Çocuğun benlik kavramı; yetişkinlerin ona yönelttikleri tutumların bir yansımasıdır. Bu nedenle anne babasından gelen itici tutumlar; çocuğun kendini değersiz hissetmesi ile sonuçlanır.
Çocuk yetiştirme de birbirinden farklı tutumlar vardır. Aileler bunlardan sadece bir tanesini benimsemiş de olabilirler; hepsini de farklı şekillerde kullanıyor olabilirler.
1.OTORİTER VE BASKICI TUTUM
Otoriter tutum; denetimin yüksek; duyarlılığın düşük olduğu ailedir. Bu tutumda çocuğun kişilik özellikleri; ilgi ve gereksinimleri dikkate alınmaz.
Katı bir disiplin anlayışı vardır. Çocuğa açıklanmadan kurallar konur ve bu kurallara kesinlikle uyulması istenir; bu konuda tartışma kabul edilmez. Anne babalar çocuğa kesin olarak hakim olduklarına inanırlar. Onlar için esas olan anne babaya itaattir.
Bu tutumdaki ailelerde ilişki tek yönlüdür. Genelde baba veya anne konuşur; ifadeler kısa cümleler halindedir. Genelde kural koyucu cümleler kullanılır. Kuralların nedenleri belirtilmez.
Baskıcı ana baba tutumunda olaylar iki kategoride değerlendirilir; olumlu veya olumsuz; doğru veya yanlış; iyi veya kötü. Ara değerler ve farklılıklar düşünülmez; esneklik yoktur.
Eğitimde kullanılan yöntem genellikle cezadır. Cezanın amacı ise yeni bir davranış kazandırmaktan çok istenmeyen davranışı kaldırmaktır. İstenen bu ailelerin deyimiyle “genci yola getirmektir”.
Bu Tutumun Kişilik Üzerinde Etkileri
Baskı altında yetişmiş çocuk sessiz; uslu ve dikkatli olmasına karşılık çekingen ve başkalarının etkisi altında kolayca kalabilen; bağımlı; sorumluluk almaktan çekinen; sebatsız bir yapıya sahip olurlar.
Anne babanın duygusal ifadeler içermeyen kısa ve emredici şekilde konuştuğu gençler; ailesinden beklediği onayı göremediğinden değersizlik duyguları yaşar ve düşük bir benlik algısı ve düşük özsaygı geliştirir.
Bu tutum gençlerde dış denetim iç denetimden daha fazla gelişmiştir. Genç kendi davranışı üzerinde düşünerek davranışını denetleme yeteneği geliştiremez.
2.AŞIRI KORUYUCU VE MÜDAHALECİ TUTUM
Bu tür ailelerde çocuğa gereğinden çok özen gösterilir ve denetim altında tutulmaya çalışılır. Aşırı koruyucu anne baba adeta çocuğuyla bütünleşir; onu her türlü dış etkiye karşı korur. Gereksinimlerini karşılayabilecek duruma gelmesine rağmen ona küçük bir çocukmuş gibi davranılır ve her türlü ihtiyacı karşılanır.
Gence kendi karalarını kendi verme olanağı sağlanmaz her türlü kararı alırken onun yanında olunmak istenir. Bu ailelere göre anne baba çocuğu için her türlü fedakarlığı yapmalıdır; buna karşı çocukta anne babaya karşı minnet duymalıdır.
Bu Tutumun Kişilik Üzerinde Etkileri
Böyle tutumda yetişmiş gençlerin yeterince girişimci olamadıkları; bağımsız davranamadıkları; ileri yaşlarda bile bir himaye edici aradıkları gözlenmektedir.
Kendi başlarına karar vermekte ve hareket etmekte zorlanırlar; her adımda yönlendirmeye ihtiyaç duyarlar.
Arkadaş grubuna katılamazlar katılsalar bile grubun en pasif üyesi olurlar. Sorumluluk almaktan korkarlar.
3.DEMOKRATİK TUTUM
Bu tutuma sahip anne babalar çocuğun uyması istediği kuralları önceden belirler; bu kuralları çocuğa gerekçeleri ile birlikte anlatır ve tutarlı olarak uygular.Demokratik ailelerde gence ailenin bir üyesi olduğu bilinci kazandırılmaya çalışılır; aile içinde alınan kararlarda gencinde görüşleri alınır. Gencin özerk bir insan olduğu ve kendine ait fikirleri olabileceği kabul edilir; bu fikirler hakkında görüş bildirilebilir ama asla bunları düşünmemesi hakkında bir telkinde bulunulmaz.
Böyle bir ailede çocuklar küçük yaştan itibaren sorumluluk almaya hazır hale getirilir; onlara iş başarmanın zevki tattırılır. Başarısızlıklar yerine başarılar öne çıkarılır.
Bu Tutumun Kişilik Üzerinde Etkisi
Ana babaların çocuklarını yetiştirirken demokratik bir tutum takınmaları ; çocukların kendine güvenen ; yaratıcı ve sosyal yönden gelişmiş bir birey olmalarına yardım eder. Bu tür ortamlarda büyüyen çocuklar daha özerk daha bağımsız bir yapı geliştirirler. Kendi haklarını koruyabildikleri gibi; işbirliği ve dayanışma içine de girebilirler.
Demokratik tutumda yetişen gençler kendilerine değer verildiği duygusunu yaşayacaklarından dolayı özsaygısı yüksek ve kendine güvenen bir kişilikte olurlar
Demokratik aile ortamında yetişen gençlerde zaman zaman problemler yaşayabilir ve yaşam içinde bocalayabilirler; ancak bu gençler problemleri aşmak için gerekli gücü içlerinde hissedebilecek motivasyona sahiptirler. Problemler karşısında pes etmezler.
Dış denetim yerine iç denetime gelişir. Davranışlarını kontrol etmede dışarıdan yönlendirmeye ihtiyaçları yoktur. Çocukluktan itibaren davranışlarının sonucuna katlanma ve sorumluluk alma öğretildiğinden dolayı denetime ihtiyaç duymadan kendilerini kontrol edebilirler.
4.KARARSIZ TUTUM
Bu durum ana babanın görüş ayrılıklarından kaynaklanabildiği gibi anne veya babanın kendi içindeki tutarsızlıklarını da içerir. Örneğin ebeveynlerden biri demokratik ve eşitlikçi bir tutum sergilerken diğeri baskıcı bir tutum içersinde olabilir.
Anne baba kendi içinde de tutarsızlık gösterebilir. Birgün izin verdiği şeye diğer birgün kızabilir veya sözgelimi gencin arkadaşlarıyla birlikte akşam tiyatroya gitmesine izin vermezken sorunlarını artık kendisinin çözmesi gerektiğini artık büyüdüğünü söyleyebilir.
Bu Tutumun Kişilik Üzerinde Etkileri
Bu tutum çocukta iç çatışmaların; huzursuzlukların daha sonrada dengesiz ve karasız bir kişilik yapısının oluşmasına neden olabilir.
Belirsizlik ortamı çocukluktan itibaren kişide sürekli bir kaygı duygusunun varlığına neden olur ve bu durum depresyona eğilimli kişiliğin oluşmasına yol açar.
5.İZİN VERİCİ TUTUM
Çocuğun her türlü davranışı hoşgörü ile karşılanır veya kabul edilir. Çocuktan yaşına uygun ve olgun davranışlar beklenmez. Toplumsal kurallar çocuk için geçerli değildir.
Abartılı bir sevgi ortamında sunulur. Çocuğun her türlü isteği hiçbir sınırlama ve denetlemeye tutulmadan yerine getirilmeye çalışılır.
Çocuğa ceza verilmez; verilmeye çalışılsa bile bunu uygulama dirayeti gösterilmez.
Bu tutuma sahip anne babalar genellikle ya kendi çocuklukları sorunlu geçmiş yada kendileri de aynı tutuma sahip aileler tarafından yetiştirilmiş kişilerdir.
Kişiliğe Etkisi
Bu tutumda yetişmiş bireylerin güdü ve eğilimlerini denetlemede yetersiz oldukları; kendi kendine yetebilme düzeylerinin düşük olduğu gözlenmektedir.
Bu şekilde yetişmiş gençler sosyal sorumluluk almayan aşırı talepkar; çevresindeki insanları kullanma eğiliminde bireyler olabilirler. Paylaşma ve işbirliği davranışı oluşmaz.
Bu gibi gençlerde başkaldırı ve toplumdışı davranışlara çok sık rastlanır.