Alkol Bağımlılığında Aile İçinde Oluşan Değişiklikler
Aile içinde veya dışında meydana gelen bazı olayların geçici de olsa; aile işlevlerinde bir takım bozulmalar yarattığı bilinen bir gerçektir (Bulut; 1990). Bir aile bireyinin alkol bağımlısı olması da böyle algılanabilir. Yani; aile işlevlerinde bir takım bozulmalar ortaya çıkacaktır. Çünkü; ailede alkol bağımlısı bir bireyin varlığı; kişilerin süregelen uyumlarını bozacaktır. Bu durumda belki de; aile grubu içinde yer alan kişilerin yaşamında esas olan rollerde değişiklikler oluşacaktır. Bu da; sorunları ve sağlıksız yaşantıları arttırabilecektir.
Aile içindeki bu değişimlerin yol açtığı gelişmeler; bireysel; ruhsal ve toplumsal süreçler bağlamında ayrı etki özelliği kazanarak ailenin farklı bireylerini; farklı zamanlarda; farklı biçimde etkileyeceği de bir gerçektir. Böylelikle bir neden-sonuç ilişkisi doğrudan kurulamaz. Ancak aile; alkole bağımlılığın gelişiminde hem neden hem de sonuç olma gibi diyadik bir işlevselliği sergiler. Paradoksal görünmekle birlikte ailenin sistem tanımı içinde ele alınması halinde anlaşılırlık kazanan bu açıklama; aile ve alkole bağımlılık sorunsalına bakarken en güvenirlik taşıyan paradigmadır (Doğan; 1996).
Toplumsallaşma sürecinin öncül vasatı ailedir. Aile ilişkilerinin etkileyici olduğu gelişimsel süreçler çocuğun/bireyin toplumsallaşma biçemini doğrudan belirleyebilmektedir. Ailenin toplumsal bir birim olarak; toplumun yaşam evreninde aldığı konum ve bunun aile bireyleri tarafından algılanma biçimi; bireyin gelişim süreci ve sonraki yaşamındaki ilişkilerinin seçiciliğini ve sürekliliğini bildirmekte; hatta bu konuda tahmin yapmaya izin verecek özellikler taşımaktadır. Ana-babanın birbiriyle ve çocukla kurduğu ilişkinin içeriği ve niteliği anahtar bir kavram değerindedir.
Alkol bağımlılığının aile içindeki etkileri iki temel grupta incelenebilir:- Eş üzerindeki etkiler:
- Çocuklar üzerindeki etkiler:
Eş üzerindeki etkiler:
Daha önce de değinildiği gibi; bağımlılığın gelişim süreci boyunca sistemin uğradığı etkiler; rol ve davranışları değiştirmekte ve adeta zorunlu bir yeniden yapılanma ile sistemi ilk halinden oldukça farklı bir hale getirmektedir. Bu farklılık; evlilik birliği ve taşıdığı kurumsallık üzerinde göz ardı edilemez etki ve sonuçlar doğurmaktadır.
Doğan’ın ilettiğine göre; ülkemizde yapılan pilot bir çalışmada alkol bağımlıları ve eşlerin çocuk yetiştirme tutumları ele alınmış ve aileye ait şu özellikler saptanmıştır:- Bağımlıların eşleri evlilik çatışmasını bağımlılara kıyasla daha çok onaylamaktadır.
- Annelerin eğitim düzeyi düştükçe aşırı annelik; baskı ve disiplin belirginleşmektedir.
- Bağımlı babalar; özellikle erkek çocuklara yönelik olarak aşırı denetleyici ve karışıcıdır. Arkadaşça ilişki; demokratik ve eşitlikçi tutum onaylanmamaktadır.
- Bağımlılar; eşlerinin ev kadınlığı rolünü reddederek eşlerin baskıcı tutumunda etken olmaktadır.
- Her iki eşin çocuk yetiştirme tutumu; baskı ve disiplin yönünde olup bu ortak tutum; aşırı annelik boyutunda vurgulanarak sürmektedir (Doğan; 1996).
Aile içi ilişkiler söz konusu olduğunda; ebeveynin çocuklara karşı olan tutum ve davranışları önemli bir yer tutmaktadır. Başka bir bakışta ise; çocuk yetiştirme tutumu; “ilişki” tanımı içinde çok önemli bir noktaya işaret etmektedir. Çünkü; belli aile ilişki özelliklerinin; bağımlılık davranışı edinme açısından risk grubu oluşturduğuna dair ciddi araştırma verileri söz konusudur. Sistemin kapalı oluşu ve iç gerginliğin yüksekliği; sistemi besleyecek girdilerin olmayışı anlamına gelmekte olup aynı zamanda kırılganlığa ve parçalanma tehdidine de işaret etmektedir. Ailenin bu özellikleri; paylaşma ve kaynaşma eksikliğine yol açmakta; ve sonuçta başarı; bağımsızlık; özerklik gibi temel kavramların gelişememesiyle sonuçlanmaktadır (Doğan; 1996).
Çocuklar üzerindeki etkiler:
Schulsinger ve ark.; uzunlamasına çalışmalarında; alkol bağımlısı ebeveynin olduğu ailelerin gençlerinin yüksek risk grubu oluşturduklarını belirtmişlerdir. Kontrol grubu gençlere göre; risk grubu özellikleri yetersiz sözelleştirme ve dürtüsel davranış olarak saptanmıştır (Akt. Kay. Palabıyıkoğlu ve Doğan; 1990).
Başka araştırmacılar da bu konuda benzer sonuçlar edinmişlerdir. Örn; alkol bağımlısı babaların çocuklarında uyum sorunlarının araştırıldığı bir çalışmada; bu çocukların ailelerinden yeterince destek görmedikleri vurgulanmış ve bu onların aile çevresinin gergin ve çatışmalı olduğu; ayrıca uyum sorunları açısından yüksek risk grubu oluşturdukları saptanmıştır (Akt. Kay. Palabıyıkoğlu ve Doğan; 1990).
Öz; ebeveynden birinde alkol bağımlılığı olduğu ailelerin çocuklarının sağlıklı ve normal aile yaşamını tatmadıklarını ve yaşam boyu süren inkar ve suçluluk duyguları yaşadıklarını belirtmiştir (Öz; 1996).
Ergenler arasında Davranım Bozukluğu ve yineleyen antisosyal davranış; diğer madde ile ilişkili bozukluklarda ve Alkol Bağımlılığı ya da Kötüye kullanımı ile birlikte sık görülmektedir (Amerikan Psikiyatri Birliği; 1998).
Yapılan birçok çalışmada; çocuklarda ebeveyne ait alkol bağımlılığını belirleyici birtakım özellikler saptanmıştır. Öz’ün belirttiğine göre; bu özellikleri şunlardır: - Stresin neden olduğu bazı psikosomatik bozukluklar.
- Gebelik süresince alkol kullanımı.
- Fetal alkol sendromu belirtileri.
- Suçluluk; utanma; değersizlik ve öfke gibi duygular.
- Bir gruba katılabilmede yetersizlik.
- İçe veya dışa vuran; genellikle negatif içerikli davranışlar.
- Aile ve ev yaşantısı konusunda konuşmama eğilimi.
- Kendi hakkında konuşmama eğilimi.
- İş ya da okulda devamsızlık; okul başarısızlığı.
- İletişimde tutarsızlık ve göz iletişiminden uzak durma.
- Başkalarının beklentilerini karşılama çabası.
- Sorumluluk alamama; sözlerini tutamama (Akt. Kay. Öz; 1996).
Ancak; tahmin edilebileceği gibi; alkol bağımlısı ailelerinin hepsinde çocuklar durumdan aynı düzeyde etkilenmemektedir. Öz; bu konudaki araştırma sonuçlarını da şu şekilde açıklamaktadır: Çocuğun bağımlılıktan etkilenme düzeyi bazı değişkenlere bağlıdır. Bu değişkenler şu şekilde sıralanabilir:- Bağımlı ebeveynin alkolden etkilenme şiddeti
- Eşler arasındaki güçlüklerin çokluğu
- Kardeşler arasındaki ilişkinin şekli; içeriği
- Bağımlının anne mi yoksa baba mı olduğu
- Çocuğun alkolik olmayan ebeveyn ile ilişkisinin şekli; içeriği (Akt. Kay. Öz; 1996).
Alkol bağımlısı bir aile bireyinin aile üzerindeki etkisi genel olarak değerlendirildiğinde görülmüştür ki; alkol bağımlısı eş ile diğer eş arasında iyi bir iletişim ve etkileşim bulunmamaktadır. Çünkü; alkol bağımlısı bir eşin bulunduğu ailede çevre ile ilişki alkol odaklı olduğundan; aile içi etkileşimi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu da çeşitli patolojik davranışlara dönüşerek gerek eş üzerinde; gerek eşler arasında; gerekse çocuklar üzerinde bazı problemlere yol açabilmektedir.
Alkol bağımlılığının aile üzerindeki etkisi araştırılırken; sıkça irdelenen konulardan biri de; “alkol bağımlısı bireyin taşıdığı kişilik özellikleri; davranış paternleri ve özellikle iletişim davranışı biçimleri” konusudur. Alkol bağımlılığının; bağımlının eşi; çocukları ve genel olarak aile sistemi üzerindeki etkileri incelendiğinde; bu etkilere neden olan bazı “ortak bağımlı özellikleri”nin (bağımlı kişilere ait ortak özellikler) var olup olmadığı ve var ise bunların neler olduğu gibi konuların önem kazanması da kaçınılmazdır.
Alkol Bağımlısının Özellikleri:
Alkol bağımlısı bireye ait davranış özelliklerinin; etkileşim ve iletişim açısından; alkolün biçimlendirdiği özgül bir kişilik örüntüsünü yansıtıp yansıtmadığı; üzerinde çokça durulan bir konudur (Doğan ve Işıtman; 1986).
Alkol bağımlısı bireye ait özgül bir kişilik örüntüsünün elde edilmesi; konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda ve müdahalede önemli değerlendirme kolaylıkları sağlayacaktır. Üstelik; bağımlılığı önceden anlayabilmek gibi çok önemli bir konuda uygulayıcılara umut verecektir. Ancak; henüz bu konuda yapılan araştırmalarda geçerliliği kanıtlanmış özgül bir örüntü söz konusu değildir.
Doğan ve Işıtman’a göre; alkol bağımlıları; ruhsal uyum açısından; normal kişilerle genel psikiyatri hastaları arasında yer almaktadır. Bu grup; neşesi az; gergin; engellenmiş ve çekingen; duygusal denge halini uzun süre koruyamayan kişilerden oluşmaktadır (Doğan ve Işıtman; 1986).
Bu tür kişilik özellikleri sergileyen alkol bağımlısı bireylerin eşleri; tedavi söz konusu olduğunda; değişik tutumlar sergileyebilmektedir. Bu konuda yıllar önce; 1956’da Mc. Donald isimli bir araştırmacının yaptığı çalışma göstermiştir ki; alkol bağımlılarının eşlerinde güvensizlik ve bağımlılık gibi ortak özellikler vardır. Mc. Donald; çalışmasında; kocasının alkolü bırakmasıyla ruhsal çöküntü geçiren kadınlardan söz etmiştir (Doğan ve Işıtman; 1986).
Bağımlı ve bağımlı eşlerinin kişilik özellikleri konusunda yaptıkları çalışmada; Doğan ve Işıtman’ın sorduğu şu sorular oldukça anlamlıdır:- Alkol bağımlısı bireyin evliliği; onun etkileşim ve iletişim biçiminin paterni olarak alınabilir mi?
- Bu tür bireyler; “belli özelliklere “ sahip kişileri mi eş olarak seçmektedirler?
- Alkol bağımlısı birey; kendi patolojisi aracılığı ile sürekli ilişkide bulunduğu kişiyi (eşini) belli tepkiler oluşturmaya zorlamakta ve onda kişilik erozyonuna mı yol açmaktadır.
Arzu Güneş
Uzman Psikolog