Son yıllarda “BENİ ANLAMIYOR” toplumu olduk çıktık. Annem beni anlamıyor; babam beni anlamıyor; çocuğum beni anlamıyor; eşim;sevgilim; kayın validem beni anlamıyor; patronum; müdürüm; elemanlarım; öğretmenim;arkadaşım……beni anlamıyor.
Belki de ben kendimi anlatamıyorum! Bunu hiç düşünmüyoruz.
Peki; kendinin anlatmanın yolları var mı?
Kendini anlatabilmek; karşındakini dinleyip anlayabilmek bazı insanların çok başarılı olduğu; bazılarının ise son derece zorlandığı bir olgudur. Anlayabilen; anlatabilen ve paylaşan bireyler için birçoğumuz “onda şeytan tüyü var; çok sıcakkanlı; iyi elektrik veriyor; onunla konuşmak beni rahatlatıyor” deriz.
Bu iletişim becerisine sahip olmak sadece doğuştan mı gelir ya da sonradan da öğrenilebilirimi? Birçok iletişim uzmanı ve psikoloji çalışanı; insanlar arsındaki iletişim geliştirebilmek ve önemli nüansları keşfetmek için çalışıyorlar. Bunlardan bazılarını size yeni iletişim beceri kazandırabilir diye paylaşmak istiyorum.
İnsanlarla geçinemiyorsanız sosyal yaşamda yeriniz yoktur; çünkü yaşamda bütün yaptığımız budur”. Lee Lacocca
ama kullanılan cümleler
Tepki yaratır;
Ona karşı çıkmış olunur; direnç yaratır;
Tartışmaya giden yolu açar.
Diğerini dinlemiyor ve kendi gücümüzü kabul ettirmeye çalışıyor izlenimi verir.
Ve kullanılan cümleler
Onaylar;
Konuşmayı sürdürür;
Yanlışlığı göstermek yerine inançlarına saygı göstermeye başlarız.
Anlaşmazlığı kaldırmayabilir ancak şiddetlenmesini önleyebilir.
İnsanlara neyi yanlış yaptıklarını söyleyerek değil; nasıl doğru yapabileceklerini anlatarak öğretebiliriz.
Kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koymak; kişinin bakış açısını; dünyasını anlamak
. Karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini doğru anlamak
. Ne hissettiğini; nasıl hissettiğini anlamak
. Ne anladığımızı karşıdaki kişiye aktarmak.
.Yüz ve beden ifadelerini kullanarak onu anladığımızı ifadeetmek
Sizlere iletişimle ilgili çok az ama çok önemli; bilgiler vermek istedim. Son yıllarda danışanlarımla yaptım terapilerde gördüğüm en önemli iletişim sorunlarını dikkate alarak yazdım.
Lütfen unutmayın iletişimin önceliği birbirimizi anlayabilmeye bağlıdır. Anlaşılmayı beklemeden önce onu anlayabilmek sonra da onu anladığını ona hissettirmek gerekir. Lütfen şunu unutmayın “seni anlıyorum demek sen haklısın demek değildir”.
Ve biz insanlar bizi anlayanlara teslim oluruz
Geçen günlerde okuduğum bir kitabı sizinle burada paylaşmak istiyorum.
“Eşinden Boşanmış. Aynı günlerde ortağı olduğu şirket krize girmiş.
Her şey üst üste gelmiş. Varlıklı ve mutlu bir İngiliz yurttaşı olan
Richard Wilkins bir gecede kendini beş parasız ve yapayalnız buluvermiş.” Gerçek zenginliği işte o noktadan sonra yakalamaya başladım; diyor. Nasıl mı? Hayatın anlamını kendi dünyasına yerleştirerek; yeni bir hayat bakışı oluşturarak. – Bugün eskisinden daha zenginim; diyor Wilkins; para ve malla değil duygularımla daha zenginim. Anladım ki; sizi etkileyen şeyleri değiştirmeyi her zaman başaramazsınız. Ama onların sizin üzerinizdeki etkisini değiştirebilirsiniz. Bunu başardığınız anda gerçek zenginliği ve mutluluğu yakalamışsınız demektir. Richard Wilkins Ingiltere’de piyasaya çıkan “Mental Tonic” (Zihin Açıcı) adli kitabında yaşam felsefesinden süzdüğü ilkeleri sıralıyor.
İşte onlardan birkaçı:
* Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.
* Pencerenizin cami kırıldıysa dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır.
* Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız başkası neden sevsin.
* Ana babanız doğumunuzdan sorumludur; yaşamınızdan değil.
* Eğer kendinize yön arıyorsanız yolunu kaybetmiş birine sormayın.
* Dostluk; ayrı oldukları zaman insanları birlikte tutar.
* Fedakârlık çiçeğin köküdür.
* Geçmişi bir kitap gibi kullanın; eviniz gibi değil.
* Birçok insan hayatinin büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için
heba eder.
* İlerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizliğinizdir.
* Acı; mutluluğa göre daha çok şarki bestelemiştir.
* Her davranışında başkalarının onayını arayan kimseler hayatin birçok güzelliğini ıskalar.
* Kahkaha ruhun dansıdır.
* Mucize; enerjinizi korkularınızı değil rüyalarınıza verdiğiniz zaman başlar.
* Karşınızdakini dinliyor musunuz; yoksa konuşmak için sıra mı
bekliyorsunuz?
* İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez.
* Hayatınızı bir para kazanma denemesi olarak kullanmayın.
* Cennete gitmenin iki yolu vardır
1) Gerçekten öldüğünüz zaman
2) Gerçekten yaşadığınız zaman
* Müziği notaların arasındaki sessizlik yaratır.
* Mutluluk makineye benzer. Ne kadar basit olursa o kadar az bozulur.
Evet sevgili dostlar; Hayat; öylesine yaşanmayacak; uyanık geçirdiğimiz saatlerin neredeyse yarısını bir toksik enerji (atık enerji) çöplüğü haline dönüştürülmeyecek kadar özel. Ben öyle yaşamak istemiyorum. Çevremde yaşayan insanlarında olumsuz ve atık enerjiyle dolu olmasını istemiyorum.
Çoğumuz kendimizi sanatçı olarak düşünmeyiz yada düşünmekten rahatsız oluruz. Ama hepimiz birer sanatçıyız. Her gün; yaptığımız seçimlerle; kendi özel sanat eserimizi yaratıyoruz. Ancak sizin yaratacağınız bir eser….. Doğmanızın nedeni; dünyada asla silinmeyecek bir iz bırakacak olmanız. Bu sizin özgürlüğünüz… yaratıcı dürtülerinize saygı duyun. İnanca doğru bir adım atın. Seçimlerinizin de sizin kadar özgün olduğunu hissedeceksiniz.
Unutmayın “İşin konusun hakkında bir seçim hakkınız olmasa bile; işi yapış biçiminiz konusunda seçim hakkınız mutlaka vardır”.
İnsanın elinde bulundurduğu varlık sabittir. Onu geliştirip büyütmek ise zenginliktir.
Hayatı ıskalamayın bu lüksünüz yok!
Anlayabileceğiniz; anlaşılabileceğiniz; anlaşabileceğiniz ve paylaşabileceğiniz güzel günler dilerim.