Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Televizyonla Tembelleşen Zihinler

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
Birçok ülkede insanların en sık yaptığı aktivitelerden biri televizyon izlemektir. Bu oran kitap okumak; müzik dinlemek; spor yapmak gibi diğer uğraşlardan çok daha fazladır. Yoğun iş temposu ve çalışma saatlerinin yanı sıra gün içerisinde sıkça kullanılan bilgisayar ve telefon gibi teknolojik aletler çalışanların bedenlerini ve zihinlerini yormaya başlaması ve bunun neticesinde birçok insanın işlerinden evlerine yorgun bir halde gelip dinlenmek amaçlı televizyon izlemeyi seçmeleri bu duruma bir neden olarak gösterilebilir.

Televizyona ulaşılabilirliğin kolaylaşması; televizyon kanalarının fazlalığı ve çeşitliliği; izlerken hissedilen fiziksel rahatlık gibi nedenler televizyonun bu kadar yaygın izlenmesinin diğer gerekçeleri olsa da bu durumun en önemli sebeplerinin başında televizyonun insan zihnini yormadan haz duygusunu tetiklemesi gelir. Şöyle ki; insan doğası gereği kendisinin haz duyduğu aktivitelerden hoşnutluk duyar; ulaşmak istenilen haz kolay elde edilen bir nesne aracılığıyla olursa kişi de alışkanlık hatta bağımlılık oluşturma ihtimali de yüksektir. İnsan zihni de benzer bir prensiple çalışır; zihni yormadan haz veren eylemleri tercih etmeye meyil eder. Bu açıdan bakıldığında televizyon izlerken zihnin çok az çalıştığı söylenebilir; aynı şekilde uyurken televizyon izlerkenkinden daha fazla kalori harcandığı uzmanlar tarafından bildirilmiştir; çünkü zihin başkaları tarafından tasarlanmış hazır görüntüleri izleyerek minimum enerji harcar. Bir süre sonra da zihnin bu tembelliğe alışmasıyla yaratıcılık kaybolur ve kişide dikkat ve yoğunlaşma gibi sorunlar baş gösterir.


Yeni nesil çocukların yaşadıkları dikkat sorunlarının önemli nedenlerinden biri de aşırı televizyon izlemeleridir. Okulda dersleri dinlemek ve ödevlere yoğunlaşmak konularında ciddi anlamda sorun yaşayan ilköğretim öğrencisi bir kız ailesi tarafından bana getirilmişti. Yaptığım değerlendirmede kızın çocukluğundan beri gerek bakıcısı gerekse ailesi tarafından çokça televizyon izlemeye maruz bırakıldığını ve kızın bu durumdan son derece olumsuz etkilendiği fark ettim. Bunun neticesinde aileye evlerindeki televizyonu mümkün olduğunca az açmalarını; bunun yerine kitap okuyarak kızlarına model olmalarını tavsiye ettim. Televizyonu açtıkları vakitlerde ise televizyonun üstüne onu tamamen kapatan bir örtü örtmelerini; kızlarının görüntüleri görmeden yalnızca işittiği seslerden yola çıkarak televizyonda neler olabileceğini –tıpkı eski radyo tiyatroları gibi- kendi zihninde kurgulamasına olanak sağlamalarını önerdim. Bu önerimi kabul eden ve bir süre uygulayan aile kızlarındaki dikkat dağınıklığının belirgin düzeyde azaldığını paylaştı.


Bu örnekten de anlaşılacağı üzere; televizyonun hazır olarak aktardığı görüntüler zihni tembelleştirerek yaratıcılığı ve odaklanmayı son derece olumsuz etkiler. İnsan zihni; olayları kendi hayal ettiği ve kurguladığı oranda gelişir. Roman ya da öykü okumak bu duruma en güzel örnektir; çünkü okunan metinle ilgili herkesin kendi zihninde özgün karakterleri; tasvirleri ve kurgusu ortaya çıkar ve kitap boyunca zihin aktif olarak bunları imgeler. Böylelikle beynin farklı bölgeleri çalışır ve gelişir. Bu durum da günlük hayata güçlü dikkat ve yaratıcı fikirler olarak yansır. Bu açıdan değerlendirildiğinde günümüzde geçmişteki kadar özgün eserlerin ortaya çıkmamasının; yazar; ressam; şair ve sanatçıların sayıca geçmişe göre azalmasının altında televizyonun yaygınlaşmasıyla insan zihnini köreltmesi olduğu söylenebilir.


Ümit AKÇAKAYA


Uzm. Psik. Dan. & Psikoterapist