UTANGAÇLIK MI?
Çocuklarla özellikle yeni tanıştıkları insanlara karşı mesafeli ya da tepkili olabilmektedirler. Anne ve babalar tarafından sorun olarak görülen bu durum aslında oldukça normaldir. Çocuk için güvenli ve tanıdık bir ortam olmadıkça ondan sosyalleşmesini ve rahat olmasını beklemek yanlış olacaktır. Ancak bazen çocuklarda aşırı tepki ya da yabancı davranma tutumu sıklıkla belirgin biçimde gözlenmeye başladığında üzerinde durulması gereken bir takım şeyle olduğunu da düşünmek gerekmektedir. Bu tutum çocuğun iletişim engelleri ile büyümesine ve çevresiyle olumsuz ilişkiler geliştirmesine neden olacaktır.
Çocukların sergilediği utangaçlık ya da çekingenlik davranış biçimlerinin normal sınırları nelerdir ya da hangi noktalarda durum ciddi bir boyut kazanır sorularına yanıt vermek için birkaç madde üzerinde durmak gerekir.
Neden?
Utangaçlık bulunulan ortamda kısıtlanmış ve tedirgin hissetme duygusu olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda sosyal ortamlardan kaçınma ve sosyal ilişkilerde başarısızlık olarak da tanımlanabilmektedir. Son yıllarda özellikle utangaçlık tanımı içerisine az konuşan; sosyal yetenekleri olmayan ya da en uç tanım olarak sosyal fobik olarak karşımıza çıkabilmektedir. Sosyal fobi ile çekingenlik-utangaçlık arasında ki farkı ayırt etmek gerekmektedir. Sosyal fobide çocuk küçük düşeceği ve alay edileceği korkusu dolayısıyla iletişim kurmaktan kaçmaktadır. Aynı zamanda utangaçlık ve içe dönüklükte sıkça birbirine karıştırılan davranış biçimleridir. İçe dönük bir çocuk parkta oynak yerine evde oyuncakları ile oynamayı tercih eder. Utangaç çocuk ise parkta oynamak ister fakat utandığı için evde oynar.
Çekingenlik-utangaçlık davranışı biyolojik ve çevresel etkenleri beraber barındırır. Ancak en önemli etkenin anne – baba tutumu olduğunu unutmamak gerekir. Çocukların davranış geliştirmelerinde ya da öğrenmelerinde en önemli model anne ve babalarıdır.
Utangaçlık; çocukluk döneminde sıklıkla karşılaşılabilen normal bir durumdur. Ancak aşırı derecede çekinme duygusu dikkate alınıp mutlaka bir uzman yardımı alınmalıdır. Çoğu durumda çocuk büyüdükçe ve sosyalleştikçe bu duygusunu minimuma indirir ya da tamamen atarken bazı çocuklar büyüdüklerinde de aynı şekilde çekingen olabilirler. Yani büyüyünce utangaçlığı gider diye kesin bir yargıda bulunmak doğru olmayacaktır.
Utangaç çocukların genel özelliklerine bakmak gerekirse; bu çocuklar yeni bir ortama girdiklerinde ya da yabancı kişilerle karşılaştıklarında iletişim kurmak istemezler; isimleri sorulduğunda bile geri çekilip yakınının arkasına saklanmayı tercih ederler. Sanki güvenli bir alan arayışındadırlar hep. Bu yapıdaki çocuklar için bazı aileler “Benim çocuğum çok uysal asla yaramazlık yapmaz.” ifadesini kullanırken bazı aileler ise “Bu çocuk kime çekti bilmiyorum. “; “İnatçı.”; “Yabani” gibi yakıştırmalarda bulunurlar.
Her çocuğun her ortamda aynı tepkiyi göstermesini beklememek gerekir. Öncelikle her çocuk birbirinden farklıdır. Bu farklılıklar doğal karşılanmalı ve çocuğun davranışları değiştirilmeye çalışılmamalıdır. Bazı çocukların girdikleri bir ortama hemen uyum sağlayıp iletişim kurabilmeleri ile bazılarının geri durarak sessiz kalmasına bu doğrudur ya da bu yanlıştır demek çok yanlış bir yaklaşım olacaktır. Aynı zamanda bu durumu çekingenlik duygusu ile genelleştirmekte doğru olmayacaktır. Ailelerin özellikle dikkat etmesi gereken durum okul çağında devam eden çekingenliktir. Girdiği her yeni ortamda tedirgin olan ve çekingen davranan çocuk bizi ilgilendirmelidir.
Okul çağına gelen çocuk bu ana kadar evde sessiz; yabani; inatçı gibi yakıştırmalarla değerlendirilirken okula başladıktan sonra çok farklı sorunlarla karşılaşmaya başlar. Arkadaşları ile ortak bir oyunda yer almama; sınıfta bir varlık gösterememe; ısrarlarla etkinliklere katılma; hiçbir sorumluluğa girmeme ve ödev yapmamama sıklıkla karşılaşılan sorunlardır. Aynı zamanda tedirginlik ve ürkeklik bu çocuklarda çok net bir şekilde gözlenebilmektedir.
Çekingenlik derecesi arttıkça yaşanan problemler de aynı derecede artmaktadır. Örneğin ders esnasında arkadaşlarının arasında kendi sesini duymaktan korkan çocuk öğretmeninden tuvalete gitme izni bile alamayabilmektedir. Çekingenlik sorunu çocukların akademik ve sosyal yaşantılarını oldukça fazla olumsuz etkilemektedir. Daha ileri yaşlarda bu durumu tırnak yeme; saç koparma; parmak emme ve saldırganlık gibi davranış problemleri takip edebilmektedir.
Utangaç Olma Nedenleri:
Araştırmacılar tarafından çekingenlik – utangaçlık için birçok neden bulunmaktadır. Bunlar;
· Çevresel koşullar
· Yapısal durumlar
· Aile yapısı
· Yetiştiriliş Biçimi
· Genetik yatkınlık gibi etkenler olarak sıralanabilir.
Utangaçlığın en önemli nedeni güven eksikliğidir ve anne-baba modelidir.
Güven duygusu küçük yaştan itibaren çocuğun güçlü bir kişilik yapısı oluşturması için önemlidir. Güven duygusu sadece kendisine değil ebeveynine ya da bakım verene duyduğu güveni de kapsamaktadır. Çocuğun kendine duyduğu güven; ne yaparsa yapsın ne koşulda olursa olsun iyi bir çocuk inancının olmasıdır. Ebeveyne duyduğu güven ise ne yaparsa yapsın; ne koşulda olursa olsun onların kendisini sevmeye devam edeceği inancını göstermektedir. Eğer çocuk; yaşamının ilk yıllarında bu inançlarını zedeleyecek durumlarla karşılaşmışsa kendisine ve en değer verdiği kişilere olan güvenini kaybedecek doğal olarak da tüm dünya ona tehlikeli ve güvenilmez bir yer olacaktır. Dışarısının güvenilmez olduğunu düşünen çocuk kendisini de değerli hissetmeyecektir. Bu yüzden hiçbir ortamda bulunmak; hiçbir iletişime girmek istemeyecektir. Bu durumda da sürekli kendisini suçlayıp yetersizlik duygusu hissedecektir. Aslında bu durumu yaşamasının nedeni kendisi midir yoksa başka nedenlere mi bakmak gerekir?
Böyle hissetmesinin nedeni kesinlikle çocuk değildir; çocuğa rol model olan kişilerdir. Sürekli aşırı derecede korunan; sürekli eleştiren; koşullu sevgi gösteren ebeveynler çocukları utangaç davranıyorlarsa bir an önce kendilerini ve çocukları ile olan iletişimlerini değerlendirmelidir.
Kısacası anne – baba tutumlarında ki bazı hatalı davranışlar çocuklarda utangaç olma duygusunun fazlaca – aşırı uçta yaşanmasına neden olabilmektedir.
Hatalı ebeveyn davranışları:
· Çocukla alay etmek: “Bakın benim utangaç kızım – oğlum yine odasına kaçtı.”
· Çocuğu yargılayıcı davranmak: “Hep böylesin; bak arkadaşına senin gibi mi?”
· Çocuğu suçlayıcı konuşmak: “Yine sustun; hep böyle yapıyorsun.”
· Aşırı baskı kurmak: “Hadi teyzeye – amcaya merhaba desene.”
· Çocuğa Kızmak: “Utangaçlığın yüzünden bir yere götürmeyeceğim seni.”
Bu davranışları sergileyen aileler aslında çocuklarının utangaç davranmalarından utanmaktadırlar. Mükemmeliyetçi yapı sergileyen anne ve babalar çocuklarını yetiştirme tarzlarının çocukları tarafından dışarıya olumsuz gösterildiği fikrindedirler. Bu yanılgı ile de çocukta var olan utangaçlık boyutunun aşırı olmasına ve birtakım davranış sorunlarının oluşmasına neden olunmaktadır.
Anne ve Babalar; Çocuklarının Utangaçlıklarını Azaltmalarına Nasıl Yardımcı Olabilirler?
· Güven duygusunun gelişmesi çok önemlidir. Ona zaman ve fırsat tanımalısınız. İlk olarak siz ona koşulsuz olarak güvenin. Sonrasında kendisine güven duymayı öğrenecektir.
· Çocuğunuzu cesaretlendirin. Bunu yaparken asla zorlayıcı olmayın. Önce yaş seviyesine uygun ortamlarda sıklıkla bulundurmaya çalışın. Yetişkinler arasında kendisini daha yalnız ve korumasız hissedecektir.
· Zorlayıcı olmayın. Özellikle yetişkinlerin olduğu ortamda; tüm bakışların ona çevrilmesini sağlamayın. Yapay bir ortam oluşturmak yerine; doğal bir anda paylaşımlarda bulunmaya çalışın.
· Toplulukta onunla kurduğunuz iletişime çok dikkat edin. Eleştirel yaklaşmayın. “Hep böyle”; “Yine mi?”; “Neden böylesin?” gibi yargılayıcı yaklaşımlardan uzak durun. Çekingenliğinin üzerinde durmak yerine o anı akışına bırakın.
· Başka çocuklarla ya da kardeşleri ile hatta kendi çocukluğunuzla asla kıyaslamayın. Onun tek ve biricik olduğunu unutmayın.
· Aile ortamında sizinle yalnızken kendisini ifade etmesine izin verin. Asla sözünü kesmeyin. Onu bir birey olarak dinleyin. Karar alırken ona da danışın. Önemli ve değerli olduğunu hissetmesi dışarıda da kendisini önemli hissetmesini sağlayacaktır. En temel güven duygusu aile atılmaktadır.
· Sosyal aktivitelere yönlendirmeye çalışın. Ancak bu konuda da çok baskılayıcı olmayın.
· Televizyon; telefon; bilgisayar gibi tek yönlü iletişim araçlarından uzak tutmaya çalışın.
· Beklentileriniz sizin istekleriniz doğrultusunda değil onun yapabilecekleri doğrultuda olmalıdır. Takdir edin ve en önemlisi onu koşulsuz sevin.
Uzman Psikolog Nuray ÖZBEN AVŞAR
Kaynak:
Bayaltun; N. (2012). Sosyal Fobi Nedenleri
Navaro; N. (1998). Ana-Baba Okulu