Söz veya nişanlılık süreci çiftler için yeni bir hayata geçişin güzel bir başlangıç dönemidir. Peki gerçekten güzel toz pembe hayallerin kurulduğu bir dönem midir ya da gençlerin canlarının yandığı bir dönem midir ? Bazı çiftlere göre bu dönem çok çabuk geçmektedir bazı çiftler ise bu süreç bitse kurtulsak denilecek hale gelmektedir. Bu dönemi bitse de kurtulsak haline getiren şartlar sadece çiftler arasında uyum anlayış nezaket olmaması değil bazen gençlerin aileleri bazen çevresel etmenler bazen de gelenek ve göreneklerdir.
Toplumumuza hakim olan kültür gençlere bu süreçte bir takım sorumluluklar yüklemektedir. Erkek nişanlısının bir kahramanı olmak zorunda hissettirilmekte ve bu dönemde bu unvanı kazanmak için mücadeleler vermektedir. Bir genç kızın kahramanı veya o dönemde ki beyaz atlı prensi olmanın belli şartları mı vardır. Tabiî ki hayır her genç kızın ruhuna duygularına düşüncelerine hitap eden davranışlar farklıdır. Bazı erkekler yetiştiği çevredeki prensliği nişanlısını çevresinden koruyarak kıyafet kısıtlamaları getirerek gittiği ortamlara karışarak müdahale ederek nişanlısının prensi olacağını düşünür. Bazı erkekler ise sadece para ihtiyacını gidererek her istediğini almasını sağlayarak prens olacağını kimileri de duygusal anlamda onu anlayarak konuşarak hatta onun yerine düşünerek nişanlısının prensi olmayı hedefler. Bunlardan hangisi doğru hangisi yapılmalı ? Burada da kişilik yapısından kaynaklanan farklılıklar ön plana çıkmaktadır. Bireyler birbirlerinden farklı aile yapılarında kültürlerde gelenek ve göreneklerde yetişmesinden dolayı evlenecekleri kişilerden de beklentileri farklı olacaktır. Bundan dolayı karşısındaki eş adayını öncelikle tanımaya çalışmalı onu keşfe çıkmalı ve nelerden etkilendiğini hangi durumlarda kendini değerli hissettiğini fark etmeli ve ona göre adımlar atmalıdır. Erkek bunu başardığında karşısından alacağı ‘sen benim prensim’ mesajıyla ilişkisinde daha mutlu hissedecek ve daha çok nişanlısını mutlu etmek için çaba sarf edecektir.
Peki genç kızlar nişanlılık sürecinde neler yaşamakta nişanlısından neler beklemektedir. Genç kızlar nişanlısından duygusal bir yönde doyurulmayı beklediği kadar nişanlısı ve ailesinden değer görmeye de ihtiyaç duymaktadır. Sadece nişanlısının prensesi olmak değil ailesinde de itibar görmeyi fikirlerine özelliklede hayatında belki de bir kez yaşayacağı düğünüyle ilgili durumlarda saygı görmeyi beklemektedir. İşte burada hem aile üyelerine hem de erkeğe büyük görev düşmektedir. Anne babalar bunun çocuklarının düğünü olduğunu kabullenmeli ve onların istek ve hayallerine saygı duymayı başarabilmelidir. Bu şekilde gelinleriyle daha baştan sağlam bir ilişki oturtmayı başarabilmektedir. Erkek ise bu durumda annesinin fikirlerini önemsediğini fikirlerin bizim için değerli annecim ya da babacım mesajını verip ama bizimde hayalimizde bunu bu şekide yapmak vardı diyerek kendini ve nişanlısını ailesini kırmadan ifade etmeyi başarabilirse kendi hayatındaki iki önemli kadın arasında kalmaktan kurtulacaktır. Kendimizi ifade etmeyi karşımızdakini kırmadan başardığımız zaman nişanlılık süreci hem yıpranmadan hem de mutlu bir şekilde devam edecektir.
Nişanlılık dönemindeki tehlikelerden biri de dini nikahtır. Gençler bu dönemde dini nikahımız var artık helalimsin psikolojisiyle birbirlerini tanımaktan daha çok birbirlerine yakın davranışlarla geçirmektedirler. Birbirini tanıma dönemi olan nişanlılıktan uzaklaşıp birbirleriyle her şeyi yaşamaya başlıyorlar ve ilişkide yaşanan bu yatırımlar nişanlılığı evlenmeye zorunlu hale getirmektedir
Bu süreçte dikkat edilmesi gereken bir nokta da nişanlılık dönemi çok uzun sürmemelidir. Yıllarca süren nişanlılık dönemlerin de çiftler ayrıldıklarında büyük bir yıpranmışla kalmaktadır. Yıllarca devam eden nişanlılıklarda bir evlilikte yaşanması gereken bir çok şey yaşanmakta gençler bir dizi deneyimi arkalarında bırakmaktadırlar. Bu durumda gençlerin kişiliğini olumsuz yönde zarar vermektedir. İdeal olan 5-6 ay süren nişanlılık dönemidir. Bu dönemde evliliğin gizemi bozulmaz ve evlilik çiftler için daha heyecan veren daha değerli bir kurum olarak varlığını koruyacaktır.