Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Psikiyatride Hipotezler

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
BU BANA ÇOK SAÇMA GELDİ; ÖYLEYSE SEN PSİKOZSUN

Geçenlerde psikoz konulu bir seminere katıldım. Şizofreni bile halen hipotezlerle açıklanıyor; bu yöndeki mesleki bilgimi bir kez daha teyit etmiş; güncellemiş oldum.

Düşünün yıl 2015 ve şizofreni gibi fiziksel temeli daha ağır gibi duran sorunlar bile psikiyatride halen hipotezlerle izah edilmeye çalışılıyor. Dopamin hipotezi gibi. Psikozların bile fiziksel temeli açıklanamadıysa gerisini varın siz düşünün.

Dopamin hipotezi uğruna akıl hastası;

Serotonin hipotezi uğruna da ruhsal hasta sayılıyor millet...

SGK da bir hipotez için ödüyor; tüyü bitmemiş yetimin hakkını bonkörce...

Yani bu alanda bir hipotez uğruna ya rab ne psikolojiler; ne hayatlar batıyor.

Aşkın kimyası çözüldü; yalan söylemenin genetik olduğu ortaya çıktı türü yalanlar söyleyen anlı şanlı; yaşlı başlı; hatta imanlı itikatlı meslek erbaplarını hatırlıyorum bir an ve onları etik durumlarının tespitini sizlerin vicdanına havale ediyorum.

Hadi güncel durumları geçtim; psikoz; hiç olmazsa şizofreni gibi ağır akıl hastalığı tanılarının daha özenli; daha kapsamlı bir inceleme neticesinde konulması gerekmez mi?

Çünkü akabinde çok ağır antipsikotik ilaçlar geliyor ve bu hastalığa kronik gözüyle bakıldığı için ömür boyu ilaç kullanımı kaçınılmaz oluyor. Kişinin imajını; yaşayacağı diğer çok ağır ilaç ve sosyal yaşam komplikasyonlarını da düşünün...

Oysa bu hastalık türünde tanı daha kolay konuyor. Bir ses duyuyorum denilmesi; bir görüntü görüyorum şeklinde bir cevap alınması; yoğun şüphelerim var şeklinde bir yanıta muhatap olunması bu tanıyı almak için yeterli. Tahlil; tetkik ne hacet! "Öksürük mü var? Öyleyse zatürresin" demek gibi bir şey bu!

Yahu adam çölde uzun süre susuz kalınca da serap görüyor. Serap yani olmayan bir su havzası... Demek ki olmayan şeyler görmek tek başına eşittir şizofren demek değil.

Bu belli vitamin yoksunluklarında; uzun süren izole yaşam yani belli sosyal iletişim kısıtlılığında da ortaya çıkabiliyor. Demek olmayan bir şey görmek yahut olmadığını zannettiğimiz bazı sesler vs işittildiğini söylemek psikoz sayılmak için yeterli ve doğru bir ölçüt değil.

Kaldı ki olmadığını nereden biliyoruz? Biz böyle bir şeye şahit olmadık diye böyle bir ses ve görüntü yok nasıl diyebiliriz? Belki var hakikatte ve gerçekten de görüyorlar; işitiyorlar; olamaz mı bu? Bize yoksa herkese olmamalı yani; öyle mi?

Yine şüphecilik ifadesinde kişi şayet beş dakikalık sınırlı sürede uzmanın mantığını ikna edememiş ise hemen paranoid şizofren deniliyor. Psikiyatride mesleki yaklaşım mantığının bir garip işlediğini düşündüğümüzde bu iş daha da zorlaşmakta.

Daha dün gibi anımsıyorum! Adamın çaresiz kıvranışları halen gözümün önünde!

Yıllar önceydi. Bir kişi "İşe gitmiştim; içime bir his doğdu; aniden eve döndüm; eşimi mutfakta biriyle karşılıklı sigara içerken gördüm" diye anlatmıştı ve eşinin gayet efendi hal ve hareketlerine; en çok da branşına bakarak (din hocasıydı) bunu akla uzak gören bir psikiyatrist tarafından kendisine böyle bir tanı konulmuştu. Belki de kadın sahiden aldatılmıştı; olamaz mı? Psikiyatristin o anki yahut genel algısına; yargısına; kısacası haleti ruhiyesine ve hayatın olağan akışı anlayışına kalmış bu!

Yine yıllar önce; kliniğimizde görüştüğüm bir kişiye Mehdiye inanıyor diye şizofren tanısı konulmuştu. Psikiyatrist ateistti ve Mehdi gelecek türü inanışları hezeyan sayıyordu. Oysa kişi Şii birisiydi ve bu inanç bu mezhepte çok önemli bir itikadı öneme sahipti.

Bu ağır akıl hastalığı damgasını yedikten sonraki süreci anlatmaya gerek görmüyorum. Bunu az çok tahayyül edersiniz.

Velhasıl bu alanda bir hipotez uğruna ya Rab ne hayatlar batıyor.

Psikolog
İzzet GÜLLÜ