Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Dokunmanın İyileştiren Gücü

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Dokunma; sözel olmayan bir iletişim biçimidir. Sözel olmayan iletişim; sözlerle iletemediğimizi karşımızdakine aktarır. Sanılanın aksine; günlük hayatta büyük oranda sözel olmayan mesajlarla iletişim sağlıyoruz. Teselli etme; şefkat gösterme; güven ve dostluk mesajlarının hepsini bir dokunmayla verebiliriz.

Dokunma; bir insanın hem bilişsel hem fiziksel ve en önemlisi de duygusal gelişimi için çok önemlidir. Sözler unutulsa da bedenin yaşadıklarını unutması çok daha zordur çünkü tenin de bir hafızası var. Geçmişte yaşadığımız iyi ve kötü dokunmalar ömrümüzün sonuna kadar o hafızada kayıtlı kalır. Kötü dokunmanın (yani fiziksel ve cinsel taciz) travmatize edici etkisi yüksek olduğu gibi; iyi dokunmanın da çok müthiş bir iyileştirici gücü vardır. Hem dokunan hem dokunulan kişi bu iyileştirici güçten yararlanabilir

Hayatımızdaki ilk dokunuş doğumdan sonra annenin ilk temasıyla olmalıdır. Normal ya da sezaryen doğum fark etmeksizin o ilk temasın anneyle sağlanmasının önemi yavaş yavaş daha çok fark ediliyor. Ebeveynler ve doktorlar bu konuda daha dikkatli davranıyorlar. Çünkü araştırmalar bu ilk anın; insanın bütün hayatını temelden etkileyecek güvenli bağlanma için çok kritik olduğunu göstermekte.

Bebeği emzirme sırasındaki tensel temas da aynı şekilde anne-çocuk arasındaki bağı güçlendirir. Annenin çocuğuna dokunmasının önemi yaşamın ileriki yıllarında da sürer. Ağlayan bir bebeğin kucağa alındığında sakinleştiğini gözlemlemişsinizdir. İşte bunun sebebi de anneyle kurulan bağın güven verici etkisinin yanında dokunma sonucu salgılanan hormon: oksitozin.

Oksitozin hormonunun salgılanması bağlanmayı arttırır; kalp atışını yavaşlatır ve sakinleştirir; stres hormonu olan kortizolü azaltır ve dolayısıyla gelecekte daha az sağlık problemi yaşanmasına neden olur. Bunun tersi durumlarda; yani bebeklik ve çocuklukta yeterince temas yaşanmazsa ileride dikkat eksikliği; depresyon ve kronik ağrı gibi birçok soruna yatkınlık artmaktadır. Bunların da ötesinde kendisine dokunulmayan ya da hep kötü dokunuşlar tecrübe etmiş olan bir insan dokunmayı da bilemeyeceğinden başkalarıyla ilişki kurmakta zorluk yaşayabilir.

Dokunma yoksunluğunun en çarpıcı örneklerinden birisi 1990 larda Romanya daki bir yetimhanede yetişen çocuklardır. bu yetimhanede pek çok çocuk ve çocuklara oranla az sayıda bakım veren bulunmaktaydı. Bu çocukların fiziksel ihtiyaçları karşılanıyor olmasına rağmen yetimhanede ani ölümler yaşandı; zihinsel ve fiziksel gelişim geriliği olan çocuklar tespit edildi. Daha sonra bunun; temas yoksunluğunun neden olduğu duygusal açlıktan kaynaklandığı ortaya çıkmıştır.

Gelişimsel Oyun Terapisi

Dokunmak temel bir ihtiyaçtır. Hayatının ilk yıllarında bunu yeterince deneyimleyemeyen çocuklar çeşitli zorluklar yaşamaktadır.
Gelişimsel Oyun Terapisi; dokunmanın insan gelişimdeki önemi ve terapötik etkisinin farkına vardıktan sonra Viola Brody tarafından geliştirilen bir terapi türüdür.

Gelişimsel Oyun Terapisi; 2-12 yaş arasındaki çocuklara uygulanabilir. Etkili olduğu alanlar; otizm; psikoz; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu; fiziksel ve cinsel istismardır. Özellikle hayatının ilk yıllarında bakım verenleriyle güvenli bağlanma yaşayamamış yani yeterince "iyi dokunma" tecrübe etmemiş çocuklar için oldukça etkili bir yöntemdir. Viola Brody nin çalışma sonuçları; bu terapiyi alan dikkat eksikliği; öğrenme bozukluğu vb. sorunlara sahip çocukların bilişsel performanslarında büyük gelişme olduğunu gösteriyor.

Terapist; çocuğun ihtiyacını belirledikten sonra GOT kullanmaya karar verir ve aileden izin alır. Seanslarda belli sınırlar içinde; "iyi dokunma"yı içeren oyunlar oynayarak çocukta duygusal iyileşmeyi sağlar. GOT nin hem bireysel hem grup uygulaması yapılabilmektedir. Bu terapi yöntemini uygulayan psikologların bu konuda bir uzman psikologtan eğitim almış olmalarına dikkat etmek gerekmektedir.

Şeyma Demirlikan; Klinik Psikolog