Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Boşanma Sürecinde Arabuluculuk

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
BOŞANMA SÜRECİNDE ARABULUCULUK

ARABULUCULUK NEDİR?
Arabuluculuk; hukuk sistemi gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan bir "Alternatif uyuşmazlık çözümü" (ADR) yöntemidir. Arabuluculuk; tarafların içinde bulundukları uyuşmazlığı tarafsız bir üçüncü kişi yardımı ile mahkemeye gitmeden ya da mahkeme yönlendirmesiyle çözmelerinde kullanabilecekleri en etkin yöntemdir. Aralarındaki uyuşmazlığı; kendi istekleriyle ya da bir mahkemenin önerisi ile arabulucunun eşliğinde çözmeye karar veren taraflar; uyuşmazlık konusunu arabulucuya ileterek; tamamen tarafsız ; önyargı ve yargıdan uzak bir arabulucu eşliğinde; sorunlarını tartışma ve kendileri için en iyi çözümü; bulma fırsatı elde ederler.
Arabulucu taraflar arasındaki diyaloğu geliştirmek ve açmak için birçok teknik kullanır. Arabulucu çoğunlukla tarafların birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlayacak ama yönlendirici olmayan sorular yöneltir. Arabuluculuk müzakereleri aksi kararlaştırılmadıkça gizlidir.
BOŞANMA ARABULUCUĞU
Barker; (1999; s. 295) boşanma arabuluculuğu (divorce mediation)’nu; iki tarafın birbirine olumsuz duygularının pekiştiği süreçlerin yaşandığı aile mahkeme salonlarının dışında; boşanma sürecindeki çiftler arasındaki sorunların çözümüne yardım etmek amacıyla sosyal hizmet uzmanları; avukatlar ve diğer profesyoneller (meslek elemanları) tarafından; kullanılan bir işlem basamakları serisi olarak tanımlamaktadır. ABD’de bazı eyaletlerde bu hizmet; mahkemelerin desteğinde gerçekleştirilirken bazı eyaletlerde ise özel danışmanlık merkezleri tarafından yapılmaktadır. Boşanma arabuluculuğunun ana hedefleri; boşanma sürecindeki çiftlerin; evliliklerinde yaşadıkları sorunların nedenlerini anlamalarına; ortak mallarının eşit olarak dağılımı; çocukların velayet ve görüş günlerinin ve nafaka hususlarının düzenlenmesi; sağlıklı olmayan bir ilişkiden duygusal olarak da ayrılmak gerekliliği hususlarında farkındalıklar yaratarak çiftlerin aralarında karşılıklı kabul edilebilir uzlaşmaların yapılması olarak belirtilmektedir.
Boşanma arabuluculuğunda; çocuk velayeti ve görüş günleri düzenlemeleri; çocuk refahı düzenlemeleri; eşlerin refahına yönelik düzenlemeler ve mal paylaşımı gibi hususlar genel arabuluculuk konularına ilave edilebilir. Çiftler; aralarındaki tüm sorunların arabuluculuk ile çözülmesini isteyebilecekleri gibi; seçtikleri bazı konuların arabuluculukla çözülmesini ve diğerlerinin mahkeme yoluyla veya diğer bazı görüşme yöntemleriyle çözülmesini de isteyebilirler (Bailey; 2000; s. 17).
Herhangi bir nedenle ailenin parçalanması durumundahem bireysel hem de ortak alanlarda tüm üyeler için yeni bir yaşam planının oluşturulması gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Yaşanan sürecin özel koşulları gereği bu dönemde bireylerin gerçekten özel bir desteğe ihtiyaçları vardır. Aile arabuluculuğu ile en genelde bu özel desteğin tarafsız bir arabulucu (mediator) kanalıyla verilmesi ve konu mahkeme sürecine intikal etmeden tarafların anlaşmazlık konularını çözümleyerek ortak yararlarını gözeten dolayısıyla bireysel beklentilerini olabildiğince karşılayan bir uzlaşma noktasına varabilmeleri hedeflenmektedir (İl; 2009; s. 24).
Boşanma arabuluculuğu süreci iki modelden biri kullanılarak yönetilebilir. Bunlardan biri yapılandırılmış (structured) model; diğeri ise tedavi edici (theraupeutic) model olarak adlandırılmıştır. Yapılandırılmış model de (Coogler; 1978; s. 22); arabulucu; süreç içerisindeki oturumları; (birbirinin açılımları ile ilgili;) birbirini takip eden; sistematik olarak devam edecek şekilde düzenler. Arabulucu; her bir zaman dilimi içinde bir yasal düzenleme yapılacak hususun görüşülmesini sağlayarak bunların sonucunda nihai anlaşmanın hazırlanmasına nezaret etmeye odaklanır. Tedavi edici modelin (Irving ve Benjamin; 1995; ss. 172-175) kullanılmasında arabulucu; tarafların yalnızca yasal düzenlemeleri ilgilendiren hususların değil; aynı zamanda aralarındaki etkileşim ve iletişim sorunlarını da görüşmeleri yönünde onları destekler. Bu modelde; yapılandırılmış modelde üzerinde durulmayan duygusal hususların da konuşulmasının yapılacak anlaşma maddelerine çiftlerin daha istekli ve uzun süreli uyacakları değerlendirilmektedir. Bu iki model birbirinden stratejik olarak farklı olmasına rağmen; boşanma arabuluculuğunun süreçlerinde ihtiyaca göre biri ya da ötekisi veya her ikisi de aynı anda kullanılabilmektedir.
Henüz arabuluculuk sürecine başlamadan; arabulucu her iki tarafı da kendisinin tarafsız olacağı; sürecin genel olarak tanıtılması; tarafların süreç içerisinde uymaları gereken kurallar konusunda bilgilendirir ve onların sürece kendi rızaları ile; istekli olarak katıldıklarını anladıktan sonra süreci başlatır. Taraflar arabulucuya; sahip oldukları mal varlıkları; gelirleri ve mevcut yapmaları gereken sorumluluklar; varsa çocuklarının isim ve yaşları; o an yaşadıkları yer ve aralarında başlangıçta uyguladıkları ekonomik düzenlemeler hakkında bilgi verirler. Her iki tarafın da problemleri kendi bakış açılarıyla tanımlamaları ile arabuluculuk süreci başlar. Taraflar genel olarak problemi “değer yüklemek” “kazanmak-kaybetmek” bakış açısından değerlendirirler ve üstün oldukları pozisyonlarını korumaya çalışırlar (Fisher; Ury ve Patton; 1991; s. 37). Arabulucunun görevi; tarafsız olduğunu gösteren ifadeleri kullanarak onların içinde bulundukları durumu ve sorunlarını onların yeniden tanımlaması ve birbirinin içine geçmiş olan istek ve ihtiyaçlarını konuşarak çözebilecekleri bir görüşme atmosferi yaratmaktır (Parsons; 1991; s. 485). Eğer bunda başarılı olunursa; arabulucunun yardımı ile taraflar; kendi problemlerine yapıcı yeni çözümler üretebilirler. Genellikle arabulucu tarafından kaleme alınan (tarafların kendi özgür iradeleriyle alınan kararların) anlaşmayı tarafların imzalaması ile arabuluculuk süreci sona erer.
Bu bağlamda eşler arası ilişkiler kapsamında genel uzlaşma konularını; bağlantı düzenlemeleri (eşler arası iletişim ve etkileşimin planlanması); bakım konuları (bakıma muhtaç yaşlı; hasta aile üyeleri ile ilgili düzenlemeler); mali konular (eşlerin desteklenme gereksinimi olduğunda ilgili düzenlemeler); mal paylaşımı (edinilmiş olan malların uygun biçimde paylaşımı) ve diğer özel konular oluşturmaktadır.
Ebeveynlik sorumluluklarıyla ilgili uzlaşma konularını ise; çocuğun/çocukların desteklenmesi; çocuğun/çocukların hangi ebeveyn ile kalacaklarına karar verilmesi; çocuğun/çocukların ebeveyni ile iletişim ve etkileşimlerine ilişkin düzenlemeler; çocuğun/çocukların eğitim sürecine ilişkin düzenlemeler; tatil sürecine ilişkin düzenlemeler; diğer özel konular oluşturmaktadır (İl; 2009; ss. 27-28).
Türk toplumunda aile büyükleri ve ortak arkadaşlar gibi tarafları barıştırmaya çalışan üçüncü kişilere çok sık rastlanmaktadır. Yine avukatlar da kimi zaman bu süreçte rol oynaması beklenen meslek mensupları olarak görülebilmektedir. Ancak; üçüncü kişilerin müdahalesinin başarısı girişimin yeterince objektif ve etkili olmasına bağlıdır. Avukatlar ise; yaptıkları işin doğası gereği müvekkillerinin çıkarlarına odaklanmaktadırlar. Her iki durumda da aile arabuluculuğunun en temel iki öğesi olan tarafsızlık ve gizlilik konularında tereddütlerin yaşanması olasıdır .
Eşlerin problem çözme becerilerinin geliştirilmesi; çocukların iyiliği için işbirliğinin sağlanması; ebeveyn çocuk uyumunu artırmak ve müracaatçıları güçlendirmek arabuluculuğun hedefidir . Arabuluculukta boşanmanın çocuklar ve eşler üzerindeki olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi ve tamamen ortadan kaldırılması söz konusudur.

Hülya Arslan Kaba
Uzm. Psikolog
Aile ve Çift Terapisti
.