Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Sınavlara Hazırlanmada Motivasyon

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
MOTİVASYON İÇİN KRAL KELEBEĞİ OLMAK

Kral kelebekleri; her yıl düzenli olarak sürüler halinde Kuzey Amerika ve Meksika arasında göç eder. Kuzey Amerika nın ağustos ayında başlayan soğuk havalarından kaçarak Meksika nın ılıman ikliminde bulunan bir dağ ormanındaki ağaçta toplanarak kış uykusuna yatarlar. Kış uykusu dört ay sürer ve kelebekler bu sürede hiçbir şey yemezler. Bu uykunun ardından kelebekler mart ayının sonlarına doğru başlayan ilkbahar ile tekrar Kanada ya doğru yola çıkarlar. Kelebeklerin Meksika dan Kanada ya ulaşması 4 ay ve 3 nesil alır. Toplam mesafe 4800 km dir. Bu uzun ve çileli yolculukta bir çok kez fırtınaya; soğuk hava dalgalarına; yağmura yakalanırlar. İşin ilginci hiç bilmedikleri bu uzun yolu belli bir disiplin ve paylaşım içinde kat ederler. Bu denli zor şartlara rağmen mutlu sona ulaşırlar.

Okuldaki yazılıların arttığı; LYS ye az zaman kaldığı bu günlerde kral kelebeklerinden almamız gereken bir çok ders vardır. Hayat koşuşturması içinde bulunduğumuz dönemler mutlaka olacaktır. Hayat içinde bir çok zorlukları barındıracaktır. Kelebeklerde olduğu gibi biz de gösterişten uzak ; paylaşımcı; disiplinli ve çıkar gözetmeksizin bir yaşam sürerek mutlu sonlara ulaşabiliriz. İnandığı şeyleri aşk ile yapanların idolü olmalıdır bu kelebekler.

Sosyal hayatımızda ; öğrenim hayatımızda mücadele için güçlü bir temel atmamız gerekir ki bu da olaylara bakış açımızın netliği ile ilgilidir. Her büyük başarı içinde mutlaka zorluklar barındırır. İlk adımı atmak için hep uygun bir zamanı bekleriz ve atarız atmasına bu adımı ama gecikiriz bir çok kez de. Yapmamız gereken kendimizi yok etmeden bir an önce eyleme dönüştürmektir düşüncelerimizi. Yorgunken koşabilmek ; ağlarken gülebilmek paradoks olarak algılansa da yeri geldiğinde bu değişimleri bir an önce gerçekleştirip yola koyulmalıyız kral kelebekleri gibi. Yolumuzdaki dağlar ne kadar yüce olsa da içimizdeki güç; umut yol olup bu dağları aşacaktır.

Zorlu bir yolculuğa çıktığımız bu dönemde neler yapmalıyız; öncelikle gerçekçi beklentiler oluşturun; siz dahil olmak üzere hiç kimsenin mükemmel olmadığını unutmayın; diğer insanların hatalarını kabul edin ve kendinize karşı da hoşgörülü olun. Stresli durumlarda ya da ego boşalması yaşandığı durumlarda vites küçültün ve zihniniz de “Selfie” pozu oluşturun. Böylelikle davranışlarımızı da yorumlamış oluruz.

Yolculuğunuz sırasında yeni uğraşılar aramayı da unutmayın. Kendinize zaman ayırın; eskilere dönün; unuttuklarınızı hatırlamaya çalışın. Hep isteyip de bir gün nasıl olsa yaparım dediğiniz şeyleri ertelemeyin ve gerçekleştirin. Bunlar hayatın içinde bize yeni bir ruh verecektir.

Düşüncelerimizi kontrol etmeyi öğrendiğimizde içimizdeki gizli güçlerde uyanacaktır. Ülkemizde ve yurtdışında; alanlarında üstün başarıyı yakalamış insanlarla yapılan mülakatlarda bu başarıların altında yatan en büyük etkenin “hayal kurmaları ve vazgeçmemeleri” olduğu tespit edilmiştir. Aynen sular gibi... “mermeri delen suyun gücü değil devamlılığıdır.”

İnsanlar en olumsuz anlarda bile kendisini mutlu edebilecek bir şeyler bulmalıdır. Sokakta kaldırım taşları arasında; en olmadık bir yerde tek başına bir ot mutlaka görmüşsünüzdür. Bu ot adeta “her şeye rağmen ben varım ve yaşamak istiyorum” demektedir. Bahçelerde; saksılarda kolay koşullarda bitki olmak kolay bir şeydir. Ama kaldırım taşları arasında her şeye rağmen yaşamak olağanüstü bir şeydir; saygı duyulmalıdır. Zor şartlar altında; her şeye rağmen var olmaya çalışan insanlar gibi.

Yaşamın koşuşturması içinde fırsatları değerlendiren kişiler her zaman başarılı olmuştur. Bu da olumlu bakış açısıyla olur. Zira bakış açılarımıza göre farklı fırsatlar doğabilir ve ne kadar değişik açılardan bakabilirsek; hayatımızdaki her hadise bir fırsata dönüşecektir. Şu örnekte görüldüğü gibi: "Yıllar önce bir ayakkabı şirketinin sahibi; pazar araştırması yapmaları için Afrika ya pazarlamacılar gönderir. Birinci pazarlamacı; pazar araştırması yaptıktan sonra patronunu aradığında ona şöyle der: "Burada bizim için hiçbir fırsat yok. Çünkü hiç kimse ayakkabı giymiyor." Bir kaç ay sonra giden ikinci pazarlamacı patronunu arayıp heyecanla şöyle der: "Afrika da inanılmaz fırsatlar var. Çünkü burada hiç kimsenin ayakkabısı yok."

Hayıtımızı şekillendirecek olan kameralarımız ve onların nereye baktığı çok önemli. “Ne gözümü alabildim ne de göze alabildim” deniyor ise de; sağlıklı bir yaşam için kameralarınızın açılarını değiştirin ve her şeyi göze alın ki yaşama sıkıca bağlanabilelim…

Unutmayın ki herkes Everest’e tırmanamayabilir ama herkesin tırmanabileceği bir Everest mutlaka vardır…

Günlük hayat içinde yaşama sevincimiz askıya alındığında ortaya çıkan en önemli sorunlardan biri de yalnızlaşmamızdır. Bu durumun bir sonraki durağı ise depresyondur.
Depresyon modern çağımızın en göze çarpan salgın hastalığı halinde gelmiştir. Yıldan yıla büyük artış gösteren depresyon sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da sıklıkla görülür olmuştur.BBC nin araştırmasına göre depresyon ve anksiyete konusunda tedaviye başlama yaşı beşe kadar inmiştir.

Depresyonun artışına karşılık antidepresan kullanımında da artış olması sürpriz değil elbette. Örneğin Türkiye’de 2005 yılında yaklaşık 20 milyon kutu olan kullanım 2010 yılında 34 milyon kutuyu geç*miş; yani antidepresan kullanımı beş yılda neredeyse % 65 artmış. İşte bu rakamlar nedeniyle de depresyon hem bireysel açıdan hem de toplumsal açıdan bir halk sağlığı sorunu olarak görülüyor.Bu gün birçok çantanın içinde antidepresan vardır.

İçinde bulunduğumuz mevsimin özellikleri; puslu havalar; güneş ışığının az olması bizlerin biraz daha agresif olmasına yol açıyor. Zorlu ve yoğun iş temposu; gelecek kaygısı;maddi sorunlar; iletişim engelleri;duygusal sorunlar ve daha bir çok depresyon için zemin hazırlayabilmektedir.
Tüketimin ve maddeci yaşamın içinde güçlü durabilmek için neler yapmalıyız?
*Aşırı rekabet özellikle büyük iş yerlerinde çalışanlar için sıkıntı yaratmaktadır. Bu anlayıştan uzak durulmalıdır.
* Her yaptığınız işin mükemmel olma zorunluluğu yoktur; mükemmel olma düşüncesinden yeri geldiğinde uzaklaşmasını bilmeliyiz.
* Aceleci olmayın.
* Saldırgan olmayın.
* Her şeyin kontrolünü elinizde olmayabilir; rüzgarı değiştirmek için uğraşmayın.
* Kendinize güvenin.* Kendinizle barışık olun.
*Negatif yapıdaki insanlardan uzak durun; pozitif düşünen;enerjisiyle sizi şarj edebilecek insanların yanında olun.
*Pollyanna gibi hayatı toz pembede görmeyin sadece; olumsuz gözlükleri çıkarıp; kendinizi; geleceğinizi ve etrafınızı daha gerçek gösteren bir gözlük takın.
Umutsuzluk; keder; çaresizlik duyguları içinde hayata küsmüş insanlarla yapılan çalışmalar; kimyasal ve hormonal dengesizliklerden kaynaklanan bozukluklar bir yana bırakılırsa; bu insanların geçmişlerinde çaresizliği öğrendiklerini gösteriyor. Bu insanlarla yeni bir süreç içinde ‘ustalık’ çalışmaları yapılıp; yaşamlarını denetleyebilecekleri öğretildiğinde kederli; umutsuz insanlar; neşeli umutlu insanlar haline gelebiliyor. Bu yüzden geçmişteki öğrenilmiş çaresizliklerimizi bir kenara koyup mücadeleye başlamalıyız.Modern yaşamın promosyonu olan depresyonu yenmenin yolu ilk olarak bu motivasyonel mücadeleden geçmektedir.

Mücadele ile teslimiyet arasında denge kurup elimizden geleni yaptığımızda; geri kalanını bizim etki alanımızın dışındaki gelişmelere bırakabiliriz. Geçmişi değil geleceği hedeflemek hareket noktamız olacaktır. Mevlana’nın dediği gibi “Dünle beraber gitti düne ait ne varsa; bugün yeni şeyler söylemek gerek”

Hayat hayallerini gerçekleştirmek için inat eden; risk alan bir kişiye asla karşı koyamaz. Nereye varmak istediğimizi bilir ve buna uygun bir yol haritası çıkarırsak kesinlikle amacımıza ulaşırız. Ataol Behramoğlu’nun dediği gibi;

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın; ırmaklara; göğe; bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey; hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat; sunulmuş bir armağandır insana.

Zorlu dönemlerinizde sevmekten ve öğrenmekten asla vazgeçmeyen gerçek bir “Kral Kelebeği” olmanız dileği ile…