Topluluk karşısında konuşmak her insanın yaşamında olagelen bir durumdur: yalnızca politikacı;din adamı;avukat gibi kişilerin topluluk karşısında konuşma yaptıkları gibi yaygın bir inanç vardır. Oysa; öğretmenseniz her gün sınıfınızda bir şeyleri anlatmak;mühendis veya bilim adamı iseniz; yaptığınız iş hakkında onay almak; düşüncelerinizi başka insanlara sunmak durumundasınız. Müdürseniz yöneticileriniz; müşterileriniz; çalışanlarınızla konuşarak ve bazı resmi tanıtımlarda daha iyi sonuçlara ulaşabileceksiniz. Kısacası; herkes zaman zaman topluluk karşısında konuşma yapar.
İyi konuşmacı olmak doğuştan gelen bir yetenek değildir: İyi konuşmacıların sırrı nedir diye sorarsak; pek çok kişiden "doğuştan yetenekleri vardır" veya "bu özellik bazı insanlara özgürdür" gibi yanıtlar alırız. Işte konuşma yapmak konusunda sık sık karşılaşılan bir diğer inanç. Kuşkusuz; dil konusunda bazıları daha üstün yetenekli olabilir; ancak; hepimiz becerilerimizi geliştirebilme şansına sahibiz. Pek çok iş ortamında konuşma eğitimi uygulamaları çalışanların başarılarına katkıda bulunmuştur. Gerçek olan; diğer konular gibi; çalışma ve pratikle bu özelliğimizi de geliştirebiliriz.
Konuyu bilmek iyi bir konuşmacı olmak için yetersizdir: "Konunuzu iyi biliyorsanız; mutlaka iyi sunarsınız" gibi eski ve yanlış bir görüşe aldanmayın. Bilgi her konuşmacı için gerekir; ama sadece biliyor olmak konunun farklı ortamlarda nasıl sunulacağını kişiye öğretmez.
Yalnızca iyi bir konuşma tarzı kişiyi başarılı yapmaz. Tabi; "Ne söylediğiniz değil; nasıl söylediğiniz önemlidir" gibi bir görüşü savunmak da mümkün değildir. Rahatlıkla dinlenen; ancak gerçekte pek anlam ifade etmeyen konuşmalara da tanık olmuşsunuzdur. Dinleyiciler olarak; nasıl söylendiği kadar; ne söylendiğine de dikkat ederiz. Disiplinli; uyumlu bir sonuç her konuşmada önem taşır. Bununla beraber; ister özel; ister topluluk karşısında olsun; herhangi bir konuşmada ses ve beden hareketlerinin uygun ve doğal kullanımı ancak ileri sürülen görüşlere destek sağlaması açısından etkilidir.
Çok iyi bir konuşmacı aktör değildir: Konuşma hakkındaki diğer bir yaygın görüş de konuşmacıların sahnede rol yapan aktörler gibi algılandıklarının düşünülmesidir. Oysa genellikle dinleyici; konunuz ne olursa olsun; kendi duygu ve düşüncelerinizi belirtmenizi bekler. Kendinizi ortaya koymak yerine; oyunculuğu seçerseniz pek çok dinleyicinin güvenini kaybedersiniz. Dikkatle dinlenebilen bir konuşma için;
1.dinleyicilerinizi tanımakla işe başlayın: bir konuşmanın başarısı dinleyicilerin tepkilerine bağlıdır. Bunun için dikkat edeceğimiz ilk nokta; dinleyicilerin isteklerini gereksinimlerini; düşüncelerini ve duygularını göz önüne almaktır
2.konunuzu ve sınırlarınızı saptayın: konunuzu seçerken sunacağınız ortama uygun olup olmadığını; dinleyicilere yönelik hale getirip getirmeyeceğinizi değerlendirin. Şu soruları dikkate alın; .konunuz dinleyicileriniz için önemli noktalar içeriyor mu? Konuyu sunmak için gerekli bilgi birikimine sahip misiniz veya bu bilgiyi sağlayabilir misiniz? Bu konuyu dinleyicilere aktarmak istiyor musunuz? Konunuz toplantının amacına uygun mu? Konunuzu belirlenen zaman içinde yeterince geliştirebilecek misiniz?
3.hedeflerinizi belirleyin: konuşmada ne elde etmeyi arzuladığınızı açıkça düşünmeli ve söze dökmelisiniz. Kendinize şu soruları sorun; Bu konuşmadan ne elde etmeyi düşünüyorum? Dinleyicinin ne yapmasını veya neye inanmasını arzu ediyorum? Yapılmasını özellikle amaçladığım nedir? Iyi bir konuşma insanları harekete geçirebilir veya en azından bir şeylere inanmasını sağlayabilir niteliktedir.