Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Karne Yaklaşırken…

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
KARNE YAKLAŞIRKEN…

Karne sadece öğrencileri ilgilendiren bir durum mu acaba? Karne; öğrencileri ve ebeveynlerini ilgilendiren; etkileyen! bir gerçekliğe sahiptir.
Öğrenciler ve ebeveynler karneye durumları ve konumları gereği farklı; istedikleri! perspektiften bakarlar. Öğrenciler iyi olmayan notlara ve karneye genelde eleştirel yaklaşarak reddedici ve bahaneler üretici bakarlar. Bu eleştiri ve bahaneler psikolojik anlamda kendini rahat hissetmek için üretilir. Kendi dışındaki kişi ve olayları suçlayıcı tavır içerisinde davranış sergilerler. Çünkü insan başarısızlığına dair bahaneleri kendinde ararsa iç dünyasıyla çatışan olumsuz bir duygu durumuna ulaşır. Oysa kişi başarısızlığına dair ne kadar çok mantıklı! bahane üretirse kişi o kadar rahat ve huzurlu olacaktır.

Bir çok insan; bu ve buna benzer durumlarda aynı reddedici; savunmacı yaklaşım içine girerler. Bu yaklaşımla kişinin durumunu gerçekçi olarak görmesi; durumu olumluya çevirmesi mümkün olmamaktadır. Bu durumda kişi elinden geleni yapmıştır; bütün suç tabi ki “ötekiler ve kendi dışındaki koşullardır”!

Madem ki; elinden geleni yapmıştır ve olmamıştır; o halde yine de çaba göstermeye ve denenmemiş yeni yollar aramaya gerek yoktur! Bütün bu yaklaşımlarla yeniden çaba ve gayret içerisinde olmanın da anlamı yoktur. Bu şekilde mevcut durumu kabullenici bir duygu durumuna girer ve kendine güveni kaybolur. Böylelikle öğrenilmiş çaresizlik sendromu kazanılmış olur.

Böylece en küçük engellerin ve sorunların üstesinden gelme; çözüm yolları arama ve gereken çabayı gayreti gösterme konusunda yetersiz ve kendisini ve olayları objektif değerlendiremeyen bireyler ortaya çıkmaktadır.

Halbuki durumunu objektif olarak değerlendirebilen ve gerçekçi bir yaklaşım sergileyen bireyler; her türlü aşılabilecek sorunun üstesinden gelmeyi başarabilecek düşünce gücüne sahip olurlar.Kendi yaşamları adına köklü ve kalıcı çözümler üreterek yaşamlarını kolaylaştırabilirler.Gelecekleri adına sağlıklı kararlar alarak yaşam kalitesini yükseltirler.

Karne günü her evde farklı farklı duygu durumu yaşanır. Sevinç; üzüntü; beklenti; kabullenilmişlik... Peki bu durum nasıl yaşanmalıdır? belli kalıpları var mıdır? Aslında sonuçlara bakıp kriz durumları yaşamaktansa sonucu özümseyip değerlendirmek gerekir. Mevut durumu ve olmasını istediğimiz durumu net ve objektif bir şekilde ortaya koyarak; neleri eksik ya da yanlış yaptığımızı tespit ederek işe başlayabiliriz. Yapılması gerekenleri bir plan dahilinde gerçekleştirmek için karar vererek harekete geçmeliyiz. Bütün bunları yaparken kendimizi yada bir başkasını suçlayıcı olmaktan ziyade neler yaparız; nasıl yapmalıyıza odaklanarak yapacaklarımıza yönelik çaba içerisine girmeliyiz.

Karnelerinde düşük not alan çocukların anne babaları da bu notları “kendi notları” gibi ya da çocuklarının ve kendilerinin değeriymiş gibi algılamamalıdır. Notlar ve karne; çocuğumuzun potansiyeli ve kapasitesi oranında yaptığı ya da yapmadıklarıyla ulaştığı bir sonuçtur ve bu durum değiştirilemeyecek bir durum değildir.

Karne ve dolayısıyla da notlar kişinin kimliğini ya da değerinin bir ölçütü olmayıp doğrudan ve sadece kişinin performansını; o dersteki durumunun bir göstergesidir.
Aslında bütün öğrenciler performanslarıyla; çalışmalarıyla aldıkları not ve ulaştıkları sonucun paralel olduğunun farkındadırlar. Birçok öğrenciye sınav öncesinde henüz soruları görmemelerine; bilmemelerine rağmen sınavda kaç puan alabileceklerine ilişkin tahminlerini sorduğumda; söyledikleri not ile sınava girdiklerinde alacakları; bekledikleri notları ile sınav sonucunda aldıkları notun paralel olduklarını gözlemledim.
Evet gerekli değerlendirmelerden sonra asıl yapılması gereken doğru tespit ve harekete geçmektir. Bunun için de tatil bir şeyleri telafi etmek için fırsattır. Önemli olan hatalarımızdan ders çıkararak tatili nasıl değerlendirdiğimizdir.

Birçok veli ve öğrenci istemedikleri notlar karşısında çoğunlukla panikler ve uygun olmayan davranışlara yönelir. Genellikle de bu tüm tatil sürecinde ders çalışmak olur ama stres ve gergin ortamdan dolayı ne istediği gibi çalışır ne de istediği gibi verim alır.Çoğu zaman veliler tatil sürecini çocuğuna ceza gibi gösterir.Böyle olunca da öğrenci tatili dinlenmeden ve başarısızlığını telafi etme şansını yakalayamadan zamanını boşuna geçirmiş olur.Halbuki öğrencilerinin yarı yıl tatilini her açıdan kazanımlarla geçirmesi mümkündür. Öncelikle; durumu kabul edip planlama eşliğinde eksikler tamamlanabilmektedir. İkinci döneme hazır olabilmek için çaba harcanmalı ve istenmelidir.
Öğrencimizde yapmamız gereken istek düzeyini arttırmak ve başaracağına inandırmaktır.
Karneyi öğrenciler ve veliler olarak bu yaklaşımla ele alıp; değerlendirmeyi sağlıklı yapıp; yeni kararlar alarak artık harekete geçmenin zamanı gelmedi mi?

Ayşe ERBAŞ
Psikolojik Danışman