Politik Psikoloji Nedir?
Politik Psikoloji; İnsan düşünce; duygu ve davranışının siyasi hayata etkilerini konu alan ve siyasi bilimleri psikoloji aracılığı ile inceleyen; disiplinler arası akademik; bilimsel bir alandır. Politik psikoloji liderlerin karakterlerini; yöneten-yönetilen ilişkisini; halkın kendi içindeki ve ulusların birbirleriyle ilişkisini analiz eder. Toplumsal olaylara duyarlı olan ve gündemi takip eden politik psikoloji; psikolojik teoriyi politik olaylara bağlama amaçlı çalışmalar gerçekleştirir. Bu alan psikolojiyi ve toplumu birleştiren bir kesişim noktasıdır.
Politik psikolojinin sorunlara yaklaşım yöntemi bütünleyici bir anlayışla; analitik psikolojinin temeline dayanmaktadır. Çok disiplinli ve bütünleşik anlayışla çalışan bir alan olarak aynı zamanda psikolojik perspektifle bir tarih değerlendirmesi de ortaya koymaya çalışmaktadır.
Politik Psikoloji Hangi Alanlarla Çalışır?
Politik Psikoloji geniş uygulama alanı olan bir bilim dalıdır. Siyasi bilimlerin yanı sıra; antropoloji; bilişsel psikoloji; gelişim ve kişilik psikolojisi; sosyal psikoloji; sosyoloji; psikiyatri; uluslar arası ilişkiler ve ekonomi; sanat ve felsefe gibi daha bağımsız alanlarla çalışmaktadır. Politik Psikoloji Araştırma Alanları Nelerdir?
Bu alandaki araştırmaların başlıca konuları şunlardır:
Etnik kimlik ve etniklik psikolojisi
Terör ve teröristin kimliği
Terörizm psikolojisi
Büyük grupların ve liderlerin psikolojik motivasyonları
Lider ve izleyen psikolojisi
Toplumsal ve siyasal gelişmelerin psikodinamiği.
Grup dinamikleri
Kitle psikolojisi
İç savaşlar; soykırım
Toplumsal travmalar
Göçmenlik ve göçün psikolojik açıdan incelenmesi
Entegrasyon
Medyanın siyasete ve politik davranışlara katkısı
Ülke yönetiminde politik psikolojinin yeri ve önemi
Politik Psikoloji Uzmanı Ne Yapar?
Politik psikoloji uzmanları; siyasi bilimleri; seçmenler; kural yapıcılar; yerel ve ülkesel yönetimler; uluslar arası örgütler; siyasi partiler ve kuruluşlar mevcudiyetini göz önüne alarak analiz eder. Politik davranışların altında yatan dinamikleri ve bunların sonuçlarını inceler. Her ne kadar kelime anlamı olarak “politik psikoloji” psikoloji terimi üzerine vurgu yapıyor olsa da bu disiplin için belki de doğru terim “politikanın psikolojisi” olmalıdır. Böylece alanın disiplinler arası doğası daha net anlaşılmış olur.
Politik Psikologlar; siyaset ve diplomaside başarıyı arttırmak üzere bu alanda hizmet veren politikacılara ve diplomatlara; toplumsal olaylara bakışlarında ve değerlendirmelerinde psikolojik bir pencere açma noktasında hizmet vermektedir.
Siyaset gibi tüm varlığını “ilişki yönetimi” üzerine konumlandırması gereken bir sahada bu ilişkileri yönlendirecek; yönetecek; kriz anlarında çözüm sunabilecek analiz; çözümleme ve değerlendirmelerin etkililiği kaçınılmazdır. Bu noktada da politik psikoloji uzmanlarının bilgi ve deneyimlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Politik Psikoloji Tarihsel Gelişimi
Politik psikoloji terimi ilk olarak Frankfurt Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün çalışmaları ile ortaya çıkmıştır. Theodore Adorno; Horkheimer; H.Marcuse ve E. Fromm’un felsefeleri ile şekillenerek; özellikle Marksist felsefeye rağbet eden bu felsefecilerle; temelde Freudyen psikanaliz tekniklere dayalı olarak gelişmiştir. Frankfurt Okulu’nun kurucuları bir yandan Almanya’da I.Dünya Savaşı’ndan sonra demokratik ortamın iyi işlememesi; diğer yandan kapitalist üretim biçiminin geçirdiği değişimlere koşut olarak yeniden çözüm üretebilmek için; geleneksel disiplin sınırlarının ihlal edilmesi olgularına eğilmişlerdir. Bu nedenle ekonomiden psikolojiye; hatta iletişime kadar geniş inceleme alanlarında kavramsal çerçeve arayışına girmişlerdir.
Politik psikoloji kavramı oluştuğu günden bu yana dönemin politik ve ulusal yapısını; lider tutumlarını ve yönetim şekillerini dikkate alarak araştırma konularında değişiklikler göstermiştir. Bu dönemleri 3 ana kısımda sınıflandırmak mümkündür: İlk dönem kişilik ve kültür kavramlarının yoğun olarak incelendiği 1940&1950’ler; İkinci dönem Politik tutumların ve oy kullanma davranışının incelendiği 1960&1970’ler; politik ideolojinin ve karar verme mefhumlarının hâkim olduğu üçüncü dönem ise 1980&1990’lardır. İlk Dönem:
1940&50’leri kapsayan ilk dönemde politik kişilikler ve lider davranışları mevcut düzende etkisini hissettiren Marksist; davranışçı ve psikanalitik teoriler ışığında mercek altına alınmaktaydı. Politik psikoloji 1930’lara damgasını vuran ve bir Freudyen psikanaliz teorisi olan “erken çocukluk tecrübelerinin politik kişilik üzerine etkilerini” inceledi. Aynı dönemde çocukluk tecrübelerinin yanı sıra; içinde bulunulan kültürün de politik kişiliğe; düşüncelere ve davranışlara ne gibi etkilerde bulunduğu üzerine duruldu. Örneğin ulusal liderin dış politikada sergilediği agresif tutum; a) liderin çocukluğunda agresif davranışlarının sıkça ödüllendirilmiş olmasıyla (Davranışçılık Teorisi) b) ekonomik sebeplere bağlı kafa karışıklığının yaşanmasıyla (Marksist Teori) veya c) ‘baba’ faktörünün ‘dışgrup’ faktörüne taşındığı ödipal iki uçlulukla (Psikanalitik Teori) açıklanmaktaydı.
Bu dönemde politik psikoloji adına yapılan çalışmalarda; yazılı kayıtların analiz edilmesi; gözlem ve birebir mülakat metodları kullanılmıştır. Politik psikolojinin ilk döneminde kullanılan metodlar sonraki dönemlere göre daha az bilimsellik ve çeşitlilik içermekteydi. Bu dönemde “psikobiyografiler”; “psikohistoriler”; “ulusal karakterler” üzerine yazılar yazıldı. Adolf Hitler gibi döneme damgasını vuran otoriter rejim liderlerinin biyografileri Marksist; Neo-Freudyen ve ego psikolojisi çerçevesinden kaleme alındı (Erikson; 1950&Fromm;1973). Döneme politik liderlerin kişilik analizleri damgasını vurdu. Otoriter liderlerin asabi davranışlarını oluşturduğuna inanılan çocukluk dönemleri; babaları ile olan ilişkileri; aile yapıları analiz edilerek yönetimdeki tutumları incelenmiştir. Bu dönemde yapılan araştırma ve analizler sonucunda; politik kimliklerin toplum fertlerinin çocuk yetiştirme konusundaki pratiklerine ya da sosyoekonomik düzene bağlı olarak oluştuğunu ve tarihsel süreci önemli biçimde etkilediğine karar verilmişti. Bu dönemin önemli özelliklerinden birisi de analizi yapanların sadece psikoloji veya siyasi disiplinlerden gelmiyor olmasıydı. Benedict ve Whiting gibi antropologlar; filozoflar ve hatta müzikologlar bu alana katkıda bulundular. İkinci Dönem:
1960&70’lere gelince politik psikoloji Davranış patolojisi ve politik kimler üzerinden politik davranış ve oy kullanma tutumları üzerine yoğunlaştı.Öznel yararlılık ve algının àduyguları àdavranışları etkilediği teorisi öne sürüldü.Lazarsfeld; Berelson ve Lipset gibi dönemin önde gelen siyasi bilimler; psikoloji ve sosyoloji uzmanları oy kullanma davranışının kişilerin ait oldukları gruplara; toplumsal ve medya ile olan ilişkilerine bakılarak tahmin edilebileceğini öne sürdüler. 1930 Dünya Ekonomik Bunalımından önce seçimler insanların siyasi partileri desteklemesi takım tutmak gibi fanatizm ve eğlence gibi görülmekteydi. Dünya Bunalımı ve ulusal sosyalizimin baş göstermesinin ardından akademisyenlerin dikkatleri politik tutumlar ve oy kullanma davranışları üzerine yoğunlaştı. Yapılan araştırmalarda genelde anket soruları kullanıldı ve bu yolla halkın siyaset hakkındaki düşünceleri ve gözlemleri kaydedildi(Whyte;1943&Goffman;1959). Bu anlamda 60&70’lerin önceki döneme nazaran daha bilimsel yöntemler kullanmaya başladığı görülmektedir. Politik psikolojinin ikinci evresinde çalışmalar politikada bölücü davranışlara- savaş; ayaklanma ve suç gibi-odaklı ilerledi (Davies; Gurr; Singer&Small; Narol). Bunun yanı sıra yıkıcı karakterler; siyasi istikrar; politik davranışlarda uluslar arası farklılıklar; modernleşme; yaşam kalitesi üzerine çalışma ve analizler de gerçekleştirildi. Üçüncü dönem:
Politik psikoloji 1980&90’ları kapsayan üçüncü döneminde rotasını; kullandığı metodları ve teorileri değiştirdi. Bu dönemde ilgi alanı subject-matter focus ve politik yaşamda karar verme mekanizmalarını etkileyen algı ve içeriği olarak gözlemlendi(Axelrod;1976; Tversky&Kahnerman; 1983). Bu dönemde algının karmaşık yapısını anlamak için laboratuar deneylerinden faydalanıldı. Çocuklar ve yetişkinlerle derinlemesine görüşmeler yapılarak siyasi bilincin ve ideolojinin oluşumu incelendi (Coles; 1986; Reinarman; 1987) Tarihi olaylar analiz edilerek siyasi karar alınması aşamasına katkı sağlanmaya çalışıldı.
Kaynaklar:
Wikipedia
Doç. Dr. Ece İNAN 'POLİTİK PSİKOLOJİ VE SİYASAL İLETİŞİM’
William J. McGuire The Poly-Psy Relationship: There Phases of a Long Affair