Cinsellik; üzerinde en çok konuşulan; tartışılan; düşünülen; merak edilen; kafa yorulan; ilgi çeken; doğal yaşamın ayrılmaz bir parçası olan konulardan biridir. Ancak buna rağmen aynı zamanda da tabulaştırılan; baskılanan; yasaklanan; ayıp; günah ve yok sayılan; yanlış inanış; mit; değer ve yargıların etkisi altında kalan ve bunlardan dolayı birçok engel ve sorun ile karşılaşılan çok yönlü bir kavramdır.
Keçe (2012)’ye göre cinsellik; “rahatlamış ve gevşemiş bir halde; sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak; haz alıp haz verebilme; ruhu ve bedeni paylaşabilme; ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır”. Üreme; haz; iletişim ve paylaşımı içinde barındıran; ruh ve beden sağlığını; dolayısı ile yaşam kalitesini etkileyen doğumdan ölüme yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır.
Cinsellik denilince çoğumuzun aklına fiziksel cinsel eylemler; davranışlar; cinsel birleşme gelse de cinsellik; biyolojik; psikolojik; sosyolojik; kültürel; ahlaki; dini; çevre; kültür; toplum gibi boyutları da içeren çok daha geniş kapsamlı temel bir oluşumdur. Dolayısı ile sadece üreme organlarını değil; insanoğlunun sahip olduğu bütün özellikleri yansıtmakta ve bireyin biyolojik yapısını; öğrenme deneyimlerini; geçmiş yaşantılarını; tutumlarını; değerlerini; duygu ve davranışlarını da içermektedir.
Doğumdan ölüme kadar içinde bulunduğumuz yaşam döngüsünün biyolojik; psikolojik; çevresel; kültürel; dini; ahlaki; cinsiyet; yaş; eğitim; yetiştirilme tarzı; yaşam koşulları gibi birçok faktörden etkilenen ve aynı zamanda da etkileyen karmaşık bir olgudur. Kadın ve erkek olarak kendimizi nasıl hissettiğimiz; bu rollere yüklediğimiz anlamlar; kişisel benlik ve fiziksel görünüş algımız; giyim tarzımız; tutum ve davranışlarımız; diğer insanları ve karşı cinsi algılama biçimimiz; aile yapımız; toplumsal ve kültürel yapımız; hayat görüşümüz gibi unsurlar cinselliği etkilemekte ve etkilenmekte olup ondan ayrı düşünülemez.
Cinsel sağlık ise Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ ye göre; sadece üreme ve cinsel fonksiyonları etkileyen bir hastalık olmaması durumu değil; cinselliği baskılayan ve sağlıklı yaşamayı engelleyen korku; utanç; suçluluk; günahkârlık gibi olumsuz duyguların ve yanlış inanışların da olmaması; sosyal ve kişisel etikle uyumlu olarak üreme ve cinsel davranışları kontrol edebilme ve bundan hoşnut olabilmeyi de içeren tam bir sağlık hali olarak tanımlanabilir. Zorlama ve şiddetin olmadığı keyifli; güvenli; olumlu ve saygılı bir yaklaşımı gerektirir. Cinsellik bir hak olup saygı ve hakkı koruma gerektirir. Duygusal; zihinsel ve sosyal dinamiklerden etkilenir.
Yaşam süreci boyunca insan cinselliğini ve cinsel sağlığını pek çok faktör etkileyebilmektedir. Bunlar arasında bedensel; psikolojik; sosyo-kültürel; gelişimsel yaşam olayları gibi faktörler sayılabilir. Bedensel faktörler; kişinin vücudundaki değişikliklerle ilgilidir. Psikolojik faktörler ise değerlilik algısı; benlik algısı; vücut imajı; kendine güven; cinsellik bilgisi; cinsiyet rollerine ilişkin eğilimler ve cinsel eş tercihlerini içerir. Irk; etnik köken; sosyal statü; evlilik durumu; yaşam şekli; aile ve sosyal destek grupları; meslek ve eğitim düzeyi; yaş; aile planlaması bilinci ise cinsellik ve cinsel sağlığı etkileyebilecek sosyo-kültürel faktörler arasında sayılabilir. Ayrıca; geçirilen hastalıklar; kullanılan ilaçlar; tıbbi ve cerrahi müdahaleler; aile yaşamında değişiklik; aile şiddeti gibi dış tehditler de bireyin cinsel sağlık düzeyini etkileyebilir. Kadın açısından bakıldığında; yapılan çalışmalar yukarıda sayılan faktörlerin dışında; menarş; gebelik; doğum; laktasyon ve menopoz gibi gelişimsel yaşam olaylarının kadın cinselliği ve cinsel sağlığını etkilediğini göstermektedir. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere cinsellik ve cinsel sağlık bireyin yaşam koşullarından etkilenmekte; diğer taraftan cinsel sağlıktaki bir değişim bireyin yaşamını ve genel sağlığını etkilemektedir (Gölbaşı ve Tuğut; 2010). Dolayısı ile cinsel sağlık; tüm yaş gruplarındaki bireylerin kişisel ve yaşam kalitesini etkiler.
Önemli olan sağlıklı ve kaliteli cinselliği bozan faktörlerin farkına varmak ve bunları temizleyerek daha nitelikli ve doyumlu bir ilişki yaşayabilmektir. Çift bunu tek başına gerçekleştiremiyorsa en etkili ve sağlıklı yöntem alanında uzman bir cinsel terapistten yardım almak olacaktır. Unutmamak gerekir ki sağlıklı ve kaliteli bir cinsel yaşam aynı zamanda daha mutlu; sağlıklı ve kaliteli bir yaşam da getirecektir.
Uzm. Psk. Danışman /Aile Danışmanı
Sibel Demir SARIOĞLU
KAYNAKLAR:
1. Gölbaşı Z. ve Tuğut N. (2010). Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği – Kadın Türkçe Versiyonunun Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması: Cumhuriyet Tıp Dergisi; Sivas.
2. Keçe; C. (2012). Yatak Efsaneleri (1. Baskı). Ankara: Pusula Yayınevi.
3.Sarıoğlu; S. (2015). Cinsel İşlev Bozuklukları ve Cinsel Eğitim; Tezsiz Yüksek Lisans Bitirme Projesi. Necmettin Erbakan Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Konya.