İletişimin en güçlü aracı; kişiyi anlayabilmek adına kendimizi bir de onun yerine koyabilme becerimizdir. Konu iletişim olunca çoğumuz gündelik hayatta en sık duyduğumuz ve büyük bir sitemle hayatımızın her anında olmasını arzu ettiğimiz bir kelimedeyiz. Bu kelime; “Empati”dir.
Empati; ikili ilişkilerde birçok davranışın değişiminden; kişi ve olaylara yaklaşım biçimimizin gelişmesine kadar birçok durumda etkili bir araç. Bilakis bir insanı anlamamak için kendimizi zorlamamız kendisine yapacağımız en büyük kötülüktür. Hal böyleyken kişiye yapacağımız en büyük iyilik onu iyi bir şekilde dinleyerek; anlayarak iletişimi sağlıklı bir şekilde kurabilmek olabilir. Bunları yapmak sanıldığı kadar zor değildir.Olay çok basit. Konfüçyüs felsefesinden; “Birinin bize nasıl davranılmasını istiyorsak; bizim de o ölçüde davranmamız gerektiğini bilerek...”
Empatiye dair; asırlar önceden kullanılan Kızıldereli atasözünü bu durumu pekiştirmek için kullanabiliriz: “Karşımızdakinin ayakkabısı içinde yürümek...”Bu sözü hayatımıza uyarlayabildiğimizi bir düşünelim; belki de çoğu meseleyi çözebiliriz ustalıkla... Evvela iletişim zamanı bir insanı anlamak istiyorsanız onun birçok koşuluna ayak uydurabilmek; olayı ve durumu hissedebilmeniz de gerek. Empati kelime manasıyla da bu değil midir? Olaylara kişinin bakış açısıyla bakıp onun hislerini ve düşüncelerini anlamaya çalışmak.Yoksa empatiye ihtiyacı olan birine “Biz sizin yaşınızdayken; senin yerinde olsam;bizim zamanımızda... vs.” demek değildir. Ama bu kavramı pek iyi bilmediğimiz için çoğu kez böyle söyleyerek empati kurduğumuzu sanırız. Hiçbir şey söylemeden sadece yanında otursan daha iyi. Çünkü bu durumda söylenecek söz ancak bu olur.
Karşımızdakinin ayakkabısı içinde yürümekle; onun yerinde olmayı aynı şey zannediyoruz. Belki de gerçekten onun yerinde olduğumuzda bizim seçimimiz değişkenlik gösterebilir de. Bu da doğaldır; çünkü görecelik kavramı denen bir şey mevcuttur. Dolayısıyla olayları kabul ediş biçimimiz her daim farklı olacaktır biz var oldukça ve iletişim halinde oldukça.
Empati için sarfedeceğimiz her eylem bizzat ilişkileri düzenlemeye ve bizi gerçek değerlerimizle tanıtmaya yetiyor.
Sosyal çevremden rastladığım birinin davranışı epeyce dikkatimi çekmişti. Kendisi özellikle selamlaşma zamanı kendisinden aşağı gördüğü kişilerin yüzüne bakmadan sadece ellerini sıkmaya çalışırdı. Kendisi için önemli insanların ise bizzat yüzlerine bakardı. Onlara ilgili olduğunu hissettirmeye çalışırdı. Diğerlerini gereksiz kişiler gibi görmesine anlam veremezdik.
Bir gün kendisine uygulamış olduğumuz küçük bir drama ile onun başkalarına yapmış olduğu hareketin aynısını kendisine yaptığımızda; o bu durumdan oldukça rahatsız olmuştu. Drama sonrası içerlenerek bana şöyle seslenmişti: “ Bir insanın yaşayabileceği en zor duyguyu hissedebildim;beni bana göstererek!”
Empatisiz kurduğu çoğu davranışının ne denli yanlış olduğunu o an anlamıştı belki de...
İletişimde Sempati
Sempati için; karşımızdaki kişiyle duygu ve düşünce bakımından tam bir örtüşme halidir diyebiliriz. Sempati duyduğumuz kişiyle duygularımız aynı olacak şekilde gelişir; o üzülüyorsa üzülür; seviniyorsa seviniriz. Düşüncelerimiz; ilgi duyduğumuz kişiyle ve onun düşünceleriyle hareket edebilir çoğu kez. Kendisi haksızlığa uğradığını düşünüyorsa biz de öyle düşünürüz; birşeyi hak ettiğini düşünüyorsa biz de buna katılırız. Nitekim durumu ve duyguyu onun gibi hissedebilmemiz için çaba gösteriyor ve onun gibi düşünüyor olmamız gerekir. Mesela eşinin doğum sancısı çektiğini düşünen bir erkeğin benzeri acıyı yaşıyormuş gibi tutulabilirler. Bu hanımına sempati duyduğunun belirtisidir. Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir; sempatide “yandaş” olmak;onun tarafında durmak esastır.
Model aldığımız kişiler daha çok bize ilgili gelen ve sempatik olarak kabul gördüklerimizdir. Kendisinin yaptığı her hareketi beğenişimizden gelen duygu ile biz de onun gibi davranmaya; onun gibi giyinmeye; onun gibi yürümeye veya onun gibi konuşmaya vs... alışabiliriz belki de. Sempati duyduğumuz kişilerin yanlışı da doğrusu da bize her zaman doğru kabul edilerek yansır. Hep bir hak verişimiz söz konusudur. Asla yahu abicim bu konuda yanlışsın ya da böyle yapsak daha iyi olur demeye dil varmıyor. Ancak o zaman da kendi kişiliğimizden ödün vermiş olabileceğimiz yani kendimizi tamamlamaktan bir kaçış haline sürükleyebiliriz.
Empatinin Sempatiden Farkı
Bir insana sempati duymak demek; o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak; onunla birlikte sevinir ya da acı çekeriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati kurduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir; sempatide taraf tutma esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı anlamak başka şeydir; ona hak vermek başka şey. Empatide anlamak; sempati de ise anlamış olalım ya da olmayalım karşımızdakine hak vermek söz konusudur.
Sağlıklı İletişim ve Etkileşim İçin Gerekli
10 Altın Kural
Ø Empati dili kullanmak.( Kişileri anlamak için ilk adımdır)
Ø Göz kontaktı kurabilmek.(Güven hissi verir; sosyal olduğunuzu gösterirsiniz)
Ø Konuşmak kadar iyi bir dinleyici olmak.(Konuşan kişiye değerli olduğu hissi verir)
Ø Emredici değil;rica edici olmak.(Kişiyi agresiflikle eyleme geçirir)
Ø Azarlayıcı değil;destekleyici şekilde seslenmek.(Kişiyi motive eder; ilerleme sağlar)
Ø Alaycı;kişiliği zedeleyici dilden uzak olmak. (Diyaloğu zedeler;kırıcı olmaktır)
Ø Önyargılardan uzak olmak.(Yeni fikirlere açık olmak iletişimi güçlendirir)
Ø Kısa cümleler ile iletişimi kurmak.(Uzun uzadıya söylenen sözler pek dinlenmiyor )
Ø Beden duruşuna özen göstermek.(Özgüvenimizi temsil eder; hakimiyeti gösterir)
Ø Sevgi ve minnetdarlık sözlerini bildirmek.(Herkese kucak açmaktır;önemsemektir)