İçinde bulunduğum sektör bize öyle dehşetli bir fare tarifi yapıyor ki. Biz de fareyi her gördüğümüzde ruhen deliye dönüyoruz haliyle. Aslında bunun nedeni fare değil; zihnimizde inşa edilen fare imajı - algısı! Ruhsal sorunlardan etkilenmek işte böyle bir şey. Ben yeni bir şey söylemiyorum; bile bile yok sayılan bir gerçeği hatırlatıyorum sadece.
Çünkü ruhsal sorunlar mesleki kitaplarda bile hastalık olarak değil; bozukluk olarak geçer. Ne hikmetse sadece pratikte böyle bir hava estirilir. İlaç tıbbi açıdan; terapi psikolojik açıdan hastalık muamelesi çeker; yaşadığımız sorunlara. Biri pazarlamadan; diğeri ise uzayan seanslardan kazanır çünkü. Sanılanın aksine tıbbi tedavi ve terapi ruhsal denilen sorunları besler. O yüzden sorunlar uzman sayısı ile paralel artar; bilakis azalması gerekirken!
Çünkü her ikisi de; "Sen hastasın; üstelik bu hastalığının adı bile var" mesajı verir. Böylece kişileri hasta olduklarına tam bir teslimiyetle iman ettirir. Beyni sorunların üstüne kilitler. Kilitlenen beyin -doğal işleyiş gereği- kilitlendiği şeyi beslemeye başlar. Ruhsal sorunlarda en etkili yöntem danışmanlık; eğitim ve destektir. Tarih boyunca da bu böyle olmuştur. Sosyal destek ile. "Sen hastasın; bak adı da şu" dediğinizde kişinin eline silgi vermiş olursunuz. Tedavi kalemi ile siz yazarken beyni bu silgiyle anında silmeye başlar. O halde çözüm şudur:
Önce doğru bilgilendirme yani psikolojik eğitim! Sonra yöntemsel bilgilendirme - danışmanlık! Tüm bunların yapılabilmesi için de teşvik edici destek... Sadece tedavi mi yanlıştır! "Hastalık" etiketlemesi de böyledir. Bu kavram yüklendiği olumsuz çağrışım nedeniyle kaygıya; korkuya; gerçek dışı beklentiye; mücadeleci bir yaklaşıma neden olur. Tüm bunlar ise ruhsal ateşin altına odun atmak; üstüne de benzin dökmek anlamına gelir.
Hatırlayın: Adam kanseri bile yeniyor! Ne diyor? "Savaşarak; mücadele ederek yendim" demiyor. "Onu yok kabul ettim; önemsemedim; hastalıktan dahi saymadım" diyor. Demekki hastalıktan saymadığınız takdirde kanser bile yenilebiliyor. Ruhsal sorunlar kanserden daha ileri bir hastalık mıdır! Ruhsal sorunları niye yenemiyoruz peki? "Hastalık" saydığımız için...
Bunu kim sağlıyor? Hastadan ve hastalıktan; hatta bunların yıllara yayılmış halinden beslenen kapitalist ruhsal yardım statükosu. Bu statüko bizi yanlış trene bindirmiş; vagonda doğru tarafa koşturmakla hedefe götürmeye çalışıyor.
ABD deki bir lobinin kanaati telkin ve propaganda sonucu bizlerin hastalığı olmuş! Ben bir kıvılcım yaktım; bu bana nasip oldu. Allah izin verirse yakın bir gelecekte bu trenden ineceğiz. İşte o gün ruhumuz özgürlüğüne kavuşacak! Tıpkı yüz yıl öncesine kadar olduğu gibi.
***
ÜZÜNTÜYÜ İLAÇLA; ŞİZOFRENİYİ RESİMLE
Son Dönemde Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri hızla yaygınlaşıyor.
Adı her ne kadar toplum ruh sağlığı olsa da yönetmeliğe göre buralardan daha ziyade şizofreni vb kronik psikoz hastaları hizmet alıyor.
Buralarda bu hastaların damgalanmaması için de çalışma yapılması hedefleniyor lakin bu hastaların böyle özel yerlerde yardım almaları en büyük damga sebebi oluyor. Başta sağlık sistemi onları halkın genel olarak hizmet aldığı hastaneler dışında; böylesi özel birimlerde tedaviye kalkışarak ayrımcılık yapmış ve onları damgalamış olmuyor mu?
Diğer bir ilginç nokta da şu! Psikozlar psikiyatrideki en ileri; en baba hastalık olarak bilinir. Madde bağımlılığını antidepresanla; karı koca arasındaki iletişim sorunlarını anksiyolitiklerle tedaviye çabalayan psikiyatri son dönemde tıpkı şeker ve hipertansiyon gibi birer tıbbi hastalık dediği psikozları bu birimlerde resimle; müzikle; terapiyle rehabiliteye çalışıyor. Siz hiç resimle; müzikle rehabilite edilen bir şeker hastası yahut tansiyon hastalığı gördünüz mü?
Öyleyse şu soruyu sormak hakkımız değil mi? Hani bu sorunlar da tıpkı diğer tıbbi rahatsızlıklar gibi birer fiziksel hastalıktı?
Diğer bir soru da şu olmalı:
Madem psikiyatride gerçek bir fiziksel hastalığa daha yakın duran; daha tıbbi temelli bir sorun olarak bilinen şizofreni tedavisi bile sadece ilaçla olmuyorsa; madem resim; müzik; terapi vs en baba hastalık denilen psikozları rehabilitede bile işe yarıyorsa psikiyatri psikotik olmayan; hatta hastalık olup olmadıkları bile tartışmalı olan; daha doğrusu ilgili mesleki kitaplarda bile açıkça bozukluk olarak geçen; dolayısı ile hastalık olmadığı her bakımdan gün gibi ortada olan (sadece halka ısrarla hastalık olarak yansıtılan) daha düşük seviyeli duygudurum vb. sorunları neden sadece ilaçla tedavi etmeye devam ediyor?
Gerçekler sorularla anlaşılır!
Soru üç:
Hastalık olan şizofrenide vs. bile kesin olarak sonuç vermeyen (kesin tedavisi olmadığı için rehabilitasyona geçiliyor zaten) bu ilaçların hastalık olmayan ancak peynir ekmek gibi reçete edilen sorunlarda işe yaraması mümkün müdür?
Zaten bu ilaçların şeker tabletiyle aynı düzeyde etki gösterdiğini ortaya koyan yığınla araştırma sonucu yok mudur?
Öyleyse asıl bu daha yaygın olan; daha fazla ilaç tüketilen; daha çok komplikasyona açık olan sorunlar için resimle; müzikle; terapiyle vs. çözüm merkezlerinin devreye girmesi gerekmez mi?
Üzüntüyü; sıkıntıyı vs. ilaçla; psikozu; şizofreniyi vs. resimle!
Bir duyguyu; bir düşünceyi ilaçla; bir hastalığı ise resimle; müzikle...
Sizce de ilginç değil mi?
Asır; sağlam adama bile; şayet düşünmeye / sorgulamaya kalkışırsa tabi ki; kafayı yedirecek bir asır!