Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ayrılık Psikolojisi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
AYRILIK PSİKOLOJİSİ

Ayrılık kelime itibariyle gayet ağır olan insan hayatında stres faktörleri sıralandığına ölümden sonra ikinci sırada yer alan çoğumuzun hayatının bir döneminde isteyerek ya da istemeyerek dahi olsa var olan bir kavram. Ayrılma süreci önceden var olan bir yaşam sürecinin yıkımı ve bazen daha iyisini yaratmak adına; bazen de başka bir hayat seçmek adına eşten sevgiliden ayrılmak dışında işini; evini; şehrini değiştirmek gibi farklı boyutlarda gelişebiliyor.

Ayrılmayı isteyen taraf daha önce pek çok sessiz mesaj vererek ayrılmak istemeyen tarafa gideceğine ilişkin sinyaller göndermiştir. Ancak; ayrılmak istemeyen bazen göremediğinden bazen gördüklerini kabullenmek istemediğinden kendi dünyasında ayrılmak isteyen tarafın söylemek istediklerini ayrılık çığlığına kadar duyamamaktadır. Ayrılmak her ne kadar acı verici bir süreç olsa da bize ilişkiye yönelik ne hata yaptığımızı ve ilişkideki halimizi görme; değişmemiz gereken noktaları görmemiz adına önemli bir imkan sunar. İlişkilerin başlangıcı bitişleri adına önemli bilgiler taşır. İlişkiye nasıl başlanıldığı nelerin halının altına süpürüldüğü ilişkinin bitişi adına ciddi veri sağlar.

İnsan doğası gereği tutarlılık ve sabit koşullar değişmeyen şartlar ararken ayrılmak doğası itibariyle aniden gelişen bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Bu süreç değişimi ve baş etme süreçlerini içeriyor. Ayrılmaya bilinçli hazırlanma ya da ayrılığa hazır olma gibi bir hal maalesef bulunmuyor. Değişim ayrılık içinde olsa hayatının her alanında zorlayıcı; ancak bir yere varmamızı sağlayan bizi olduğumuz halimize göre kişisel olarak geliştiren bir dönem. Bu sırada yas sürecini yaşayıp kaybedilen kişi eş; iş; evlilik; her ne ise boşluğu yaşamak her anıya veda etmek acıları sindirebilmek sağlıklı olan yaklaşım olsa da çivi çiviyi söker yaklaşımı günümüzde hala popülerliğini koruyor. Ayrılık sürecine verilen tepkiler cinsiyet açısından farklılık gösteriyor. Kadın önüne gelen herkese anlatmaya çalışıp; ağlayıp acısını yaşarken; erkek arkadaşlarına; başka bir partnere; içkiye; sigaraya; işine yönelebiliyor. Burada bireysel olarak da farklılıklar gelişebilirken bir taraf yeni bir ilişkiye yönelirken; ilişkinin diğer tarafı bu süreci işine yoğunlaşarak geçirebiliyor.

Ayrılık süreci aniden gelişmesi itibariyle travmatik bir olgu olduğundan depresif eğilim kaygı problemi; ani öfke patlamaları; şiddetli ağlamalar; sağlıksız kararlar alınması kaçınılmaz olarak gelişiyor. Travma sonrası o yas süreci tamamlanmadan iyileşme gelişmeyecektir. Yas tamamlanmadan ilişkiye yönelik bitmemiş işler tamamlanmadan ne yeni bir ilişki ne de eski ilişkiye geri dönüş kararı sağlıklı bir karar olmayacaktır. Geri dönüş kararı genel itibariyle sağlıksız bir karardır. Çünkü geri dönen ya yalnızlığıyla baş edemediğinden ya da acılarını çözemediğinden geri döner. Geri dönen pişmanlık ve suçluluk hissinden dönerken bu sevdiği için döndüğü çıkarımı yaparak yorumlanmamalıdır. Giden kişi çok klasik bir tabirle ‘zaten çok sevse gitmezdi’ diye değerlendirilebilir. Geçmiş ilişki şans verildiği sırada olabilecek olsaydı olurdu; olmadığını kabullenmek sağlıklı olan tercihtir. İlişkinin biçimini ve ilişkiyi yaşama tarzını ilişkide olduğunuz kişi belirler; kişi değişmeden yaşadıklarınızda değişmeyecektir. Çünkü aynı insan aynı kişilikle ancak size kendi kadar bir hayatı verebilecektir.

Ayrılmanın günümüzde şiddet ve ölüm içeren ağır arabesk ve dram yaklaşım izleri taşıyan toplumsal yaklaşımımız açıkçası sosyolojik bir problemdir. Ayrılmak; boşanmak başka bir şehre yerleşmek; başka bir mesleğe yönelmek; üniversiteye gitmek gibi hayatımızda aldığımız herhangi karardan bir tanesidir. Bu durumu felaket; bir dahası yok; ben bittim şimdi haline getiren ise bizim yorumlarımızdır; hatta yanlış düşünce kalıplarımızdır. Keşke herkes doğru ilişkiler yaşasa ancak bazen ilişki iki tarafı olması gereken noktaya getirmediğinden; beslemediğinden geliştirmediğinden bitmesi gerekebilir. Burada vah tüh zavallı ben hali yaşanabilir; ancak bu halin süresi sadece bireysel tercihtir. Kişi bu zaman diliminde kendini bir sonraki ilişkisine kişilik özellikleri yaşam tarzı olarak hazırlamayı deneyebilir. Ayrılma anı bir tarafın başka yöne gitme tercihi ile başlar ; diğer taraf eninde sonunda bu duruma adapte olacaktır. Hayatımızdan çıkan kişi biz o anda görmesek hatta göremesek bile giderken bize doğru zamanda doğru kişiyle yeni bir ilişki yaşayabilme fırsatını hediye eder. Her an hepimize sunulmuş bir hediyedir.

Uzman Psikolog/Psikoterapist - Aile Danışmanı
Dilara PEPEDİL