Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Hayata Güzel Bak Su Gibi Aziz Ol

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Dünyamızın diğer gezegenlerden farklı olduğunu biliyoruz. Diğer gezegenlerde su yok. Bildiğimiz diğer bir şey de; her canlının sudan yaratıldığıdır. Vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kasların %75 i sudan oluşur. Besinleri taşıyan kanımızın %82 si; bize oksijen sağlayan akciğerlerin %90 nı sudur. Tüm vücudumuzu kontrol eden beynin %76 sı; hatta kemiklerimizin %25 i de sudan oluşmaktadır.
Mermeri delen su; gözleri gördüren su; çiçekten bala dönüşün su; peteği ördüren yine sudur.
Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto’nun su üzerine yaptığı çalışmalar yeni bir döneme kapı aralayacak cinsten. Sizlere Prof. Emoto’nun; suyun biyo-fizikî özelliklerini araştırarak ortaya koyduğu gerçeklerden bahsetmek istiyorum.
Prof. Emoto; on iki yıl süren çalışmaları ve yaptığı on binlerce deney neticesinde; suyun sadece iyi ve kötü bilgileri; müzik ve sözleri değil; hisleri de kaydettiğini ortaya koyuyor.
Su Kristalleri adlı kitabında suyu çeşitli yönlerden ele alan Prof. Emoto söyle diyor: "Su cansız bir madde değil; canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su çevresinden pozitif (olumlu) ve negatif (olumsuz) bilgileri alır ve ona göre tepki verir." Su; duyguları hisleri; sözleri şarkıları ve hatta düşünceleri bile algılayabilmekte; bu eylemlerin türüne göre tepki vermektedir.
Su; ne kadar sevgi ve âhenk dolu söz ve müzik ile karşılaşırsa; altıgen kristal yapısı da o kadar güzel ve düzgün oluyor. Kendilerine sevgi dolu sözcükler söylenen su örneklerinin aynen kar tanelerine benzeyen çok parlak; yoğun motifli; simetrik ve çok renkli desenler oluşturdukları görülüyor.
Ancak çevre kirliliğinin çok olduğu bölgelerden gelen su örnekleri veya negatif düşüncelere maruz bırakılan su örnekleri ise koyu renkli; asimetrik ve tamamlanmamış motifler oluşturuyor. Örneğin heavy-metal müzik ve küfür sözlerinin aksettiği suyun kristal yapısı; yapılan deneylerde tamamen parçalanıp dağılarak; kristal formları binlerce parçaya bölünüyor. Yine çekilen fotoğrafların birinde suyun yanında "şeytan" dendiğinde; kristaller kaotik bir biçime giriyor. Güzel sözlerle dua edildiğinde ise; suda berrak ve estetik yapısı ile mükemmel bir altıgen ortaya çıkıyor.
İnsan şükran duygusunu ifade edince bu hemen suya yansıyor. Emoto; bu çalışmalarıyla düşünce ve duyguların fiziksel realiteyi etkilediğini ispat ediyor. Peygamber Efendimizin; “Sevdiklerinize; onları sevdiğinizi; söyleyin.” demesinin ne kadar anlamlı olduğunu anlamış oluyoruz.
Emoto; araştırmasıyla suyun sadece hâfızasının ve bilgi taşıyıcı özelliğinin olmadığını; aynı zamanda evrenin dilini ve gerçek sevgi titreşimini de yansıttığını ispatlamaktadır. Örneğin iki kavanozun içine haşlanmış pirinç konuyor. Birine teşekkür diğerine aptal yazılıyor. Bir ay boyunca bu sözler bu şişelere söyleniyor. Netice çok enteresan: "Aptal" denen kavanozun içindeki pirinçler siyahlaşıyor ve kavanozdan çok kötü koku geliyor. Diğerinde ise; pirinç beyaz kalıp; hoş bir koku yayılıyor. Bu da gösteriyor ki; kötü ve iyi sözler; su ve pirincin üzerinde tesirli oluyor.
Prof. Emoto; su deneyleriyle duygu; düşünce ve davranışlarımızın çevremiz üzerinde ne kadar derin etkilere yol açtığını göstermiştir. Dünyanın yarıdan fazlası sularla kaplıdır. Vücudumuzun üçte ikisi de sudan oluşuyor. Bu durum bizim duygu ve düşüncelerimize; diğer insanlarla ve tabiatla olan münasebetlerimize ne kadar dikkat etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.
Ebeveynlerin çocuklarını azarlamaları “aptalsın”; “tembelsin” gibi olumsuz sıfatlarla aşağılamaları; bu çocukların duygu ve dikkatle ilgili beyin bölgelerinde aktivite azalmasına yol açabiliyor.
Demek ki düşüncelerimizi kontrol ederek pozitif düşünüp vücudumuza ve çevremize daha faydalı olabiliriz. İstersek; yaşadığımız dünyayı ve kendi sağlığımızı (kelebek etkisi gibi) pozitif yönde etkileyebiliriz.
Şükran kristallerinin titreşiminin sevgi kristallerine göre daha güçlü ve etkili olduğunu belirten Emoto yüreğimizin şükran duygusu ile dolduğunda bedenimizi oluşturan suyun o denli saflaşabileceğini vurguluyor.
Prof. Emoto negatif duygu ve düşüncelerden kurtulmak için yapılması gereken tek şeyin; negatif duygunun tam zıddı olan duyguyu devreye sokmak olduğunu söylüyor. Ne gibi? Nefret yerine Sevgi; Öfke yerine İyilik; Korku yerine Cesaret; Endişe yerine Sükûnet; Gerginlik yerine Rahatlık gibi pozitif duygular ön plana çıkarılmalıdır. Ne gibi? Yarısına kadar su bulunan bardağa yarısı boş yerine “yarısı dolu” diyebilmek gibi. Üstat Bediuzzaman’ın dediği gibi “Güzel gören; güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.”
Bu nedenle her zaman hayata pozitif bakış açısıyla bakmalıyız. Olaylara pozitif (iyimser; yapıcı) yaklaştığımızda; motivasyonumuz ve enerjimiz artacak böylece sorunların üstesinden daha kolay gelebileceğiz. Rüyalarda bile hayra yorarsan neticesi hayır olur denir. Evet; evrendeki her şey; her hadise ya bizzat güzeldir ya da sonuçları itibariyle güzeldir. Yeter ki biz görmek isteyelim.
Peki; “İçiyorsam sebebi var” diyenlere ne demeli. Aslında onları dinlersek söyledikleri herkesin sorunlarından çok farklı ya da üstesinden gelinemeyecek bir sorun olmadığını görürüz. Zaten Yaratıcı da insana üstesinden gelemeyeceği yükü yüklemeyeceğini ifade etmiyor mu? Onların asıl sorunu yaşadıkları olaylarda değil; olaylara bakış açılarında; yorumlama biçimlerinde gizlidir.
Olayların sadece olumsuz yanlarını görmek doğru bir bakış açısı olmasa gerek. Kişinin hayata siyah gözlükle bakar gibi sürekli karamsar (negatif) bakması; depresif bir ruh hali içine girmesine de yol açacaktır. O yüzden zihne otomatik olarak gelen negatif düşünceler kontrol altına alınmalıdır. Kendi kendimize acaba fotoğrafın tamamını görmeden küçük bir kısmına takılıp kalıyor sonra da onu büyütüp genelleyerek yanlış sonuçlara mı varıyoruz diye düşünmeliyiz.
Bir gün Hz. Peygamber efendimiz (S.A.V.) ashabıyla beraber yürürken yol kenarında bir köpek ölüsüne denk gelirler. Sahabelerden bazıları manzara karşısında "Bu leş ne kadar da pis kokuyor" demekten kendilerini alamazlar. Bu durum karşısında Allah Rasûlünün tavrı ise hayli farklı olmuştur: "Köpeğin ne güzel dişleri var; inci gibi!" demiştir.
Tabiatla iç içe; ağaçların gölgesinde serin bir su başında sevdiklerimizle sohbet etmeyi kim istemez. Çiçeklerin açtığı; kuşların ötüştüğü bir su başını. Bana öyle geliyor ki; benim için bu latif rüya; çocukluğumda yaşadığım ama şimdilerde hep aradığım masum bir hayalden ibaret.
Kim bilir; belki de hasta değil sadece susuzuzdur! Evet; en etkili ve en güvenli mucizevi ilacın; şükran duyguları içerisinde besmeleyle içilen su olduğu idrakine ulaşmamız dileğiyle su gibi aziz olun; sağlıcakla kalın.