Okulöncesi eğitim; çocuğa ilkokul için çeşitli deneyimler kazandırmakta ve bu gelişimsel kazanımlar; çocuğun okul olgunluğuna ulaşmasını desteklemektedir. Okul olgunluğu; çocuğun fiziksel; bilişsel; sosyal ve duygusal alanlarda ilkokulun yeterliliklerini karşılamaya hazır olması anlamına gelmektedir. Genellikle her çocuk altı yaş civarında bu olgunluğa erişecek düzeye gelmesine rağmen; bireysel farklılıklar nedeniyle; ilkokula hazır olma yaşı değişebilir. Gelişim basamakları her alanda tüm çocuklar için aynı olsa da; bazı çocukların bu basamakları tırmanışı; diğerlerinden daha yavaş ya da hızlı olabilmektedir. Çünkü her çocuk; taşıdığı kalıtımsal özellikler ve yetiştiği çevre koşulları açısından bir diğer çocuktan farklılık gösterir; bu nedenle aynı olgunluk düzeyine; aynı takvim yaşında ulaşamayabilir.
Ülkemizde okul öncesi eğitimden ilkokula geçişte çocukların hangi kazanımlar; hangi beceri ve yeterliliklerle ilkokula başlaması gerektiğine dair standart bir değerlendirme ve görüş birliği bulunmamaktadır. Çocukların bireysel farklılıkları göz önüne alınmadan; okul öncesi eğitim alıp almadıkları dikkate alınmadan takvim yaşı uygun olan çocuklar ilkokula başlatılmaktadır. İlkokula başlayan çocukların hangisinin okula hazır olduğu; çoğu zaman aileleri; okulöncesi öğretmenleri ve birinci sınıf öğretmenleri tarafından tam olarak bilinmemektedir. Bu yüzden de çocuklar ilkokula başladıklarında öngörülmeyen birçok zorlukla karşılaşmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı 2013-2014 eğitim-öğretim yılından itibaren İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 15’inci maddesinde yaptığı değişiklikle yaşça kayıt hakkı elde eden çocuklardan 60-65 aylık çocukların okula başlaması zorunlu olmaktan çıkmıştır. 66-67 ve 68 aylık çocukların velisinin vereceği dilekçeyle; 69;70 ve 71 aylık çocukların ise; ilkokula başlamaya hazır olmadıklarını belgeleyen sağlık raporuyla; okulöncesi eğitime yönlendirme veya kayıtlarını bir yıl erteleme hakkı tanınmıştır.
Okula başlama yaşı ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığınca yapılan söz konusu değişiklikler okulöncesi dönemde; ilkokula hazırbulunuşluk yönünde edinilen gelişimsel kazanımların ve ön öğrenmelerin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. İlkokula başlamadan önce her çocuğun mutlaka okulöncesi eğitimden faydalandırılması okul başarısının vazgeçilmez koşuludur. Okul öncesi dönem çocuklarının ilkokula; uyumlu ve sorunsuz bir geçiş yapabilmeleri; okulöncesi dönemde edindikleri gelişimsel kazanımlara bağlıdır. Bu dönemde edinilen gelişimsel kazanımlar çocukların okula hazırbulunuşluk düzeylerini desteklemekte bu da gelecekteki okul başarısı; akademik ve sosyal uyum becerilerine katkı sağlamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Okulöncesi Eğitim Programının amaçlarından birinin de çocuğu ilkokula hazırlamak olduğu göz önüne alındığında; okul öncesi dönemde yapılan hazırlık çalışmalarının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. İlkokula hazırlık çalışmaları; çocukların okulöncesi eğitim kurumlarına devam ettiği süre boyunca sosyal ve duygusal; fiziksel; bilişsel; dil ve öz bakım becerileri gibi bütün gelişim alanlarında eşit şekilde desteklendiği çalışmaların bir bütünü olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmalarla amaçlanan çocuğa okuma yazma öğretmek değil okuma-yazmayı öğrenmesine yardımcı olacak ön becerileri kazandırmaktır.
Peki bu noktada çocukların okula hazırbulunuşluk seviyelerini desteklemek için aile olarak üzerimize düşenler nelerdir? Bu konu üzerine odaklanalım. Öncelikle günümüzde yetişen çocukların çoğunun yoğun olarak görsel uyaran alarak yetiştiğini göz önüne aldığımızda (Tablet; televizyon; bilgisayar oyunları ile) çocukların görsel algılarının yoğun olarak uyarıldığını görmekteyiz. Erken dönemde bu kadar yoğun görsel uyaran alan çocuklar ilkokula başladığında tahta önünde bir konu anlatan öğretmenine odaklanma ve konuya dikkatini vermede yetersiz kalabilmektedir. Öncelikle okul öncesi dönemde bu görsel araçların kullanımını sınırlandırmalıyız. Çocuğun elindeki ya da önündeki ekrana dalmasını; dış dünyadan kopup gitmesini engellemeliyiz. Peki bunu nasıl yapabiliriz? Öncelikle kullandığı ya da izlediği süreyi sınırlandırmalı ve kullanım sırasında mutlaka çocuğunuzun yanında gözlemci ve katılımcı olmalısınız. Çocuğunuzun oynadığı oyun ya da izlediği çizgi film hakkında konuşarak; ona sorular sorarak çocuğunuzu konuşmaya sevk edebilirsiniz. Bu şekilde en azından yaptığı eylemin tek taraflı olmasını; ona dalıp gitmesini engellemiş olursunuz. Bunun yanı sıra okul öncesi dönemde yoğun görsel uyaran alan çocuklarımızın çoğunlukla işitsel olarak verilen yönergeleri dinleme; yerine getirme; işitsel dikkat gerektiren çalışmalarda ve ortak dikkat gerektiren konularda daha geri planda kaldıkları görülmektedir. Bu durum yine okul başarısı üzerinde olumsuz etki eden bir durumdur.
Okul öncesi dönem çocuğunuzun okula hazırbulunuşluğunu desteklemek üzere ailesi olarak yapabilecekleriniz üzerinde odaklanacak olursak; çocuğunuza zengin uyarıcı yaşam deneyimleri sunabilir; bu amaçla çocuğunuzu tiyatro; sinema; konser; resim sergisi; müze gibi sosyal ortamlara dahil edebilir ve bu ortamlarda çocuğunuzla sohbet ederek ona farklı deneyimler sağlayabilir bu yolla da onun gelişimine olumlu katkıda bulunabilirsiniz. Bunun yanı sıra; işitsel ve görsel algıyı geliştirici; el becerilerini destekleyici okuma yazmaya hazırlık kitaplarıyla çalışabilir; büyük resimli kitaplarla okuma etkinliklerinde bulunabilir; çocuğunuza öykü; masal; hikaye anlatabilir; anlatılan hikaye hakkında sorular sorabilirsiniz. Aileler çocukları ile düzenli kitap okudukları; kitaplar üzerinde tartıştıkları ve fikir alış-verişinde bulundukları zaman; çocukların kitapla ilgili soru-cevap rutinlerini öğrendiklerini; evdeki kitap okuma sırasında sorulan soruların okulda öğretmenlerce sorulan sorularla benzerlik gösterdiğini; dolayısıyla evde yaşanan bu deneyimlerin çocukların okuma gelişimlerine ve okul başarısına olumlu katkısı olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur.
Ailelerin çocuklarıyla geçirdikleri okuma yazma deneyimlerinin ve sağladığı zengin uyarıcıların onun okuma yazmaya karşı isteğinin artmasını sağladığı ve bu dönemde kazandığı okuma yazma deneyimlerinin; okuma yazma materyallerini tanıma; anlama ve yorumlama becerilerinin gelişimini desteklediği yapılan araştırmalarla vurgulanmıştır. Bu noktadan bakıldığında evde çocuğunuzla geçirdiğiniz zamanın daha nitelikli hale gelmesiyle; çocuğunuzun okula hazırbulunuşluğunu destekleyebileceğinizi göz önünde bulundurmalısınız.
HazırbulunuşluğunDeğerlendirilmesi
Ülkemizde ilkokula kayıtta takvim yaşı baz alınmakta; özellikle devlet okullarında okula hazırbulunuşlukla ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamaktadır. Bunun yanı sıra son yıllarda özel okulların rehberlik servisleri okul öncesinden ilkokula geçişte çocukları bazı ölçüm araçları ile değerlendirmektedir. Ülkemizde çocukların hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemeye yönelik kullanılan; geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış; pek çok ölçüm aracı geliştirildiği bilinmektedir. Okullar tarafından yoğun olarak kullanılan ve tercih edilen değerlendirme araçları arasında Metropolitan Okul Olgunluğu Testi ile Marmara İlköğretime Hazır Oluş Testi yer almaktadır. Ancak bu noktada önemli olan; çocuğun hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili karar verilirken çocuğun bir tek araca göre değerlendirilmesi değil; çocuk hakkında çok yönlü değerlendirme yapılmasının göz önünde bulundurulmasıdır. Okulöncesi dönemde öğretmenler; gözlem yaparak; günlük sınıf etkinliklerini ve çocuğun etkinliklere katılımını değerlendirerek; yıl içinde çocukta gözlemlediği değişim ve gelişimleri kaydederek; çocuğun uygulamalı çalışmalarını değerlendirerek; aileleri ile görüşerek ve standart testler kullanarak çocuklar hakkında genel bilgi edinirler. Okulöncesi öğretmenlerinin çocuk hakkında edindikleri bu bilgi ve gözlemleri ilkokul öğretmeni ile paylaşmaları; çocuğun hazırbulunuşluğunun çok yönlü olarak ve bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmesine katkı sağlayacak önemli bir ayrıntıdır.
Çocuğunuzla birlikte büyümeniz ve gelişmeniz dileğiyle…
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı