Su içsem yarıyor cümlesini en sık kuran insanlar genellikle hipotroidi hastalarıdır. Çünkü uzun vadede ve zor kilo verirler fakat çok çabuk bu kiloları geri alabilirler. Bu nedenle de bir beslenme uzmanına başvurduklarında diyet yaptıklarının değil bunun artık bir yaşam tarzı olduğunu benimsemeleri gerekir.
Diyetisyenlere başvuran bir çok hipotroidik hastanın ortak kurduğu cümle" Ne kadar az yersem yiyeyim kilo veremiyorum" dur. Eğer siz de bu rahatsızlığa sahipseniz tek başına savaşmayı denemeyin; mutlaka bir diyetisyenden yardım alın.
Peki metabolizmayı bu kadar etkileyen hipotroidi nedir? Neden olur?
Hipotroidi en basit tanımıyla çok az tiroit hormonunuzun olması anlamına gelir. Hipotirodi en sık rastlanılan tiroit hastalıklarından biridir ve neden olan bir çok etmen vardır ;
1)Hipotroidinin erişkinlerde en sık görülme sebebi Hashimoto tiroitidir. Bu hastalıkta bağışıklık sistemi tiroit bezinin yapısını bozarak yeterli hormon üretmesini engeller.
2) Tiroid hormonlarının yapımı için iyota ihtiyaç vardır. Bu iyotun her gün yeteri kadar besinler ve su ile alınması gerekir. Çok az iyot alınca tiroid hormonları üretilemez ve hipotroidi ortaya çıkabilir.
3)Hipotiroidi; tiroit bezinin gelişmemesine bağlı olarak doğuştan itibaren de görülebilir.
4) Selenyum antioksidantı tiroid hormonlarının birbirine dönüşmesinde (T4 hormonunun T3 e çevrilmesi) rol oynayarak hipotroidiyi önler. Bu nedenle selenyum eksikliğinde hipotroidi görülebilir.
5) Tiroid ameliyatı olarak tiroid bezinin bir kısmı / tamamı çıkarılanlarda tiroid hormonu üretmekle sorumlu hücreler azalabilir / bitebilir. Bu nedenle bu kişilerde hipotrodi görülebilir.
Yorgunluk; cilt ve saçta kuruma; zihinsel gerilik; kabızlık; adet düzensizliği ; ödem gibi belirtileri olan hipotroidide tanı doktor tarafından biyokimyasal testlerde Tiroid Stimülan Hormon (TSH) ve Tiroid Hormonlarının (T3 ve T4) seviyelerine bakılarak konur.
HİPOTROİDİDE BESLENME
1) Kahvaltınızı 09.30’dan önce yapmaya özen gösterin ve poğaça; simit gibi beyaz undan yapılmış yiyecekler yerine tam buğday ekmeği ; peynir; yumurta ve domates- salatalık gibi sebzelerle desteklenmiş bir kahvaltıyı tercih edin.
2) Metabolizma hızınızı arttırmak amacıyla MUTLAKA ara öğün yapın! Eğer kahvaltıyı 06.00-07.00 gibi günün erken saatlerinde yapan birisi iseniz 3 ana + 3 ara öğün; 09.00-09.30 gibi yapan birisi iseniz 3 ana + 2 ara öğün yapın.
3) Öğünlerinizde pilav; makarna ve unlu çorbalar yerine tam buğday unundan yapılmış ekmeği tercih edin.
4) Süt ve süt ürünlerini (peynir; yoğurt;ayran;cacık vb.) light tüketin.
5) İyotun vücutta kullanımını engelleyen guatrojen besinleri - karalahana; brüksel lahanası; şalgam; karnıbahar; brokoli; turp; hardal; yer fıstığı; darı ve soya ürünleri ( soya fasülyesi; soya yağı vb)- çok fazla ve çiğ olarak tüketmemeye çalışın. Pişirerek tüketmeniz guatrojen madde miktarını azaltacaktır.
6) Yemeklerinizde iyotlu tuz kullanın.
7) Omega 3 alımını arttırmak amacıyla haftada en az 2 kez balık tüketin. Balığı fırında ya da tavada yağ ilave eklemeden pişirin.
8) Selenyum seviyesinin düşmemesi için balık; karides; hindi ve dana eti; mercimek; mantar; ceviz ile tam tahıllar selenyum kaynağı besinlerdendir.
9) Ödemi atmanın en güzel yolu bol bol su içmektir. Bu nedenle kış aylarında günde 2-2;5 litre su içmeyi ihmal etmeyin.
10) Metabolizmanın hızlanması; yağ yakımının sağlanması ve kas artışı için haftada 3-4 gün; yemekten en az 30- 45 dakika sonra en az 30 dakikalık tempolu yürüyüşler yapın.
Bu hastalıkla SAVAŞMAYI değil; YAŞAMAYI öğrendiğiniz günler dilerim...