Her veli;okulların açılması ile birlikte çocuğundan başarı beklemeye başlar; çocuğunun başarılı olması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdır. Gerekiyorsa özel dersler aldırılır; özel okullarda okutulur.
Eğer çocuğun psikolojik durumunda sorunlar yaşanıyorsa uzmanlardan destek alınır. Okul kitaplarına destek kitaplar; yardımcı ders kitapları alınır; eğitim cd leri edinilir. Çocuk; stresini atsın diye spora yönlendirilir; müzik; enstruman dersleri aldırılır. Günlük yaşamı planlanmaya çalışılır. Uyku ve beslenmesine dikkat edilir.
Tüm bu çalışmalar ve gayretler; çocuğun başarısı içindir. Okul ve öğretmen seçimleri çok çoookk önceden tasarlanmaya başlanır. Okulun fiziksel şartlarına bakılır;
personelin ilgisine; kantinine; yemeklerine; mönüsüne; sosyal etkinliklerine kadar araştırılır ve çocuk için en mükemmeline maddi olanaklar elverdiğince ulaşılmaya çalışılır. Çünkü; akademik başarı olmazsa olmaz.. Herkeste bir yarış; bir karşılaştırma; bir arayış; bir sorma soruşturma yıl boyunca devam eder.
Sınıflara girdiğimizde durum nasıl?
Sınıf içindeki yerleşim düzeni; fiziksel koşullar şimdiki konu başlığım ile alakalı değil. Konu:
ÖĞRETMENE SAYGI ..
Eski yıllarda bilenler bilir; ya da okuyanlar; bu konu ile ilgilenenler bilir eti senin; kemiği benim tarzındaydı; ya da öğretmenin vurduğu yerde gül biter şeklindeydi. Veliler; okullara çocuklarını emanet ettiğinde böyle bir yaklaşım içindeydi. Öğretmen; çocuğun en yakını annesi; babasıydı..
Öğretmenden de bir o kadar çekinilir; yakınından geçmek cesaret isterdi. Öğretmen; öyle bir sahiplenirdi ki çocuğun yanlış davranışında bir umursamazlık olmaz; hemen uyarı gelirdi. Yalnızca akademik başarı değil; davranışlar da önemliydi; belki de davranışlar başarının önüne geçiyordu.
Özel okullarda öğrenci okutan ebeveynlerin bir kısmı aile içi konuşmalarda öğretmeni satın aldığını ima eden tavır içinde olabiliyorlar. Okul-aile işbirliğinde arada geçen konuşmalara çocuk şahit olabiliyor.
Öğretmen yanlış yapmış; çocuğa hiç böyle davranılır mı? Benim çocuğum bunu hak etmedi; gidip müdürle konuşacağım; haddini bildireceğim tarzındaki konuşmalara pek çoğumuz rastlamışızdır. Öğretmen filan çocuğun yaptığı yanlışa sesini çıkarmıyor; ama benim çocuğum bir yanlış yapsa hemen kızıyor ; öğretmen önce kendine baksın; giyinmesini bile bilmiyor çocuk okuldan geliyor anne-baba; öğretmene bir soru sordum; bilemedi ; veliler kendi aralarında konuşuyor sizin öğretmen şu sayıda çocuğu falan okula sokmuş; bizimkini şikayet edeceğiz gibi konuşmalarla öğretmen çocuğun yanında aşağılandıkça aşağılanıyor.
Sınıf içinde yapılan saygısızlıklara; öğretmen katlanmak zorunda bırakılıyor. Çünkü; sınıfından bir öğrencinin önümüzdeki sene o okula devam etmemesi demek; o öğretmenin işine son verilmesi demek olabiliyor. Her durumda; öğretmen çocuğun davranışlarına veliden ters tepki almamak için kesin ve net tavır göstermemelidir. Ertesi gün veli gelir; kendi çocuğunun yanında öğretmenin ağzının payını verir.
Evinde bir-iki çocuğu ile başedemeyen veli; 30-40 bazende 50 öğrenci ile eğitim ve öğretim yapmak durumunda olan öğretmeni çocuğunun yanında acımasızca eleştirmemelidir. Bu; çocuğunun eğitimi ve öğretiminin başarılı olması için gereklidir. Çocuk; öğretmenine saygı duymuyorsa; değer vermiyorsa; öğretmeninin anlattığı dersin hiç bir önemi yoktur.
Çocuğun gözünde kendisi değerli ve önemlidir; öğretmen hiçe sayılacak; hatta kendi hırsının alınacağı bir obje haline gelecektir. Eğitim adına yapılacak eleştirilerden çocukların haberi olmamalıdır.
Burada öğretmenlerde; kendilerine saygı duyulmasını sağlayacak davranış biçimi içinde olmaya çalışmalı; çağa ayak uydurabilmeli; tutarlı davranış içinde olmalı; öğrenci ayrımı yapmamalı; belli prensipleri olmalı; hep kendini yetiştirmeye ve geliştirmeye açık olmalı; işlerini severek yapmalı; ekonomik durumların iyileştirilmesi dikkate alınmalıdır.