İnsan ya da hayvan bir canlının; sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettirebilmesi için koruyucu hekimlik ve aşılama önemlidir. Canlı doğduğu anda anne sütü (kolostrum) ile birlikte annedeki antikorları (maternal antikor) da alır böylece; ilk; doğal aşılama gerçekleşir. Yavru kedi ve köpekler; güçlenip; kendi kendilerine antikor üretecek zamana gelene kadar (yaklaşık 45 gün) anne sütü ile hastalıklardan korunurlar. Bundan sonra genellikle yavrular sahiplendirilirler ve artık onları hastalıklardan koruyacak antikorları taşıyan anne sütünü alamadıkları için de hastalıklara açık hale gelirler. Bu dönemde; yavruların yaşamlarını sağlıklı devam ettirebilmeleri için koruyucu hekimlik önem kazanır. Koruyucu hekimlikte; canlının yaşamını tehlikeye sokabilecek veya kalıcı arazlar bırakabilecek bazı hastalıkları daha ortaya çıkmadan önlemek için birçok viral veya bakteriyel hastalığa karşı aşılar kullanılmaktadır. Böylece bu hastalıklardan kaynaklanabilecek maddi ve manevi hasarlar önlenmiş olur.
Aşılar; vücuda verildiğinde; bağışıklık sistemini uyararak hastalıklara karşı spesifik aktif bir bağışıklık oluşturan ve bu yolla canlının korunmasını sağlayan biyolojik maddelerdir.
Bağışıklık ise; vücuda giren veya verilen mikroorganizma; protein ve bu gibi yabancı maddelere karşı vücudun bütün savunma sistemleri ile karşı koyması; direnç göstermesi ve kendini korumasıdır. Vücuda giren bu yabancı maddelerin neden olduğu hastalıklar atlatıldıktan sonra hayvanlarda bu hastalıklara karşı doğal bir direnç oluşur. Yani diğer bir deyişle bağışıklık şekillenir.
Aşılar genellikle; koruyucu amaçla kullanılır. Aşılama; hastalıklarla karşılaşma ihtimali olan hayvanları; o hastalığa karşı korumak için; önceden mikroorganizmayla karşılaştırarak bağışık kılma işlemidir.
Anneye yapılmış aşıların da yavru üzerinde koruyucu özelliği vardır. Yapılan araştırmalar yavruların; daha anne karnındayken yavru zarları aracılığıyla bir miktar immunglobulini (bağışıklık oluşumunu sağlayan maddeler) anneden aldığını ortaya koymaktadır. Yeni doğmuş yavrular; bağışıklık sistemleri gelişim halinde olduğundan; humoral ve hücresel bağışıklığı aktif olarak tam anlamıyla oluşturma yeteneğinde değillerdir. Bu nedenle eğer anne doğumdan uygun bir süre önce aşılanırsa kendi korunma maddelerini yavrularına geçirebilir. Böylece yeni doğmuş yavrularda acil korunma sağlanmış olur.
Ayrıca yavruların bağışıklık sisteminin gelişmesinde; anneden emilen kolostrum miktarı ile kolostrumdan alınan immunglobulin miktarı büyük önem taşımaktadır. Yavrular ilk pasif bağışıklığı anneden aldıkları kolostrum aracılığı ile kazanırlar. Köpek yavrularında tespit edilen maternal antikorların %90’ı kolostrumdan gelmektedir. Bazen yavrular yeterli düzeyde antikor alamazlar. Bunun sebepleri;
doğumdan sonra vücut ısısı düşük olan yavruların; normal vücut sıcaklığını koruyabilen diğer yavrulara oranla daha az antikor absorbe (barsaklardan emilim) etmesi;
iyi beslenmemiş ya da yoğun şekilde paraziti bulunan annelerin daha az antikor taşıyan süt (kolostrum) üretmesi;
tecrübesiz annelerin; yavrularının yeterli süre ve miktarda meme emmesine izin vermemesi;
zayıf yavruların kuvvetli süt emmemesi ya da daha güçlü olan diğer yavrularla rekabet etme durumunda kalıp ve daha az kolostrum tüketmesidir.
Böylelikle pek çok hastalığa karşı daha düşük antikor seviyesine sahip olurlar. Yani yeterli bağışıklık oluşamadığından dolayı yavrular hastalıklara karşı duyarlı hale gelirler. Sonuç olarak; yavruların kendileri için kritik öneme sahip maternal antikorları yeterli miktarda almasını ve absorbe etmesini sağlayacak uygun bakım ve besleme çok önemlidir.
Bir batında doğan yavruların pasif antikor seviyeleri; yavruların doğum sıralaması ve annenin emzirme eğilimlerine bağlı olarak çok değişiklik gösterir. Maternal antikorlar belirli düzeylerde koruma sağlar. Ancak her yavrunun yaşamının bir döneminde; maternal antikorların enfeksiyonlara karşı yeterli koruma sağlayamadığı; fakat aktif bağışıklık oluşumunu engellediği bir zaman dilimi söz konusudur. Köpek yavrularının enfeksiyonlara karşı açık oldukları ama aşı tarafından korunamadıkları bu durum; 2 haftadan 8 haftaya kadar süren bir immunite boşluğuna neden olur. Yavru köpeklerde gözlenen aşı yetersizliklerinin hemen hepsi bu immunite boşluğu esnasında enfeksiyona maruz kalmaları sonucunda oluşur.
Aşılar bazen bir enfeksiyonun devamı esnasında da kullanılabilir. Böyle bir uygulama; enfeksiyonla karşılaşma ihtimali olan yavruları korumak veya enfekte olmuşları tedavi etmek amacıyla yapılır. Örnek vermek gerekirse; kuduzdaki aşılama yöntemi tedaviye yöneliktir.