Gerek branşın eğitiminin ve gerekse pratik uygulamasının zorluğu nedeni ile nörocerrahların sayısı çok fazla değildir. Tıbbın en cok dikkat ve tecrübe isteyen dalı sayılır.
* Beynin ya da omurilik dokusunun içinden kaynaklanan veya ona dışarıdan basarak sorun oluşturan tümörler;
* Beyin dokusunu ya da omuriliği besleyen damarların anevrizma (balonlaşma)
* Arteriovenöz malformasyon; kavernom gibi rahatsızlıkları
* Karotid stenozu denilen boyun damarlarındaki daralmalar
* Doğumla birlikte olan meningomyelosel gibi sinir sisteminin oluşumu sırasında gelişen rahatsızlıklar; hidrosefali adı verilen ve kabaca beyin boşluklarındaki sıvı miktarının artışı; ayrıca doğuştan kafatasındaki şekil bozukluklarının tedavisi.
* Bel fıtığı (Lomber disk hastalığı) başta olmak üzere her türlü omurga hastalıkları
* Kafa ve omurilik yaralanmaları;
* Periferik sinir denilen kol ve bacak sinirlerinin her türlü sıkışması; travma ve kesikleri; tümörlerinin cerrahi tedavisi
* Beyin damarlarının tıkanıklıkları
* Beyin kanamaları
* Ağır epilepsi (sara) hastalığı ve Parkinson hastalığı gibi nörolojik hastalıkların ve OKB (obsesif kompulsif bozukluk) gibi bir takım psikiyatrik hastalıkların cerrahi tedavisi
* Trigeminal nevralji;ağır kanser ağrıları; tik hastalığı (hemifasiyal spazm) gibi hastalıkların cerrahi tedavisi. (Fonksiyonel nöroşirürji)
* Özellikle son yıllarda "stereotaktik radyocerrahi" isimli yöntemler kullanarak tümör ve beyin damar hastlıklar gibi lezyonların nokta atışı ile kansız; anestezisiz tedavisi.
Beynin ön bölgesi; kişiliği temsil ettiği için bu bölgedeki tümörler veya kronik subdural kanamalar adını verdiğimiz beyin kanamaları kişilik bozukluğuyla kendilerini gösterir. Bu nedenle beyin ve sinir cerrahisi uzmanı tarafından değerlendirilmesi gereken hastalar yıllarca psikiyatri kliniklerine götürülmekte ya da yıllarca antidepresan ilaçlar kullanmaktadır.
Kişilik bozukluğu bazen depresyon şeklinde görülebileceği gibi bazen de çok sakin bir kişinin agresifleşmesiyle ortaya çıkar. Ayrıca bir insanın her gün yaptığı bir şeyi unutmasıyla da açığa çıkabilir. Bazı kişilerde tümör veya subdural kanama belli bir büyüklüğe ulaşana kadar hiç belirti de vermeyebilir. Hatta baş ağrısı da yapmayabilir. Yaratacağı kişilik bozukluğu da; kişiden kişiye değişim gösterebilir.
Beyinde oluşan tümörlerde veya kronik subdural kanama adını verdiğimiz genellikle yaşlılarda görülen beyin kanamalarında genellikle baş ağrısı; bulantı; kusma; kol veya bacakta kısmi felç ya da sara nöbeti gibi belirtiler olmaktadır. Bir psikiyatristin kendine sadece kişilik değişiklikleri ile getirilen bir hastadan bir taraf kol ve bacakta kuvvet kaybına bağlı olarak dengesizliği oluyorsa; konuşmada bozukluk veya aynı soruları unutup tekrar tekrar soruyorsa beyinde tümör; kronik subdural kanama adını verdiğimiz beyin kanaması olabileceği düşünülerek acilen beyin tomografisi veya beyin MRG istemesi gerekmektedir. Eğer yapılan tetkiklerde şüpheli bir şey varsa mutlaka beyin ve sinir cerrahisi uzmanından yardım istemelidir. Şüpheli bir görüntü yoksa ve normal rapor edilmişse psikiyatrist kendisi ile ilgili tedavisini planlamalıdır.
Yaşlı bir hastada alkol ve aspirin gibi kanı sulandıran ilaç kullanımı; tekrarlayan kafa travmaları öyküsünün yanında bir taraf kol ve bacakta kuvvet kaybı ile birlikte kişilik değişikliği varsa beyinde kronik subdural kanama düşünülerek acilen beyin tomografisi veya beyin MRG istenmelidir. Eğer yapılan tetkiklerde beyinde kronik subdural kanama var ise acilen kanamayı boşaltıcı cerrahi planlanmalı; eğer tetkikler normal ise psikiyatri uzmanı ile birlikte nöroloji uzmanı da hastayı değerlendirerek uygun tedaviyi planlamalıdırlar.
Hastada bu klinik bulgular eğer beyin tümörüne veya kronik subdural kanamaya bağlı olarak gelişmişse beyinde bası olduğu için hayati tehlikeyi gidermek adına acilen beyin ve sinir cerrahisi uzmanı müdahale etmeli ve gereksiz zaman kaybını önlemelidir. Biz hekimler; ayırıcı tanıyı iyi yapıp doğru tanıyı bir an önce koyarak hızla tedaviyi başlatmalıyız.