Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Anne-Baba Olmak ve Sorumluluk

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
Çocuklarımızın potansiyellerinin belirlenmesi ve bu yönde performanslarının azami ölçüye gelebilmesi için profesyonel bir yardım gerektirmektedir. Bu yardımın ise öncelikle aile içerisinde anne-babadan başlayarak daha sonraki süreçte çocuğu da dahil ederek sistemli bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir.
Akademik olarak yeterli başarıyı gösteremediği düşünülen çocuklarımızın dikkat eksikliği; hiperaktivite hatta ruhsal bozuklukları olduğuna kendilerini inandırarak onları etiketleme fikri son yıllarda ebeveynlerin içine düştüğü yaygın bir hata olarak göze çarpmaktadır. Bu gibi etiketlerin temelinde ana-babaların sorumluluklarını üstlerinden atmak için farkında olmadan kullandıkları bir savunma mekanizması olarak bir davranış eğilimidir.
Özellikle ilköğretim öğrencilerinin velilerinde bu durum daha yaygındır. Anne-baba olarak sergilenen tutarsız ve çarpık davranış biçimleri; çocuklarda etkisi kısa vadede fark edilmeyecek gibi görülüyor olsa da ilerleyen gelişim dönemlerinde telafisi mümkün olmayan kişilik bozukluklarının zeminini oluşturmaktadır.
Tüm bu durumlar göz önüne alındığında; anne-baba olmak biyolojik olarak anne ve baba olmaktan daha kapsamlı; bir bireyin yetişip yeni yaşantılara uyum sağlaması ve gelişmesi boy ve kilo olarak artmasından daha karmaşık bir süreci ifade etmektedir.
Örnek olarak sunabileceğimiz birkaç durumdan bahsedecek olursak;
- 6 aylık bir bebeğin artık kendisini annesinden ayrı bir kişi olarak algıladığını bilmek ve onu ayrı bir yatakta yatmasını sağlamak anne-baba için zor bir durumdur. Fakat bu durum bebeğin kişilik gelişiminde önemli bir kilometre taşıdır denilebilir.
- Öğretmenin verdiği ödevi yapmak istemeyen ilköğretim 1. Sınıf öğrencisinin bu davranışının sorumluluğunu almasını sağlamak da anne-baba için bir kriz olmaktadır. Oysa ki; ödevlerin anne-baba tarafında yapılıyor olması çocuğun sorumluluk duygusu kazanmasını engellemektedir.
- Babasının her hafta 20 lira harçlık verdiği 5. Sınıf öğrencisinin harçlığını ikinci gün bitirdiğinde geriye kalan beş gün için herhangi bir harçlık vermemek yine anne-baba için bir sorundur. “Biz zor şartlarda büyüdük; çocuğumuz ise istediğini istediği zaman alsın” mantığı aslında mantıksız bir yaklaşımdır. Çünkü her davranışın bir sorumluluğunun olması gerektiği mantığına yani “etki ve tepki” prensibine aykırıdır.
- Tarih öğretmeninin verdiği zayıf not nedeniyle teşekkür alamayan lise öğrencisinin anne-babasının okula gelerek öğretmeni ile konuşmasına gerek duymamak da diğer örneklerde olduğu gibi “bu seferlik böyle olsun; zaten herkes böyle yapıyor” tarzındaki düşünce kalıpları ne yazık ki anne-babaların davranışları ile çocuklara geçmektedir.
Çocuğa geçen bu öğrenilmiş yaşantılar da ilerideki yaşantılarında gelecek nesillere aktarılmakta sonuç olarak da bu öğrenilmiş ve kalıplaşmış kültürel bir davranış bozukluğu olarak telafisi için çok fazla zaman ve emek isteyen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Sıkça karşılaşılan birkaç durum ise; çocuğum 8 yaşında halen benimle yatıyor; yatmak da istemiyor; 5 yaşında kızım var hala emzik kullanıyor; 8. sınıfta çocuğum var ve hiç sınav kaygısı taşımıyor veya bunların tersi olarak aşırı kaygı; panik bozukluklar; konuşma bozuklukları ve kekemelik; altını ıslatma; on-line bilgisayar oyunları bağımlılığı gibi birçok sorun da yine anne ve babaların bozuk ve uyumsuz davranış kalıpları sebebiyle ortaya çıkıyor olduğunu gözlemlemekteyim.
Karşılaşılan
İşte tam da bu noktada uzman kişilerden anne-baba eğitimi; evlilik ve aile danışmanlığı ve gelişim psikolojisi gibi alanlarda yardım alınması elzem bir durum olmuştur. Zira bir uzmandan alacağınız profesyonel bir yardım için ayırmak istemediğiniz zaman ve ücret daha sonra ortaya çıkacak olan problemlerin telafisi için harcayacağınız zaman ve ücretten kat ve kat daha düşük olacaktır.

Murat ÇAKIR