Evlilikte Mastürbasyon
Mastürbasyon; kişinin eliyle ya da herhangi bir nesne yardımıyla kendisini uyararak cinsel doyum sağlaması anlamına gelmektedir. Toplumsal; kültürel; dini ve tıbbi kimi yaklaşımlar; mastürbasyonu ayıp; günah; zararlı ve birçok bedensel ya da ruhsal hastalığın nedeni olarak tanımlamıştır. Aslında bu tanımlamalar; yalnız mastürbasyon için değil üremeye hizmet etmeyen neredeyse bütün alternatif cinsel yaşantılar için kullanılmıştır. Oysa mastürbasyon; kişinin genital anlamda ilk cinsel deneyimleridir. Bedeninin ve ruhsallığının cinsel tarafını keşfedip kendi inisiyatifiyle doyuma ulaştığı; sağlıklı gelişimin doğal bir parçasıdır.
1700 lü yılların ortalarında yaşayan Samuel Tissot isimli bir hekim; kaleme aldığı L onanisme adlı kitabında mastürbasyonun zararlarından söz etmiştir. Muayene ettiği hastalardan yola çıkarak mastürbasyonun kronik ve ölümcül hastalıklara neden olduğu; kişiyi deliliğe sürüklediğine ilişkin deliller oluşturmaya gayret etmiştir. Büyük ruh hekimi Sigmund Freud da nevrozlara ilişkin kuramının ilk halinde mastürbasyon ve birleşmeyle sonuçlanmayan diğer cinsel davranışları ruhsal hastalıkların nedeni olarak tanımlıyordu.
Sanıldığının aksine; mastürbatif davranışlar; gelişim döneminin erken evrelerinde başlar. Yaklaşık üç yaşla birlikte çocuklar; cinsel organlarındaki hassasiyeti fark eder ve eliyle cinsel organına dokunarak ya da sert cisimlere değerek bu hassasiyetin rahatlatıcı neticesini keşfederler. Kişinin kendi bedenine dair otoerotik aşkı yetişkinlikte de devam eder. Özellikle ergenlik dönemi ve sonrasında mastürbasyona birtakım cinsel düşlemler de eşlik eder. Kadınlar ya da erkekler; bir partnerleri olsun ya da olmasın; mastürbasyon yapmaya ihtiyaç duyabilirler. Bir partneri olmasına rağmen kişide oluşan mastürbasyon arzusunun nedeni; mastürbasyonun sağladığı bedensel ve düşünsel özgürlüktür.
Kendi bedeninden aldığı hazzın süresini; yoğunluğunu; eşlik eden cinsel düşlemlerin içeriğini kendisi belirlediğinden kimi zaman mastürbasyon yapmak kişiyi fazlasıyla heyecanlandırır. Evlilikte kadın ya da erkek eşin mastürbasyon yaptığı diğer eş tarafından fark edildiğinde genelde yaşanılan duygu; yetersizlik ve hayal kırıklığıdır. Eşinin mastürbasyon yaptığını fark eden eş; onun cinsel arzularını karşılamakta yetersiz olduğunu düşünür ve süreci kişiselleştirerek suçluluk ve öfke duygularına kapılır. Oysa evli çiftlerin birlikte ya da yalnızken mastürbasyon yapmaları oldukça doğaldır ve kişisel alanlarıyla ilgilidir. Bu nedenle çiftlerin birbirlerinin kişisel alanlarına saygı duymaları oldukça önemlidir.
Evlilikte mastürbasyonun nedenlerinden biri de çiftlerin cinsel paylaşım ve ortaklıklarının yetersizliğidir. Çoğu zaman çiftler; birbirlerine cinsel düşlemlerini anlatmaktan çekinirler. Utanma duygusu ile birlikte eleştirilme ya da eşinin kendisi hakkında olumsuz yargılara sahip olacağı endişesi; kişiyi fantezilerini paylaşmaktan alıkoyar. Bu nedenle kişi; cinsel arzu düşlemlerini mastürbasyon aracılığıyla doyuma ulaştırmayı tercih eder.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; mastürbasyonun çiftlerin paylaştıkları cinsel yaşantıların önünde geçmemesidir. Çiftlerin ortak cinsel yaşamlarının işlevselliğini bozmayan mastürbasyon davranışları anlayışla karşılanmalıdır. Diğer yandan mastürbasyonun takıntılı bir davranış haline dönüştüğü vakalara rastlamak mümkündür. O nedenle mastürbasyonun ortak cinsel yaşantıların önüne geçmesi; kişinin bireysel ve ilişkisel süreçlerini bozması durumunda mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.
1700 lü yılların ortalarında yaşayan Samuel Tissot isimli bir hekim; kaleme aldığı L onanisme adlı kitabında mastürbasyonun zararlarından söz etmiştir. Muayene ettiği hastalardan yola çıkarak mastürbasyonun kronik ve ölümcül hastalıklara neden olduğu; kişiyi deliliğe sürüklediğine ilişkin deliller oluşturmaya gayret etmiştir. Büyük ruh hekimi Sigmund Freud da nevrozlara ilişkin kuramının ilk halinde mastürbasyon ve birleşmeyle sonuçlanmayan diğer cinsel davranışları ruhsal hastalıkların nedeni olarak tanımlıyordu.
Sanıldığının aksine; mastürbatif davranışlar; gelişim döneminin erken evrelerinde başlar. Yaklaşık üç yaşla birlikte çocuklar; cinsel organlarındaki hassasiyeti fark eder ve eliyle cinsel organına dokunarak ya da sert cisimlere değerek bu hassasiyetin rahatlatıcı neticesini keşfederler. Kişinin kendi bedenine dair otoerotik aşkı yetişkinlikte de devam eder. Özellikle ergenlik dönemi ve sonrasında mastürbasyona birtakım cinsel düşlemler de eşlik eder. Kadınlar ya da erkekler; bir partnerleri olsun ya da olmasın; mastürbasyon yapmaya ihtiyaç duyabilirler. Bir partneri olmasına rağmen kişide oluşan mastürbasyon arzusunun nedeni; mastürbasyonun sağladığı bedensel ve düşünsel özgürlüktür.
Kendi bedeninden aldığı hazzın süresini; yoğunluğunu; eşlik eden cinsel düşlemlerin içeriğini kendisi belirlediğinden kimi zaman mastürbasyon yapmak kişiyi fazlasıyla heyecanlandırır. Evlilikte kadın ya da erkek eşin mastürbasyon yaptığı diğer eş tarafından fark edildiğinde genelde yaşanılan duygu; yetersizlik ve hayal kırıklığıdır. Eşinin mastürbasyon yaptığını fark eden eş; onun cinsel arzularını karşılamakta yetersiz olduğunu düşünür ve süreci kişiselleştirerek suçluluk ve öfke duygularına kapılır. Oysa evli çiftlerin birlikte ya da yalnızken mastürbasyon yapmaları oldukça doğaldır ve kişisel alanlarıyla ilgilidir. Bu nedenle çiftlerin birbirlerinin kişisel alanlarına saygı duymaları oldukça önemlidir.
Evlilikte mastürbasyonun nedenlerinden biri de çiftlerin cinsel paylaşım ve ortaklıklarının yetersizliğidir. Çoğu zaman çiftler; birbirlerine cinsel düşlemlerini anlatmaktan çekinirler. Utanma duygusu ile birlikte eleştirilme ya da eşinin kendisi hakkında olumsuz yargılara sahip olacağı endişesi; kişiyi fantezilerini paylaşmaktan alıkoyar. Bu nedenle kişi; cinsel arzu düşlemlerini mastürbasyon aracılığıyla doyuma ulaştırmayı tercih eder.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; mastürbasyonun çiftlerin paylaştıkları cinsel yaşantıların önünde geçmemesidir. Çiftlerin ortak cinsel yaşamlarının işlevselliğini bozmayan mastürbasyon davranışları anlayışla karşılanmalıdır. Diğer yandan mastürbasyonun takıntılı bir davranış haline dönüştüğü vakalara rastlamak mümkündür. O nedenle mastürbasyonun ortak cinsel yaşantıların önüne geçmesi; kişinin bireysel ve ilişkisel süreçlerini bozması durumunda mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.