Günümüzün rekabetçi ve acımasız iş yaşamı insanların giderek daha çok mükemmeliyetçi davranış biçimleri geliştirmelerine neden oluyor. Mükemmellik; kusursuzluk; dört dörtlük ifadeleri çok sık duyduğumuz; kullandığımız ama gerçek anlamı üzerinde pek düşünmediğimiz kelimelerdir. Hepimiz çocukluğumuzdan beri hep daha iyisini yapmak; sürekli kendimizi geliştirmek için çabalıyoruz.
Ancak "mükemmel olma isteği" ile "mükemmelliyetçilik" arasında büyük fark vardır. Mükemmeliyetçilik; obsesif kompulsif kişilik yapısının en önemli özelliklerinden biridir.
Bir öğrencinin notlarını belli bir seviyenin üzerinde olması için uğraşması; ilgilendiği spor dalında başarılı olmaya çalışması mükemmeliyetçilik değildir. Bu davranış; performansı geliştirme isteğidir ve sağlıklı bir çaba olarak kendimizi geliştirmemizi; hedeflerimize ulaşmamızı sağlar. Ama mükemmeliyetçilik bu sağlıklı çabadan çok farklıdır.
İsviçre’de yapılan bir araştırmaya göre; yaptıklarında sürekli olarak en iyiyi arayanlar büyük bir psikolojik baskı altında kalıyor ve bu tip baskılar da birtakım sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Bu araştırma; mükemmeliyetçi insanların kendilerini maruz bıraktıkları psikolojik baskı nedeniyle bazı sağlık sorunları yaşayabildiklerini ortaya koydu.
Yani mükemmeliyetçi olmak yapılan işin sonuçları ve kalitesi açısından iyi sonuçlar doğursa da ruh sağlığı açısından o kadar da olumlu değil. Yapılan testlerde kusursuzluğu kendisine ilke edinenlerin daha fazla stres hormonu salgıladığı ortaya çıkmaktadır. Hep en iyisini yapmak gerektiğini düşünenlerin ayrıca daha çabuk yorulduğu; daha çabuk sinirlendiği ve morallerinin daha fazla bozulduğu tespit edildi.
Mükemmeliyetçi bireyler; kendisi ve çevresindeki diğer insanlar için ulaşılması neredeyse imkânsız hedefler belirler ve bu hedefleri gerçekleştirme konusunda gerçekçi olmayan; çok yüksek performans beklerler.
Bu kişiler sadece başarılı olduğunda; hiç hata yapmadığında kendini iyi
Hisseder ve kendine güvenebilir. Mükemmeliyetçiler; kusursuz olma konusundaki kararlılıklarının; kendilerini başarıya; kabul görmeye; sevgiye ve doyuma ulaştıracağı inancındadırlar. Ancak; kendilerine ilişkin kuşkuları ya da onaylanmama; aptal gibi görülme ve reddedilme korkuları yüzünden; yaptıkları işte yeterince etkili olamamaktadırlar. Başarıya ulaştıkları zaman bile kullanmış oldukları yöntem yüzünden; elde etmek istedikleri o sevgi ve onaydan yoksun kalırlar.
Mükemmeliyetçi Kişilik Özellikleri:
• Hata ve başarısızlıklara karşı aşırı duyarlıdırlar.
• Katı ve çok acımasız biçimde kendini eleştirip ve cezalandırdığı gibi yoğun suçluluk duyguları da yaşarlar.
• Sürekli olarak yaptığı işin yeterince iyi olmadığından şüphe duyar; her yaptığı işte hata bulmaya çalışır; başarılarından hiçbir zaman tatmin olmazlar.
• Düzen; kontrol ve planlama konusunda hep aşırı uçtadırlar.
• Mükemmeliyetçilerin çok katı inanç ve kuralları vardır. Örneğin “İnsanların bana değer vermesi; beni sevmesi için hiç hata yapmamam gerekir”; “İnsan bir işi iyi yapamıyorsa hiç yapmasın daha iyi”; “Bir işte tümüyle başarısız olmakla yarı yarıya başarısız olmak arasında bir fark yoktur” gibi.
• Ya hep ya hiç şeklinde düşünüp; performansları tam anlamıyla kusursuz değilse kendini başarısız olarak değerlendirirler.
• Aşırı genellemeler yaparak tek bir duruma ya da davranışa bakarak kendisi ve diğer insanlarla ilgili önyargılara sahiptirler. “Asla; her zaman; daima; hiç kimse; herkes; kesinlikle” gibi katılık içeren kelimeleri sıkça kullanırlar.
• Olumsuzlukları büyütüp; yalnızca olumsuz ayrıntılara odaklanabilir; bu sırada olumlu olayları; gelişmeleri dikkate almayıp; onları yok sayarlar.
• Tüm bu düşünce hataları ve katı kurallar sonucunda da olumsuz duygu ve durumlarla karşı karşıya kalırlar. Yoğun suçluluk; utanç; kaygı; kararsızlık; çökkünlük; yetersizlik duyguları yaşayabilir; kendine olan güven ve saygıları azalabilir.
Mükemmeliyetçi Davranışın Sonuçları:
Bu olumsuz duyguların yanında mükemmeliyetçilikle bağlantılı birtakım sağlıksız davranışlar da geliştirirler.
• Bir ödevi/işi defalarca yapmak; doldurulan bir formu; sınav kağıdını defalarca kontrol etmek; yapılacak her işi aşırı şekilde; en küçük ve basit ayrıntılarına kadar planlamak; işi yaparken atılan adımları aşırı biçimde tekrarlamak veya sürekli kontrol etme ihtiyacı duymak gibi.
• Ayrıca öncelikli ve önemli işleri sürekli erteleyebilir; başlamaktan kaçınabilir veya başlansa bile en ufak bir hatada vazgeçip; yarım bırakabilirler.
• Erteleme ve karar verme güçlüğü yüzünden çok yavaş davranabilir; zamanı iyi kullanamayabilirler.
• İşleri iyi ve doğru şekilde yapamayacaklarını düşündükleri için diğer insanlara sorumluluk vermekten kaçınabilir; bu yüzden ekip çalışmalarında başarısızlık yaşayabilirler.
• Diğer insanlarla ortak çalışma yapmak zorunda kaldıklarında ise sürekli onları izleyip kontrol etme ve onların davranışlarını değiştirmeye çalışlar ki bu durumda diğerleri ile sürekli çatışma yaşamaları nedeniyle sağlıklı kişiler arası ilişkilere sahip olamazlar. Mükemmeliyetçilik; kişinin başkaları ile olan ilişkisini genellikle istenmeyen bir biçimde etkiler.
Tüm bu olumsuz duygu; inanç ve davranışlar fiziksel ve psikolojik sağlığı; iş; okul ve ev hayatını; insanlarla ilişkileri olumsuz yönde etkiler.
Mükemmeliyetçilik; getirdiği yoğun stres nedeniyle sindirim; dolaşım; sinir ve bağışıklık sistemini etkileyerek birçok fiziksel sorunun; hastalığın oluşmasına neden olur.
Mükemmeliyetçilik; depresyon; kaygı bozukluğu; yeme bozuklukları gibi çeşitli psikolojik problemlere de zemin hazırlar. Bunların yanı sıra okul ve iş hayatında verimsizlik; yaratıcılıkta düşüş; kişiler arası ilişkilerde yoğun çatışma ve güvensizlik; yakın arkadaşlıklar kuramama gibi tüm hayatı kapsayabilecek etkilere sahiptir.
Mükemmeliyetçilikle Nasıl Baş edilebilir?
Mükemmeliyetçilik; hayatın pek çok alanını etkilediği ve tek başına üstesinden gelinmesi zor bir durum olduğundan bir uzmandan destek almak başa çıkmayı kolaylaştırır. Katı; kuralcı ve kontrolcü kişilik özellikleri değişime karşı da dirençli olmayı getirir.
• Mükemmeliyetçi davranışları sağlıklı çabaya dönüştürmek için ilk adım mükemmeliyetçiliğin istenmeyen; bireye zarar verebilecek bir durum olduğunu kabullenmektir.
• Sadece başarısızlık ve kendini küçümseme ile sonuçlanacak kadar yüksek beklentiler yerine bireysel sınırlar; yetenekler; ilgi ve ihtiyaçlarla uyumlu; ulaşabilecek hedefler belirlemeye çalışılmalıdır. Bunun için koyulan hedeflerin ulaşılabilir; sözel olarak ifade edilebilir; belirli; net ve ölçülebilir olmasına dikkat edilmelidir.
• Sadece hatalara odaklanıp; yetersizlik ve suçluluk hissetmek yerine hataları kabul edip; onları bir öcü gibi değil; gelişmeyi sağlayan deneyimler olarak görmeyi öğrenmek gerekir.
• Olumsuz olduğu düşünülen özellikler yanında olumlu; iyi yanların da görülmeye çalışılması; bireyin kendine bir bütün olarak bakmayı öğrenmesi gerekir.
• Mükemmeliyetçiliği besleyen; zarar veren düşünce ve davranışlar değiştirilip; yerine daha uygun alternatifler koyma denenebilir.
• Yeni deneyimlere kazanılıp-kaybedilen durumlar olarak değil; öğrenmek; gelişmek için fırsatlar olarak bakmaya çalışılmalıdır.
• Bir işi planlarken; ne yapılması gerektiğinden değil ne yapılabileceğinden başlamak gerekir.
• Yapılan her etkinliğin sadece sonucuna değil; bu etkinliği yaparken yaşananlara da odaklanmaya çalışılmalıdır.