Öğrenme; çok aşamalı bir süreçtir. İlk aşama; duyu organlarının algıladığı bilgiyi beyne iletmesidir. Beyne iletilen bu bilgiler işlenir ve daha sonraki süreçlerde kullanılmak üzere hafızaya alınır. Hafızaya alınan bilgiler ise iletişim kurma; okuma; yazma vb. gibi süreçlerin yürütülmesini sağlar. Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarda bu süreçlerin işlemesinde bazı zorluklar yaşadıkları görülür. Özellikle ilkokul birinci sınıfa başlama ile yoğun şekilde eğitim ve öğretime başlayan öğrencilerde bu zorluk fark edilecek noktaya gelir. Bu öğrenciler öğrenme süreçlerinde yaşıtlarına göre güçlük çekerler. Temel akademik becerilerin (okuma; yazma; akıl yürütme; hesaplama vb.) öğrenilmesi ve kullanılmasında yaşanan güçlükler de çocukların okul başarısını doğrudan etkilemektedir.
Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar dikkatlerini toplamakta zorlanırlar; yönergeleri anlayamazlar; çabuk yorulurlar; motor becerileri yaşıtlarıyla aynı seviyede değildir; okuma; yazma ve aritmetik becerileri kazanmada güçlük çekerler ve sosyal uyumda sorun yaşarlar.
Öğrenme güçlüğünün ayırt edilebilmesi için dikkatli bir inceleme yapmak gerekmektedir. İlkokulun ilk yıllarında başarılı olamayan bu öğrenciler çoğu zaman “gerizekalı” ya da “tembel” olarak nitelendirilirler. Oysa ki öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler çoğu zaman normal ya da normalin üstü zekaya sahiptirler ancak yetersizlikleri nedeniyle akademik performansları kapasitelerini yansıtmaz. Yine görmede; duymada ve kas gelişiminde fiziksel sorunları olan öğrencilerin yaşadığı gerilik bu durumdan farklıdır.
Öğrenme güçlüğü farklı alanlarda meydana gelen bozuklukların genel bir ifadesidir. Bu alanlar özel olarak şu şekilde kategorilendirilir;
Okuma Bozukluğu (Disleksi)
Bu bozuklukta okuma sırasında belirgin hatalar görülür. Çocuk kelime içerisinde bazı harfler okumaz; harflerin yerini değiştirir; cümle içerisinde kelimeleri atlayarak okur; bir kelimenin yerine başka bir kelime söyler;
Şekli; yapısı ve çizilişi birbirine benzeyen harfleri karıştırır;
Okumaya en sondan başlar; yavaş okur; sık sık durur ve okuduğu yeri kaybettiği görülür.
Bu zorlukları yaşayan çocuklar okuduklarını anlamakta ve anlatmakta güçlük çekerler ve bir süre sonra okuma davranışından kaçınırlar.
Aritmetik Bozukluğu (Diskalkuli)
Sayı saymayı öğrenmede zorluk;
Sayıları hesaplarken dört işlemde zorlanma;
Matematiksel terim; sembol ve kavramları algılamada güçlük;
Geometrik şekil ve sembolleri anlamada güçlük;
Matematiksel problemleri sembollerle ifade etme ve çözmede zorluk olarak ortaya çıkar.
Bu zorluk çocuğun fen dersleri gibi aritmetik beceri gerektiren diğer derslerde de zorluk yaşamasına sebep olur.
Yazma Bozukluğu (Disgrafi)
Sıklıkla okuma bozukluğu ile birlikte görülür.
Çocuk yazı yazma sırasında harf hataları yapar; eksik yazar; birbirine benzeyen harfler birbirinin yerine geçirebilir (b-d; m-n; c-ç; s-ş gibi);
Noktalı ve noktasız harfler birbirinin yerine kullanır (o-ö; u-ü; ı-i gibi);
Noktalama işaretleri ve gramer yanlışları vardır;
Kelimeleri yanlış yerden hecelerine ayırır;
Yazı okunaksız ve kötüdür; kelime aralarında boşluklar unutulup bitişik yazılır;
Bakarak kopya etme yeteneğinde zayıflık vardır dolayısıyla tahtadan yazılanı deftere geçirmekte zorlanırlar;
Sayfa düzenini oluşturamadıkları görülür.
İlk zamanlar henüz kasların gelişmemesi nedeniyle yapılan hatalar bu gruba girmez. Eğer çocuğun ilk senenin sonlarına doğru bu becerileri kazanamadığı gözlenirse motor beceri bozukluğu olup olmadığı değerlendirilmelidir.
*Öğrenme bozukluğu bu alanlardan birinde görülebileceği gibi birden fazla alanda da olabilir.
Bu zorluklar nedeniyle sınıf içinde ve arkadaşları arasında geri kalan çocuklar öğrenmekten keyif alamazlar ve kendilerine güvenleri zamanla azalır. Başarısızlıkların ardından yaşanan kaygı nedeniyle okula gitmek istememe; grup içinde saldırgan davranma; alt ıslatma vb. belirtiler ortaya çıkabilir.
Çocuğun hangi alanda problem yaşadığının doğru tespiti ile alınacak önlemler ve özel eğitim süreci bu zorluğun aşılmasına yardımcı olabilmektedir. Bununla birlikte anne babalara sorunun çözümünde büyük sorumluluk düşmektedir. Elbette bu zorluğu yaşayan çocukların başarılı oldukları alanlar da mevcuttur. Çocuğunu tanıyan; başarısızlıklarına vurgu yapmak yerine destek olan; onu eleştirmeden yaklaşan ebeveyn tutumu bu zor süreçte çocuğunun ruhsal olarak etkilenmesini en aza indirmektedir.