Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Neden Yalnızız? Savunmalar; Aldatan Cazibe; Yakınlık Korkusu

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
NEDEN YALNIZIZ

Açıkçası bazı insanlar öyle olmayı tercih ettikleri için yalnızdırlar. Bunun için bir çok neden sıralanabilir. Kişi şuanda hayatında ciddi bir ilişki içinde olmak istemiyor olabilir. Bir diğeri hayat koşullarının uygun olmadığını hissettiğinden yalnızdır. Belki anlamlı bir ilişkinin dışında olmak ve durmadan flört etmek istiyordur. Belki de kendine tam anlamıyla uyan biriyle tanışmamıştır. Açıkçası bekar kadın ve erkeklerin neden bekar olduğunun bir kalıbı yoktur bu yazının amacı da bunu bir kalıba oturtmak değil. Ancak özellikle neden hala bekar olduğuna cevap arayan insanlar için bazı şaşırtıcı araştırma sonuçlarını paylaşmak istedim.

Bizler aslında romantik ilişkilerimizde düşündüğümüzden çok daha fazla etkiye sahibiz. Büyük bir ölçüde içinde yaşadığımız dünyayı kendimiz yaratırız ve bunu nadiren bilinçli yaparız. Oysa ki olaylara bir mağdur dürbününden bakmak yerine hayat hedeflerimizin üzerindeki etkiyi kendi elimize alabiliriz. “Neyi yapamayacağımızı” fark etmeye ve “neyi kontrol altına alabilceğimize” odaklanmalıyız. Başkalarının bitmek tükenmek bilmeyen fikirleri; kendi yaşam deneyimlerini bizimle paylaşmaları ve olaylara verdikleri tepkiler bizi etkileyebilir ; özellikle negatif tepkiler. Yani aşk arayan biri için aslında yüzleşmesi gereken bir çok durum vardır ve yalnız olmalarının yüzlerce cevabı olabilir. Bende burada araştırmalarda öne çıkan bu duruma etki edebilecek bazı durumlardan bahsedeceğim. Savunmalar; yanıltan cazibe; yakınlık korkusu; zor beğenme; düşük özgüven; rekabet korkusu; izalasyon ve rutin gibi sekiz özelliğin yalnızlık ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir.

SAVUNMALAR

Birçok insan kişiler arası ilişkilerinde incinmiş olabilir. Acı deneyimler yaşamış olmak; kişinin tüm riskler için bir savunma duvarı inşa etmesine neden olabilir. Bu süreç romantik bir ilişki kurmaya başlamasından çok önce işlemeye başlar aslında. Çocukluğumuzdaki yaralayıcı deneyimler ya da dinamikler bizim yetişkinlikte duvarlar örmemize ya da dünyayı negatif bir filtre aracılığı ile algılamamıza neden olabilir. Bu uyarlamalar giderek kendimizi korumamıza ve kapatmamıza neden olabilir. Bunun sonuncunda yetişkinlikte kurduğumuz ilişkilerde haddinden fazla savunmasız hissetmemize ya da doğru insanla olmaktan kendimizi alı koymamıza neden olabilir.

Örneğin ihmalkar ve ya soğuk ebeveynler ya da bakıcılar tarafından büyütüldüyseniz kimsenin sevgisine güvenmeme duygusu geliştirebilirsiniz. Sizin geçmiş dinamiklerinizi yeniden canlandıran insanlar yerine size çok fazla ilgi gösteren insanlara karşı şüphe duyabilirsiniz. Çünkü ilgisizlik sizin tanıdık olduğunuz bir modeldir. Daha sonra size uzak duran ya da mesafe koyan bir partnere yönelebilirsiniz. Bu tarz savunmalarınızı fark etmek her zaman kolay değildir. Sonuç olarak; bizler yalnızlığımız konusunda dış güçleri suçlama eğilimindeyizdir ve bu konuda düşündüğümüzden daha fazla rolümüz olduğunu fark etmeye açık değilizdir.

ALDATAN/ SAĞLIKSIZ CAZİBE

Savunmalarımız devreye girdiği zaman bizler idealize ilişki ve eşlerden daha uzakta parnerler seçme eğiliminde oluruz. Duygusal olarak uygun olmayan bir kişiyi seçerek yetersiz bir ilişki başlatabiliriz. Bu süreç büyük ölçüde bilinçsiz işlediğinden; ilişkinin başarısızlığını partere yükleme eğiliminde olabilirz. Aslında bilinsizce bu deseni arayıp bulanın ve sürekli bunu tekrarlayarak kendini üzen ve harab edenin biz olduğumuzu fark etmeyiz.

Peki neden bunu yapıyoruz? Bunun cevabı oldukça karmaşıktır ve kendi gömülü korkularımıza bağlıdır. Çocukluk deneyimlerimizde aileden ve çevreden görerek bir ilişki modeli/desenini içselleştiririz. Bir çok insan kendilerine ait uzun süredir geliştirdikleri düşünceleri pekiştirmek ve çocukluklarındaki olumsuzlukları tekrarlamak için o yönde ilişkileri arayıp bulmada bilinçdışı bir motivasyona sahiptir. Bu belki eski kalıpları kırabilmek adına hoş olabilir ama aynı zamanda kaygı yaratıp garip uzaylı ve yalnız gibi hissetmemize de neden olabilir.

Bu korkular bizi potansiyel ilişkiden uzak tutmakta ya da uygun olmayan insanlarla ilişki kurmaya itmektedir çünkü acıda olsa kendimiz hakkındaki olumsuz duygulara ve olumsuz geçmişe daha tanıdığınızdır ve bunları pekiştirecek insanlar ararız.

YAKINLIK KORKUSU

Çoğumuz sevgi dolu bir partner bulmak isteriz fakat “gerçek sevgi deneyimi”; erken çocukluk döneminden beri hayatta kalma mekanizması olarak hizmet etmiş fantezilerimizi bozar. Uzakta durmak ve sevgilinin eylemlerini suçlamak ve cezalandırmak kişinin benlik imajını korur ve kaygıyı azaltır.

Biz gerçekten karşımızdaki kişiyle mutlu bir ilişkide bulunmak istediğimizi söyleriz fakat birinin bizi haddinden fazla sevmesi geçmiş deneyimlerimizle örtüşmeyebilir ve bizde tanınmadık bir kaygı oluşturabilir. Mutlu bir ilişkide bulunmak isteğimizi söyleriz ama bunun yerine eleştirel davranarak ya da kötü davranışlarda bulunarak karşı tarafı cezalandırır ve ilişkilerimizi bilinç dışından gelen itkiyle bozarız. Bazı insanlar için yakınlık kaygı vericidir ve yakınlığı belli bir miktarda tolere edebilirler ve başkalarının hayatlarına girmelerini aslında farkında olmadıkları çeşitli savunmalarla engellerler. Aslında daha derinde istediğimizi söylediğimiz aşkı istemiyoruzdur ve tüm bunlar büyüzden gerçekleşiyordur.