Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Protein Ağırlıklı Diyetlerle Beslenmenin Dezavantajları -Yağlar Karbonhidratların Ateşinde Yanar-

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
Protein; yeterli ve dengeli bir diyetin önemli bileşenlerinden biridir. Vücut dokularının yapım ve onarım elemanıdır. Metabolizma; aktifleştirici enzim ve diğer vücut kimyasalları için hayati öneme sahiptir. Dolayısıyla protein; çocukların ve ergenlerin gelişimi; hamile kadınlarda fetüs oluşumu ve yetişkinlerde doku onarımı için elzemdir. Günlük olarak kas dokularımızın; cildimizin; tırnaklarımızın ve saçlarımızın yenilenmesine destek olur. Tüketilen diyet besin bileşenleri açısından yeterli ve dengeli bir şekilde değil de protein ağırlıklı olduğunda vücuda çeşitli dezavantajlar sağlamaktadır.
Proteinden zengin diyetler her besin öğesini içeren kişiye özel planlanmış; dengeli bir zayıflama diyetine kıyasla kısa bir zaman için sadece tartı üzerinde hızlı bir ağırlık kaybı sağlar. Bu kaybedilen ağırlık yağdan değil; vücudun yağsız kitlesinden KAS ve SU olarak kaybeder ve çeşitli sağlık problemlerine yol açmaktadır.
Uygulanan yüksek proteinli diyetlerde alınan yüksek hayvansal proteinler böbrek taşı oluşumunu kolaylaştırarak idrarda kalsiyum; oksalat ve ürat atılımı artırır ve idrardaki koruyucu madde sitratı azaltır. Bu durum; böbreklerin yükünü artırarak uzun dönemde bireyi böbrek yetmezliğine kadar götürebilmektedir.
Proteinden zengin besinler doymuş yağ ve kolesterol yönünden de zengindir. Doymuş yağ tüketiminin fazla olması enerji alımını artırması yanında özellikle kalp-damar hastalıkları; hipertansiyon ve bazı kanser türlerinin gelişmesi riskini de artırmaktadır.
Yüksek proteinli yiyeceklerin vücuttaki metabolizması sonrasında açığa çıkan metabolik artıklar idrar pH’sını asidik yapar. Asidik ortamda özellikle kalsiyum gibi mineraller kolaylıkla çözünür ve idrar yoluyla atılması artar. Kalsiyumun idrar yoluyla kaybedilmesi kemik ve dişlerin gelişimini olumsuz yönde etkiler. Ayrıca; proteinden zengin besinler fosfor minerali yönünden de zengindir. Diyetle daha fazla fosfor alınması kalsiyum/fosfor dengesini bozarak kalsiyum emilimini azaltır. Kalsiyum üzerindeki olumsuz etkileri sebebiyle ileri yaşta osteoporoz riskini de tetiklemektedir.
Yüksek protein içeren mamalar ile beslenen bebekler 3 yaşına geldiklerinde anne sütü veya protein içeriği anne sütüne yakın mamalarla beslenmiş bebeklere kıyasla daha yüksek beden kütle indeksine sahip oldukları tespit edilmiştir. Bebeklik döneminden itibaren yüksek protein alımının insülinojenik aminoasitlerin plazma ve doku düzeylerini artırarak insülin ve IGF-I hormonlarının salgılanmasını uyardığı ve böylece yağ dokusunun aktivitesini artırarak 2 yaşına kadar hızla kilo alımına yol açtığı bildirilmiştir.
Protein ağırlıklı diyetlerde zamanla vücutta bazı vitamin ve mineral eksikleri görülebilmekte ve metabolik artıkların uzaklaştırılması için böbrekler yoluyla su kaybına neden olmaktadır.
PROTEİNLER VÜCUTTA DEPO EDİLEMEZLER. ALINAN PROTEİNLERİN FAZLASI YAĞA DÖNÜŞEREK DEPO EDİLİRLER. BU DA ZAMAN İÇİNDE KİLO ARTIŞINA NEDEN OLUR.
Yapılan çalışmalar sonucu yaralanması olan insanların sağlıklı insanlardan daha yüksek düzeyde proteinlere ihtiyaç duydukları belirlenmiştir. Protein ve vitamin eksikliği olan kişilerde yaraların iyileşmesi daha uzun zaman alabilir. Proteinler yeni deri oluşumundan sorumludur ve eski hasarlı deriyi temizleyerek vücudun hızlıca iyileşmesini sağlar. Bu gibi durumlarda kontrol altında proteinden zengin bir diyet uygulanabilir.
Sağlıklı bireylerde günlük protein gereksinimi kilogram başına 0.8 gram; sporcularda en fazla 1.5 gram; bebeklerde 1.0 gramdır. Gereğinden fazla protein alımı; yağa ve enerjiye dönüşeceği için karaciğer ve tüm metabolizmanın olumsuz etkilenmesine neden olur. Ayrıca enerji sağlamak açısından fazla alımının gereksiz ve pahalı olduğu bir besin öğesidir.