Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Herkes Dünyayı Kendi Penceresinden Görüyor

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
Herkes dünyayi kendi penceresinden görüyor insan ilişkilerinde hepimiz dış dünyaya kendi penceremizden bakarız. Yaşımız; eğitimimiz;yaşadığımız çevre; sosyal statümüz gibi birçok etken baktığımız dünyayı kendi kafamızda şekillendirmemize aracılık ederler.



Dış dünyayı şekillendirmeye çalışmak; nesnelere;davranışlara anlamlar yüklemek insan doğasında olan bir özelliktir. Yoğun bilgilendirme bombardımanı altındaki beynimiz; işini kolaylaştırmak için böyle bir yol kullanır.beynimizin bu şekilde çalışması insan ilişkileri ile ilgili olmadığı zaman bazen işe yarayabilir ancak; insanlarla ilgili olduğunda iletişim kazalarına neden olabiliyor. Beynimizin bu eğilimi bizi sınıflandırma ;genelleme; kategorize etme ve etiketleme yanılgılarına düşürür. Geçmiş deneyimlerimizden kaynaklanan şartlanmalar gelecekte yaşadığımız deneyimleri ipotek altına alır. Böylece bizlerde geleceğe şekillendirmeye çalışırken geçmişimizin kalıpları içinde kalırız.



Geçmişimizin kalıpları içinde kalmamak için her zaman “herkes dünyayı kendi penceresinden görür” ilkesini aklımızdan çıkarmayalım. Pencere kavramı bize şunu hatırlatmaktadır. Ne kadar uğraşsak da; gerçeğin ancak bir parçasını görebiliriz. Içinde olduğumuz ruh halinden ; yanımızdaki insanlara kadar her şey bu pencerenin görme genişliğini etkiler. Baktığımız pencereden ise insanlar söz konusu olduğunda davranışları görürüz. Bu davranışlara her zaman geçmiş deneyimlerimizden kaynaklanan anlamlar yükleriz. Çevremizin daha çok farkında olmak ; insanlarla ilişkilerimizi geçmişin ipotek lerinden kurtarmak ve daha özgür yaşaya- bilmek için; sadece gördüğümüz davranışlar üzerinden iletişime geçmeli ve davranışlara yorumlar eklemekten kaçınmalıyız. Daha verimli ve kaliteli ilişkiler kurma ve geliştirme için şunları unutmamak gerekir; *herkes dünyaya kendi penceresinden bakar; ne kadar empatik yaklaşmak istesek de; diğerlerinin davranışlarının kökenini bilme şansına sahip değiliz.



Bunun için başkalarının davranışlarına anlamlar yükleyerek; onları sınıflandırmayalım. *hiç kimsenin düşüncelerine direkt ulaşım mümkün değildir; onları anlayabilmenin yolu kafalarındakini tahmin etmek değil;kafalarındaki bizlere aktarabilmeleri için fırsat vermektir. Bu nedenle etkin dinlemeliyiz. *her zaman birden fazla gerçek vardır; hepimizin farklı pencereden bakması nedeni ile hiçbir zaman aynı ölçüde ve bakış açısında iki pencere bulmak mümkün değildir. Bunun farkında olursak; karşımızdakilerle mutlak anlaşma yerine ortak payda da buluşarak sağlıklı ilişkiler geliştire- biliriz. *insanlar ifade edebildiklerinden fazlasını yaşarlar; her zaman ; söylediğimizden fazlasını düşünürüz. Bu nedenle dış dünyaya aktardıklarımız; yaşadıklarımız ve düşündüklerimizin kısıtlı bir bölümüdür. Biz kendimizi böyle eksik ifade ederken; diğerlerinin de bu sorunu yaşadıklarını bilmek; onları anlamak için daha çok çaba göstermemiz gerektiğine işaret eder. *mevcut durum her şeye gebedir; baktığımız pencereden gördüğümüz davranışlara sıfatlar yakıştırıp;iletişim sürecine olumsuz döngüye sokmak yerine; sadece gördüğümüz davranışları iletip; bu davranışlara neden olan ruh hallerini karşı- mızdakinden öğrenebiliriz. Böylece iletişimde olumlu döngünün başlaması için ihtiyaç duyulan adımı atmış oluruz. *ne ekersek onu biçeriz; şimdi yaşadıklarımız; daha önce yaşadıklarımızın bir sonucudur. Daha sonra yaşayacaklarımız da; şimdi ekilenlerin ürünü olacaktır. Baktığımız pencereden daha iyi sonuçlar üretmek için; ektiklerimizin farkında olmalıyız. Kendi farkındalığımız; kişisel bütünlük dediğimiz kişinin özünün; düşüncesinin; sözünün ve davranışının tutarlı olmasını sağlamaktadır. Bu davranış modeli; kalıplanmış kimliğinin ötesinde kendini anlama ve geliştirmeye adamış kişidir. Böylelikle davranışlarının arkasında yatan korkuları; beklentileri; umutları; kaygıları olduğu gibi görmeye olduğu gibi tanımaya özen gösterir. Özü; duyguları;sözü ve davranışıyla tutarlı bir bütün oluşturan kişi; ahenksizliğin kaynağını kolayca görebilecek hale gelir.