi bakımdan farklılık göstermektedir; örneğin; karnımızı doyurmak temel ihtiyacımızdır; acıktığımız zaman yemek yeriz. Tek bir nesnesi vardır ihtiyaçlarımızın yani acıktığımızda asla yemek yerine hava almayız fakat cinsellik bir arzudur ve cinsel açlığımızı gidermenin birçok seçeneği vardır; nesnesi tek değildir. İçgüdü ve dürtülerimizi ortak paydada birleştiren madde ise hazdır.
Haz; hoşnutluk duygunalımıdır; ve hayatımız boyunca acıdan uzak durmaya çalışarak haza yöneliriz. Fiziksel açıdan baktığımızda beynimizin işlevselliğini devam ettirmesi için bazı kimyasallara ihtiyacı vardır; seratonin ve dopamin bunların başında gelir. Dopamin halk dilinde insanların yaşam enerjisi olarak tanımlanırken seratoninde istek; arzu; zevk alma duygularımızı aktif eden bir kimyasaldır. Şüphesiz bu iki kimyasalın haz duygusuyla yakından ilişkisi vardır. Çocukluk döneminde beyin ödül ve ceza mekanizmasıyla çalıştığı için çocuklar her türlü anılarını haz odaklı yaşarlar ve beyin bu şekilde kodlar. Erişkinlikte ise haz odaklı kodlamadan matematiksel kodlamaya geçilir.
Erişkinlerin hayat koşulları göz önüne alınınca fiziksel değişim ve işlevsellikle birlikte haz duygusundan uzaklaştıkları görülmektedir. Son yıllarda dünyada ve Türkiye de kozmopolit yaşamın egemen oluşuyla insanlar sisteme endeksli hayatlar yaşamaya başladı. Maddi kaygı ve beklentiler; teknolojik gelişimler; biyolojik zayıflıklar ve insanların kendine yabancılaşması ruhsal ve fiziksel yapılarımıza verdiğimiz önemi azalttı. Artık yemekler ayak üstü yeniliyor; sohbetler kısa sürüyor ve ilişkiler akıllı cihazların aracılığıyla yaşanıyor. Hazdan uzaklaşan hayat biçimi beraberinde tatminsizlik ve mutsuzluğu getiriyorhayatın.
Çocukluk çağında yapılan aktiviteler; anılar insanı genelde mutlu eder ve yetişkin olduğunuzda o anıları hatırlamak sizi o yıllara alıp götürür; zihninizde görsel ve işitsel olarak canlanır;çünkü beyin çocukken anıları haz odaklı kodlar ve o anıları tekrar hatırladığımızda o hazıda hatırlar; yaşarız. Eğer günümüzde yaşamımızı haz odaklı yaşayabilseydik aynı keyifi almak mümkündü. Depresyon; panik bozukluk; fobi ve benzeri birçok ruhsal rahatsızlığın temelinde hayata duyulan hazın düşük olması yatıyor. Sahip olunan imkanlar her kişiye göre çeşitlilik göstersede haz almak kişinin imkanlarını nasıl değerlendirdiği; yaşama biçimi ve duygusuyla alakalıdır.
HAYATTAN NASIL ZEVK ALIRIZ?
Hayattan herkes zevk almak ister. mutlu olmak ve tadını çıkarmak insanlığın ortak isteğidir. Sorulduğunda "ben mutsuzum"; "hayatımda beni mutlu edicek birşey yok" "hayatın tadını çıkarıcak zamanım yok" ; " sabah yataktan kalkmak bile zor geliyor"; " birşeyler yapıcak enerjiyi bulamıyorum" gibi cevaplar alırız. Bu noktada ilk önce kendimize yönelmeli ve hangi oranda istediğimiz hayatı yaşadığımızı bulmalıyız. Hayatınıza 10 üstünden puan verseniz sizinki kaç puan olurdu? Yapılıabilinecek ilk şey bir çizelge çıkarıp gün içinde zorunluluktan yaptığınız ve kendi istediğiniz ile yaptığınız şeylerin listesini yapmak ve yine yanlarına 10 üstünden puan vermek olabilir. Bu günlük hayatınızı görmenizi ve sizi mutlu eden /etmeyen durumları somut birşekilde incelemenizi kolaylaştırır. Daha sonra sizi mutlu eden isteyerek yaptığınız aktivitelerin nekdar tadını çıkardığınızı haz yaşadığınızı bulmak ve sahip olduğunuz yapabildiğiniz şeylerin hakkını vererek yapmak kalıyor.
Yemek yemeyi sevdiğinizi söyleyip sadece karnınızı doyurmak için yemek yiyorsanız ihtiyacınızı karşılayıp hazdan uzak bir aktivite yaşamış olursunuz. Haz almak seratonin ve dopamin salınımınıda dengeler böyle vucudunuz ve beyninizde yaşadığınız hayattan keyif alır. İnsanlar başkalarının hayatını inceledikçe kıyaslama yaparlar ve " benden daha mutlu" çıkarımını yaparlar. Sizden daha imkanları kısıtlı ama daha mutlu keyifli kişilerin hayatlarına bakarsanız sahip oldukları olanakları yüksek haz duygusuyla yaşadıklarını görüceksinizdir. Örneğin kahve içme durumsalını ele alalım; kıyaslandığında "bende aynı şeyi yapıyorum o da ama o benden daha mutlu" diyorsanız atladığınız nokta tam olarakta haz duygusu; sizden daha mutlu olduğunu düşündüğünüz kişi mutemelen kahvesini sevdiği fincanda;sevdiği mekanda ya da sevdiği ortamda içiyordur böylelikle hem ruhunu; hem midesini hemde zihnini ödüllendiriyordur.