Ergenlik çağı biraz özgürlüğe sahip olup çevreyi ve dünyayı daha ayrıntılı keşfetmeye başlanılan bir zamandır. Bu süreçte karşı cinsle ilişki kurma; cinsel birlikteliğe hazır oldukları zamanı anlama; tecavüzden ve internet sapkınlığından kaçınma konuları da beraberinde gelir. Ergenlerin ve ailelerin cinsellikle ilgili yaygın endişeleri ve soruları da bu dönemde öne çıkar. Fakat bu konular özellikle Türk toplumunda ebeveynlerle ergenler arasında rahatlıkla konuşulamamaktadır ve kaygılar giderilemeyip cevaplanmayan sorular gerilimi arttırmaktadır.
Günümüz dünyasında evlilik öncesi cinsel ilişki bir önceki kuşaklara göre daha yaygın bir duruma gelmiştir. Bir önceki kuşaklara göre şimdi ki gençlerin eğitim hayatını bitirmeleri ve iş güç sahibi olup evlenmeleri daha ileri yaşlara taşınmıştır. Aileler bir yandan gençlere evliliği ileri yaşlara ertelemelerini öğütlerken; bir yanda da cinsel ilişki kurmayı ertelemelerini beklemektedirler.
Ergenler ve ebeveynler sıkça cinsel birleşme için uygun yaşı sormaktadırlar. Belirli alanlarda (oy kullanma; ehliyet alma; alkol kullanma) için yaş sınırları olsa da ne yazık ki cinsel birleşme için herkes göre belirlenmiş ideal bir yaş yoktur.
Cinsel birleşme yaşı bireyin adına başkasının karar verebileceği bir konu değildir. Hiç kuşkusuz; birçok ebeveyn direk “evlenince yaşayacakları bir şeydir” deseler de günümüzde ergenlerin bu görüşü aileleri kadar kabul etmediklerini ve bu konuyla ilgili soruları olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple gençlere önerilebilecek en önemli şey hiçbir şeyi aceleye getirmemeleridir. Kararları üzerine iyice düşünerek artıları ve eksileri iyice tartmalarıdır. Olası partnerleri ile bir çift olmanın getirdiği ilişkiyle ilgili konular cinsel konular kadar karmaşıktır. Birinin erkek ya da kız arkadaşı olduğunu söylemek kolay olsa da ergenlik çağında bunun anlamı oldukça özneldir. Bazı gençler sırf erkek veya kız arkadaşları olmasını çok arzuladıkları için hoşlanmadıkları kişilere bile bağlanabilirken bazı gençlerin ilişkisi ömür boyu sürebilir.
Ergenlik dönemi her şeyin yeni yerine oturduğu fırtınalı ve sancılı bir dönemdir. Bu dönemde gençler deneme yanılma yoluyla kimliklerini oluşturmaya her şeyi keşfetmeye heveslidir. Fakat aldığımız kararlar bu dönemde hatalara açıktır. Cinsel birleşmenin çok özel ve unutulmayacak bir şey olduğunu bilmek ve bu anıları güzel anımsayacağınız bir tecrübe olmasına dikkat edilmesi gerekir.
Partneriniz sizi terk edecek korkusuyla cinsel ilişkiye girmek; bunu herkesin yaptığının söylenmesi ile arkadaşlarınızın çoğu cinsel birliktelik yaşadı diye sizin de yaşamaya çalışmanız istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Akran baskısı ve cinsel konular söz konusu ise burada bir de abartı etkenini unutmamak gerekir. Herhangi bir x pantolonunu giymenin havalı ya da cool olduğunun söylenmesi gençlerin çevresine bakıp öyle olup olmadığını kendileri tartabileceği bir konu iken etrafımızdakilerin yaşadıklarını anlattıkları cinsel konuların boyutları ve gerçekliği kendi kendilerine tartamayacağı şeylerdir.
Aileler bu konuları görmezden gelebilmekte; yok sayabilmekte ve “benim çocuğumun böle bir düşüncesi/isteği yoktur” görüşünde olabilmektedir. Bu noktada ailelere önerim; çocuklarının bu konuları ebeveynleri ile konuşmayı tercih etmeyebileceklerini ihtimalini göz önünde bulundurmalarıdır. Kendi gençlik dönemleri ile kendi anne babasının dönemini ve yaşadıkları farklılıkları; yaptıkları hataları ve kaçamakları anımsamaya çalışıp; kendi çocuklarının gelişen dünyadaki yeni sorunlarına sağduyulu olmalarıdır.
GENÇLERDE MAHREMİYETİ KORUMAK
Küçük bir çocukken anne babanızla aramızdaki bağ sürdüğünden mahremiyet ihtiyacımız olmamıştır. Ancak yaş ilerledikçe; ailemizden kopmaya başlarız ve bağımsız; faal bireyler olmak için herkes gibi bizde kendi kimliğimizi oluşturma ihtiyacı duyarız. Mahremiyet sağlamak da bu ayrılma sürecinin önemli bir parçasıdır. Genç erişkinler giderek ailelerinden ziyade akranlarının oluşturdukları gruplara odaklanırlar sorunlarını ancak yaşıtlarının anlayabileceklerini hissederek sınırlarını birbirlerine açarlar. Bu zamanın başlangıcından beri böyle süregelmiş olsa da şu günlerde internetle birlikte bu süreç değişime uğramıştır.
Sizde çoğu genç gibiyseniz; muhtemelen kendiniz hakkında her tür bilgiyi gönderdiğiniz ve mahremiyet haklarınızdan gönüllü olarak feragat ettiğiniz sosyal paylaşım sitelerinden birine üyesinizdir. Bu durum sizi bazı gençlere musallat olan yabancılar; sözde arkadaşlar; fotoğraflarınızın izinsiz kullanılması gibi tehlikelere maruz bırakabilir.
Mahremiyetimiz çok değerli bir varlığımızdır. Sizi farklı şekillerde koruyabilir. Mahremiyet size herkesin önünde küçük düşmeden yeni şeyler deneme özgürlüğü verir. Hata yapsanız da bu hataları gizleyebilmenize izin verir ve daha vahim sonuçlar doğurmamasını sağlar. Bir hatamız ortaya çıktığında sonsuza dek peşinizi bırakmayabilir. Farz edelim ki polis alkollü araç kullandığınız için sizi durdurdu. Ancak müsammaha gösterip sizi tutuklamadı. Bu bilgiyi internette paylaşmanız halinde ileride bir işveren Google da bir araştırma yapıp olayı öğrenebilir ve bundan kötü etkilenebilirsiniz.
Gençler çoğu zaman tehlikelerin kendilerini bulmayacağını düşünseler de; gerçekler bunun aksine işaret etmektedir. Bu yüzden kendinizle ilgili; birçok insanın göreceği bilgileri yazarken iki kere düşünün. Yazı ya dökmek istediğiniz çok özel konuları ve hisleri kilit altında eski moda bir şekilde bir deftere aktarabilir ya da internette güvenli blogları kullanabilirsiniz. Böylece hem dünyaya göstermek istediğiniz bir yere hem de sırf size ait özel bir yere sahip olursunuz.
İşte bu nokta da ebeveynlerinde gençlerin mahremiyet ihtiyacına saygı duymaları gereken noktaya gelmiş oluyoruz. Çocuklarınızla ilişkiniz ne kadar yakın olursa olsun; çocuklarınız ergenlikte giderek artan fiziksel ve duygusal mahremiyet ihtiyacı duyarlar. Çünkü artık kimliklerini oluşturup bir yetişkin olmaya çabalıyorlardır. Bunu elde etmek için sizi kendilerinden uzak tutmaya çalışırlar. Bu nedenle güvenlerini sarsıcı hareketlerden kaçınmalısınız. Mektuplarını; günlüklerini; facebooklarını; bilgisayardaki gizli dosyalarını vb. bulup araştırıp okumak; hoş karşılanabilecek bir davranış değildir ve size olan güveninin tamamen sarsılmasına neden olur. Gençleri yaşamın tehlikelerine karşı kendiniz korumaya çalışırsanız; gençlerin elinden kendi kendilerine başarma ve üstesinden gelme gücünü almış olursunuz. Yaşamlarını kendi başlarına yürütebileceklerine gerçekten de eksizsiz bir güven duyulduğunu bildiklerinde; gençlerin; başarma gücü ve yeterliliği bir anda kendini göstereceğini ve bu güveni ilk önce sizin vermeniz gerektiğini unutmayın.