Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Madde Bağımlılığı; Nedenleri ve Çözüm Yolları

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Son günlerde kolay bulunması ve fiyatının da çok uygun olması nedeniyle özellikle gençler arasında hızla yaygınlaşan Bonzai adlı sentetik madde kullanımı sonucu ölen gençlere şahit oluyoruz. Ölüm nedeni yaş kaç olursa olsun kalp krizi şeklinde oluyor. Ölümle sonuçlanmasına rağmen; kullanım oranı artmakta ve başlama yaşı ise düşmektedir.

Peki uyuşturucu madde kullanımına yönelten nedenler nelerdir?

Uyuşturucu madde kullanımına yönelten birçok nedenden söz etmek mümkündür. Genel olarak şöyle sıralanabilir; ailede ruhsal sorunu ya da bağımlılığı bulunan ebeveynlerin olması; ebeveyn-çocuk arasındaki bağlanma ve ilgi eksikliği (kişilik bozukluklarına neden olur); çocuk yetiştirmede hatalı tutumlar; sosyal becerilerin zayıf olması; yanlış arkadaş gruplarıyla zaman geçirme.
Birçok neden sayılabilir ancak bağımlılığa zemin hazırlayan temel neden kişilik yapılanması olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle 0-3 yaş; temel bakımın yanı sıra duygusal ihtiyaçların da karşılanmasının hayati öneme sahip olduğu bir dönemdir. Bu dönemde annesi tarafından temel bakımı sağlanmasına rağmen; duygusal ihtiyaçları yeterince karşılanmayan çocuk; yaşamın sonraki evrelerinde bu eksiklik nedeniyle hissettiği duygusal acıyı alkol ve uyuşturucu madde kullanımı; cinsel ilişki; aşırı yemek yeme gibi davranışlara yönelerek bastırmaya çalışır. Özetle yaşamın ilk 2-3 yılında yaşanan sevgi ve güven eksikliği; yetişkinlik yaşamında yerini duygusal acıya ve kaygıya bırakır. Kişinin bu duygularıyla baş edebilmek için de uyuşturucu madde kullanımına yöneldiğini söyleyebiliriz; ancak maddenin etkisi geçtikten sonra yaşadığı acı daha çekilmez hale gelir ve bu da daha fazla madde kullanımına yani doz artışına neden olur.
Kişilik yapılanması ile madde kullanımı arasında yakın ilişki vardır. Madde kullananların çoğu kişilik bozukluğu tanısı almıştır. Bu kişilerin eleştiriye dayanamadıkları; kendilerini haklı çıkardıkları; çok çabuk öfkelendikleri; saldırgan davranışlarda bulundukları ve bu nedenle karakola; cezaevine girdikleri görülür. Ayrıca bedenlerini jilet gibi kesici aletlerle keserler ve vücutlarının birçok yerine dövme yaptırırlar. Yanı sıra engellenmeye karşı da çok hassas olan bu kişilerin yaşamlarında karşılaştıkları problemlerle ilgili olarak sorun çözme becerilerinin de zayıf olduğu söylenebilir. İnsanlar hayatı boyunca birçok sorunla karşılaşırlar ve bunları çözme yöntemleri öncelikle ailede öğrenilir ve yetişkinlik yaşında kendisi için bir model olur. Çocukluk dönemlerinde bu modellerden mahsur kalan kişi yetişkinlik döneminde sorunlarla karşılaştığında bir çıkar yol olmadığına inandığında uyuşturucu madde devreye girer. Böylece sorun çözme; sorunların yaşattığı stres; gerilim ve kaygıdan uzaklaşmak için madde kullanımı öğrenilmiş olur ve ilk kullanım sonraki kullanımların da yani bağımlılığın yolunu hazırlar.
Bu nedenle; bağımlılık konusunda aile insan yaşamında çok büyük öneme sahiptir. Psikolojik gelişimde sevgi ve güven duygusunun alındığı yer ailedir. Burada yaşanacak pozitif veya negatif tutumlar tüm kişiliği etkileyecektir. Madde kullanımı ile yakın ilişkisi olan aile yapısına bakıldığında; madde kullanan kişilerin aileleri genelde kişinin ihtiyaç duyduğu sevgi ve desteği vermeyen ihmal eden aileler olabileceği gibi bazıları da çocuğun kişilik gelişimine fırsat tanımayan katı ailelerdir. Bunların yanında; parçalanmış aileler; çocuğun model alacağı kimsenin olmaması; sorunlar karşısında aciz kalan; çocuğunu anlayamayan aile yapısına sahip gençlerin madde kullanımı için aday olduğu söylenebilir.

Madde kullanımı ile ilgili olası belirtiler şöyledir:

Okul başarısında düşüş; konsantrasyon eksikliği; okula ve sevdiği şeylere karşı ilgisizlik; yeni arkadaş çevresi ve yapılan faaliyetlerdeki gizlilik ve şifreli konuşma; ruh halinde ani değişiklik; yalan söyleme; hırsızlık; sık sık para isteme; yorgunluğa bağlı olmayan uyku ve uyuşukluk hali; geç saatlere kadar uyanık kalma; geç saatte uyanma; yaşam stilinde değişiklikler; ani kilo kayıpları; göz çevresinde kızarma; donuk bakışlar; başladığı işe devam edememe; kendini ihmal; vücutta ve kıyafetlerde alışılmadık kokular ve lekeler; sık hasta olma; gülünecek ortamda gülmeme; ağlanacak yerde ağlayamama gibi duygu bozukluğu; elde ve vücutta titreme.
Anne babalar; ergenlik dönemi ile birlikte çocuklarında birçok değişikliğin olabileceğini akılda tutmalı ve her değişikliği madde kullanımına bağlayarak çocuklarıyla güven ilişkisini zedelemeden iyice araştırmalıdırlar.

Madde kullanımını önlemek için…

Madde kullanımını önlemek için; ebeveynler ailenin önemini bilmeli; sıcak bir aile ortamı ile gencin duygu ve düşüncelerini -özetle kendini- ifade etmesine izin verilen tutarlı bir ortam oluşturmalı ve gençlerin özellikle arkadaş çevrelerini yakından izlemelidir. Sevginin olduğu yerde güven de olur; gencin ailesini böyle görmesi sığınak gibi algılaması gerekir. Bazı ebeveynler çocukları okulda birinci olsun diye korku ve tehditle çocuğu büyütmektedir. Ancak böyle bir ortamda çocuk ailesinden uzaklaşacak ve türlü tehlikelere açık hale gelecektir. Ders başarısını olumsuz etkiler kaygısıyla okul dışı faaliyetlerden uzak tutmak yerine özellikle sanatsal ve sportif faaliyetlerde yer alması ve bu alanlarda başarılı olması için çocuğunu desteklemelidir. Sivil Toplum Kuruluşları ve özellikle de Belediyeler sosyal ve sportif faaliyetler için elverişli ortamlar hazırlamaktadırlar. Gençleri bu tarz faaliyetlere yönlendirmek; sanatsal ya da sportif faaliyetlerde başarılı olma; madde kullanımını önlemede önemli adımlardandır. Yanı sıra “bir kereden bir şey olmaz” gibi yaygın hatalı inanışlara karşı madde hakkında doğru bilgiye sahip olmak da önemlidir.

Bağımlılıkla ilgili ülkemizde önemli adımlar atılmakta ve merkezler açılmaktadır. Bağımlılık nedeniyle beyinde değişikler olacağı bilinmeli ve tedavi merkezlerine başvurulmalıdır. Bağımlı olan kişilerin tedavi olabilmesi için; onlarla güvene dayalı ilişki kurmak şarttır; ancak bu şekilde bağımlı kişi iç dünyasının kapılarını açar ve başarılı bir tedavi ortaya çıkar. Ayrıca kişinin yeniden bağımlı olmaması için psikoterapi ile desteklemek önemlidir. Maddeyi bırakamama ve tekrar alma sebebi ise bırakma döneminde ortaya çıkan stresin; kaygının kontrol edilememesidir. Bağımlıların iç dünyalarının derinliklerinde ifade edemedikleri ruhsal acılar ve ihtiyaçlar vardır. Tüm bu duygularla baş edebilmeyi öğrenmesi psikoterapi ile sağlanır; yanı sıra psikoterapi ile kişiyi madde kullanımına yönelten nedenler ortadan kaldırılmış olur. Başarılı bir tedavi ve psikoterapi desteği sonucunda duyguları ile baş etme yöntemlerini öğrenen kişi uyuşturucu madde kullanımına yeniden yönelmeyecektir.

Funda GÜL YILMAZ
Psikoterapist