Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Boşanma Oranları Üzerine

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
BOŞANMA ORANLARI ÜZERİNE
İnsan hayatında dönüp noktalarından biride evliliktir. Evlilik boşanmak üzerine kurulan bir müessese değil ömürlük bir ahit ve sözleşme olarak başlar. Bireylerin kendilerini buldukları; ait hissettikleri; güven ve itimadın yaşantıya dönüştüğü ilişkiler yumağıdır evlilik. Fakat her evlilik aynı psiko sosyal süreçleri içermemektedir. Boşanma nedenleri irdelendiğinde bu açık olarak gözlemlenmektedir.
Evliliklerin boşanmayla sonuçlanmasının da en yüksek nedenin geçimsizlik olduğuna dair geçmiş günlerde gördüğüm bir gazete yazısı dikkatimi çekti. Buna göre evliliklerde temel boşanma nedeni %90 ve üzerinde geçimsizlik olarak öngörülüyor. Geçimsizlik diyerek işi toparlamak aslında çok yavan kalan bir tabir. Geçimsizliğin temel nedenlerine inmenin gerekli olduğu aşikardır.
Türk toplumunun hoşgörülü; misafirperver; saygılı; paylaşımcı bir toplum olmasından dolayı kendimizle gurur duyuyoruz. Böyle bir toplumun geçimsiz olması tuhaf değil mi? Evliliğin temel dinamiklerinde sorumluluk; paylaşımcılık; hoşgörülü olma zaten olmazsa olmaz etkenler. Peki bunca şeye sahip toplum neden sürekli artan bir boşanma oranına sahip?
Aslında itiraf etmesekte toplumumuz maalesef ve maalesef bu niteliklerden hızla uzaklaşmakta ve kendi iç dinamiklerini yok etme eğilimini sergilemektedir. Gençliğin en büyük idol olarak kabul ettikleri kişilerin tv ekranlarında gördüğümüz kendilerine biçilen rolleri sergileyen kişiler olduğu ve bunların ağızlarından çıkan sözlerin; yaşam tarzlarının birebir örnek alındığını görmekteyiz. Bir dönem kurtlar vadisi ile memati kılığında dolaşan gençlere; yaprak dökümüyle ihtirasların aile içinde normal olduğunu; aşk-ı memnu ile evliliklerde aldatmanın normal karşılanabileceğini; gazetelerde görülen bir köşesinde istismar vakalarının edepsizlik hayasızlık olarak lanse edildiği diğer taraftan 16-17 yaşındaki genç kızların geleceğin mankenleri olarak gösterildiği; siyasilerin bile anlaşmak ve ortak noktalarda buluşmaktan uzak kaldığı bir ülkede onca güzel vasıflara sahip olduğumuzu bir taraftan iddia edip diğer taraftan cinsellik; arzu; ihtirasla ve hakaretlerle kaplı bir toplum oluşturduğumuzu görmemek körlük olur.
Geçimsizlik sadece ikili ilişkilerdeki uyumsuzluk olarak ele alınamaz. Geçimsizliği önce insanların kendi içlerindeki fikir çatışmaları; yaşam çatışmaları; beklentileri ile yaşadıkları hayatın uyumsuzluğu olarak ele almak gerekir. Aileler kurulurken kişilerin tv ekranlarında izlediği hayatları yaşamayacaklarını ve yaşamanın yanlış olduğunu kabul etselerde; maalesef ve maalesef milletin bilinç altına farkında olarak veya olmayarak sokulmaya çalışılan-sokulan ve zaman içerisinde ortaya çıkan yanlış fikir ve mülahazalar olduğu aşikardır.
Meseleyi evlenecek çiftler anlaşamadı demek işin en tepe noktası. Bu toplumun aciliyetle sahip olduğu güzel hasletlere dönüp bunu yaşam şekline dönüştürmüş topluma öncülük eden ve gösteren insanlara ve yayınlara ihtiyacı var. Bunun dışında ciddi anlamda kendi kültürel dinamiklerimiz ve aile yapımızla ilgili araştırma ve çalışmaların yapılması ve ülke politikasının bu konuda tedbirler almak üzere de kurgulanması gerekmektedir. En az 3 çocuk yapın demek bu ülkede nitelikli insan yetiştirmek istenmediğini; dünya kalabalık görsün mantığı ile hareket edildiğini göstermektedir ve bunun gelecek adına faydalı olmayacağının belirtmek isteriz. Bizde kemmiyyet (kalabalık) değil keyfiyet (yapılan iş) önemlidir.
Psikolojik Danışman Mahmut Yaser MERT