İnternet ve bilgisayar kullanımı teknolojik gelişmelerin çoğunda olduğu gibi büyük bir hızla yayılmakta. Ve yine birçok gelişmede olduğu gibi önce bu buluşun yararları öne çıkarıldı; okullarda; işyerlerinde; kamuda internetsiz ortam kalmadı. Ancak son birkaç yıldır internet bağımlılığı teriminin kullanılmasıyla birlikte tehlikeli yönleri de daha çok gündeme gelmeye başladı.
Ebeveynlerin temel görevi çocuklara güvenli bir ortam sağlamak; gelişmelerini desteklemek ve dış dünyanın tehlikelerine karşı onları korumak ve korunmayı öğretmek olarak görülür. Şimdiye kadar ebeveynler dış dünyayı ve içinde yaşanılan ortamı bilir; çocukları bu ortamda hayatta kalıp kendi ayakları üzerinde duracak şekilde yönlendirirdi. Oysa internet ve dijital aletler konusunda çarpıcı bir durum; çocukların daha “yetkin”; yetişkinlerin “çömez” konumda olmasıdır. Çocukların öğrenme güdüsü çok yüksektir ve içine doğdukları ortamı ve çevreyi kullanmayı hızla öğrenirler. Hızlı teknolojik gelişimin; tüketim ve reklam çağının etkisiyle internet ve dijital medya kullanımında; çocukların daha hızlı öğrenmesi; daha çok bilgiye erişmesi vurgulanmakta. Ebeveynlerse yetişkinlik döneminde tanıştıkları bu gözalıcı dünyayı kendilerinden hızlı öğrenen çocuklarına hayran olup onu yeni bir oyuncak veya öğretmen gibi görme eğiliminde. Öte yandan tüm sosyal yaşamın ona göre düzenlenmesi ile kaçınılmaz olarak herkes internete erişimi öğrenmek ve kullanmak zorunda kalıyor.
Bu koşullar içinde ebeveynler ve maalesef birçok eğitim kurumu içinde ne olduğunu bilmediği bir dünyaya çocukları öylece bırakmakta; dış dünyadaki tehlikelerin hepsinin internet aracılığıyla evlerin içinde olduğunu farketmemekte.
Çocuklarımıza ve bizlere dünyanın kapılarını açan ve temel iletişim ve bilgi kaynağı haline gelen internetin taşıdığı tehlikeler dünyada son 15-20 yıldır incelenmeye başlandı; ülkemizde ise bu konuda henüz çok az araştırma var.
Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Araştırmasının verileri; interneti en az riskli algılayan ve aynı zamanda internet güvenliği konusunda en az bilgili olan çocukların; Türk çocukları olduğunu gösteriyor (Avrupa Çevrimiçi Çocuklar; 2010). Ortalama olarak Türk çocukları 9 yaş itibariyle internetle tanışıyor ve 9-16 yaş arasındaki çocukların yarısının kendi bilgisayarları var. (TÜİK; 2013). Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Araştırmasının verileri; maalesef Avrupa’da internet kullanımı konusunda en az bilgili ebeveynlerin de Türkiye’de olduğunu gösteriyor.
Elimizdeki verilere göz attığımızda internetin çocuklarımız için taşıdığı tehlikeler daha da belirgin hale geliyor:
Pornografi siteleri çocukları hedef alıyor ve bu yüzden “Pokemon”; “Heman”; “Barbie” gibi çocukların kullanacakları kelimeleri içeren “domain” isimleri alıyorlar. 26 çocuk karakterinin binlerce pornografik siteyle bağlantılı olduğu ve bunların %30’unun şiddet içerikli olduğu belirtiliyor (Envisional; 2000).
Çocuklara yönelik online cinsel suçlarda; suçluların %82’si kurbanları ile ilgili bilgileri sosyal paylaşım sitelerinden toplamıştır. %65’i kurbanının ev ve okul adreslerini sosyal paylaşım sitelerinden öğrenmiştir. (Journal of Adolescent Health 47; 2010).
Oysa; bugün Türkiye’de çocukların facebook profillerinin % 46’sı herkese açık; facebook açmak için yaş sınırı 13 olmasına rağmen pek çok aile çocuklarına çok küçük yaşlarda hesap açmakta (çevrimiçi çocuklar araştırması; )
Askfm; Instagram gibi sosyal paylaşım siteleri çocukların ve gençlerin kişisel bütün bilgilerini “düşünmeden” herkesle paylaştıkları birer alana dönüşmüş durumda.
İnternette madde kullanımı; intihar ve anoreksi’yi teşvik eden bir çok site bulunmakta.
Peki ne yapılabilir? Hem teknik uzmanlar hem de psikologlar interneti ya da bilgisayarı yasaklayarak bu tehlikelerden çocukları koruyamayacağımızı söylüyor. Ebeveynler olarak yapacağınız en önemli şey ise; bu konuda bilgilenmek; neleri yapıp neleri yapamayacağınızı öğrenmek ve çocuğunuzla iyi bir iletişim kurarak ona kendisini korumayı ve kontrol etmeyi öğretmektir. Öncelikle hayatının tek eğlence ve sosyalleşme aracının bilgisayar ve benzeri ürünler olmaması; beyin; ruh ve beden sağlığı açısından spor; sanat vb başka etkinliklerle de meşgul olması çok önemli. Lise dönemine kadar giderek artan bir oranda önceleri sizin koyduğunuz sınırlarla; sonra kendi kontrolüyle internet kullanımının yönetilmesi gerekiyor. Her şeyde olduğu gibi burada da “azı karar çoğu zarar” ilkesi işliyor.
Unutulmaması gereken bir nokta da; her aile ve her bireyin kendine özgü olduğudur; çocukların temel ihtiyacı olan; aidiyet; güvende hissetme ve kabul edilme ilkeleri çerçevesinde neler yapacağınıza; konuyla ilgili gerekli bilgileri edindikten sonra; çocuklarınızla birlikte karar vermenizi öneriyoruz.