Çocuklar gerek yaşları; gerekse aile içindeki deneyimlerinden dolayı boşanmayı farklı şekillerde anlamlandırabilirler. Örneğin bir ergen için ebeveynlerinin boşanması daha fazla özgürlük anlamına gelebilirken bir çocuk için kayıp; bir başka çocuk için ise daha farklı kaygılar veya korkular olabilir. Ailelerin bu süreci zararsız şekilde atlatabilmeleri ya da boşanma sonrasında ortaya çıkan sorunlarla baş edebilmeleri için mutlaka uzman olan bir psikologdan terapi desteği almaları oldukça önemlidir. Literatüre baktığımızda 80’li yılların ilk çeyreğinden 90’lı yılların başına kadar yapılan çalışmalarda boşanmanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini görürüz. Fakat daha sonra Batı’daki çalışmalar bunun böyle olmadığını gösteriyor. Boşanma sürecinde ve sonrasında ebeveynlerin tutumu; farkındalığı; ilişkilerindeki denge; ve doğru iletişimle veya buralarda yaşanan sıkıntılar varsa terapi alarak bu alanlar üzerinde çalışılması ile çocukta ortaya çıkan sorunların kaybolması mümkün. Çocuklar için boşanma öncesi anne babanın ilişkilerinin kalitesi de çok belirleyici. Eğer ebeveynler sürekli kavga ediyor ve birbirlerine düşmanca davranıyorlarsa bu elbette çocukları olumsuz etkiliyor. Boşanma sürecinde veya sonrasında çocuğun hayata bakış açısında çarpıklıklar; iç dünyasında sarsılmalar ve travmalar; davranışlarında bozukluklar; öfke; uyku ve yeme bozuklukları; içe kapanma; terk edilme ve sevdiklerini kaybetme korkusu; ve diğer çeşitli kaygılar bunlardan bazıları. Çocuklar için en zor ve karmaşık meselelerden bir diğeri ise ebeveynlerinin arasındaki çatışmaya dahil olmak. Örneğin annenin veya babanın çocuğu kendi tarafina çekmeye çalışıp bir diğer ebeveyni kötülemesi veya birbirlerinin kurallarına ve ebeveynliğine müdahale etmesi gibi.
Bazı ebeveynler çocukları ile diğer ebeveyninin kurallarını ve ebeveynlik biçimini eleştirel olarak konuşmaktan sakınmazlar ve diğer ebeveyn ile bu konularda sürekli bir çatışma içine girerler. Böyle bir durumda çocuk hem bir aile çatışmasının hem de kendi iç çatışmasının içerisinde olur ve her iki tarafta sıkışmış olmaktan etkilenir. Ebeveynlerin farklı kurallar koyması konusunda sıklıkla kullanılan örnek şudur: Çocuğun söz hakkı almadan konuşmaması gereken bir ders aldığını düşünün ve bu derste bireysel çalışma uygulaması gerekli. Bir diğer derste ise kurallar tamamen bunun zıttı ve grup calışması ağarlıklı. Burda her iki öğretmen de dersi olması gerektiği gibi işliyor. Bu durumda çocuk içinde bulunduğu farklı ortamlardaki davranışsal beklentileri öğreniyor ve yerine getirmeye çalışıyor. Fakat öğretmenler bir diğerinin dersi işleyiş tarzına müdahale eder veya öğrencilerine öbür şekilde ders işlemenin doğru olmadığını söylerse; işlevselliği her iki derste de iyi olan çocuk kendisini bir kaos içinde bulur ve davranışlarında bozulmalar ortaya çıkar. Nasıl yaparsa doğru olacağı konusunda içsel karmaşa yaşar. Bu öğretmenler arasında da çatışmayı ortaya çıkartacaktır. Oysa ki her iki öğretmenin tarzı da doğru ve biri diğerinden iyi ya da kötü değildir. Sadece birbirinden farklıdır. Kötü olan tek şey öğretmenlerden birinin kendi tarzını diğerine empoze etmeye calışmasıdır. Aynı şey ebeveynler için de geçerlidir. Ebeveynler için doğru olan; ortada çocuğa karşı ihmal ve taciz olmadıkca; birbirlerine müdahale etmeyerek kendi tarzlarında ebeveynlik yapmaları için birbirlerini rahat bırakmalarıdır. Çocuklara zarar verecek olan ebeveynlik tarzlarındaki farklar değil bu konuda aralarında yaşadıkları çatışmadır.