Evlilik sürecinde meydana gelebilecek temelde 2 travmatik olay söz konusudur. Bunlardan biri ölüm diğeri ise aldatma/aldatılmadır. Aldatılmanın sonuçları ilkinden daha tahrip edicidir. Çünkü bu ölüm gibi doğal bir oluşum değildir. Aldatılmayla ortaya çıkan depresyon ölüm nedeniyle oluşabilen depresyondan daha fazla hasar verir. Burada aldatılan bireyin durumu nasıl algıladığı; anlamlandırdığı büyük rol oynar.
Aldatma/aldatılma 3 kişilik bir oyundur aslında. Bu dönemde aldatılan eşin rolü büyük önem kazanır. Aldatmaya yüklediği anlamlar; olumlu/olumsuz otomatik düşünceler; zihnindeki şemalar; dolayısıyla kişilik yapısı bu süreci yönetme şeklini belirler. Yapılabilecek ilk ve en büyük hata 3. oyuncu ile iletişime geçmek; geçmeye çalışmaktır. Bunu yapmaktan kesinlikle ve öncelikle kaçınmak gerekir.
Aldatma evliliğin gündemine oturduğu anda iletişim kanalları kırılır ve hatta kapanır. İlk şokun etkisiyle atılan adımlar oldukça önemlidir. Eşler birbirlerinin söylediklerini duymaz; işitmezler. Ortaya çıkan ilk tepkiler aldatılan eşte; korku; öfke patlaması; özgüven kaybı; kıskançlık; ağlama nöbetleri ve kuşkuculuk şeklinde iken; aldatan eşte; suçlama; savunma; kaçma-kaçınma ve aldatmanın niteliğine göre pişmanlık şeklinde görülür. Her iki durumda da kişiler kendilerini ve eşlerini; yapılan ve yapılmayanları sorgularlar. Oysa sorunun kaynağı ilişkilerdedir. Çiftlerin süreci doğru yönetmeleri halinde bu sarsıntıdan daha güçlenmiş olarak çıkmaları da mümkündür. Bunun için her iki eş de sorumluluk almalıdır. Dürüstlük ve açıklık olmazsa olmazlarıdır. Çünkü güven ve sadakat duyguları bir kez çatırdamıştır. Onu yeniden inşaa ederken de her iki eşe de görevler düşmektedir.
Bu dönemde eşler karşılarına çıkacak tuzaklara düşmekten kaçınmalıdırlar. Nedir bu tuzaklar? Araya mesafe koymak; aşırı sessiz/öfkeli tepkiler vermek; kuşkucu hareketlerde bulunmak; sorgulamak; yargılamak; alay etmek; çocukları veya yakınları konunun içine dahil etmek gibi….Bu tuzakların biri veya bir kaçının yaşanması eşler için geri dönülmez sonuçlar yaşanmasına neden olacaktır.
Aldatmanın gündemine oturduğu evliliklerin çıkış yollarının en önemlisi profesyonel bir yardım almaktır. Bu yardım fırtınada kalan gemiyi güvenli limana çekmek olarakta tanımlanabilir. İletişim kanallarının zarar gördüğü bu dönemde tarafsız bir uzmanın klavuzluğundaki bu süreç; gelecekte oluşturulabilecek sağlam yapı için bir fırsata dönüşebilir. Ancak terapi sürecinin başarısını eşlerin katılımı; açık oluşu ve kişilik yapıları sağlar. Aksi taktirde terapiden mucize beklemek yanlış olur.
Ayşe Hanım (gerçek isim kullanılmamıştır) evliliklerinin 16. yılında eşi tarafından aldatılmıştır. Bir arkadaşının önerisiyle; aldatıldığını öğrendikten 1;5 ay sonra yardım için başvurmuştur. Onun tarifiyle evliliğinin üzerinden bir hortum geçmiştir.
Aslında doğrudur evinizin üzerinden bir hortum geçmiştir. Sanırsınız ki sizin oralarda hortum olmaz; olsa da size gelmez; gelse de zarar veremez. Oysa ki o hortum geldi mi ne malikane tanır ne de gecekondu. Tutunmasını bilmeyenlerin herbirini al aşağı eder. Eğer toz bulutu dağılmadan elinizi bırakıp adım atmaya çalışırsanız hortumun kendisinin yarattığından daha büyük zararlara uğrayabilirsiniz. Bu nedenledir ki toz bulutu yere inmeden adım atmayın; kararlar alıp uygulamaya çalışmayın. Yardım için size uzanacak mutlaka bir uzman eli vardır. Onu aramaktan çekinmeyin.
İdem Kucur Tonoz
Psik. Danışman&Aile ve Çift Terapisti