Kendinize hiç ‘Mutluluk nedir’ diye sordunuz mu? Mutlu olmak için neler yaptığınızı bir düşünün.
Birçok insan kendi için bir şey dilerken tüm içtenliğiyle ‘huzur istiyorum’ der; evet sizce huzurlu olmak nedir? Yaşamınızda huzur ve mutluluk var mı?
Kendinizi iyi hissediyor musunuz? Gelin bu kavramları biraz açalım.
Geçenlerde üniversite öğrencisi genç bir danışanımla görüşüyorum; “benim için arkadaşlarım çok önemli; onlarla beraber olduğum zaman çok mutlu oluyorum. Gecenin 24.00’de bile arasalar ‘gel hadi şuradayız’ diye atlar giderim.”diyor. ‘Gençlik işte’ diyebilirsiniz.
Orta yaşlı; evli bir bayan danışanım; “Kocamın işten erken gelmesi ve ailecek bir akşam yemeği yemek benim en büyük mutluğum” diye anlatıyor.
30’lu yaşlarda bir erkek danışanım; “iş yerinde şu müdürlüğü bir alırsam benden daha mutlu insan olamaz” diyor.
Bu örnekleri çoğaltabilirim. Her bir bireyin kendisine göre bir mutluluk tanımı var.
Şimdi biraz düşünelim; ‘Mutlu’ olduğumuzda kendimizi nasıl hissederiz? Neşeli; sevinçli; güvenli; umutlu; genelde duygularımız pozitif yöndedir. Pozitif olduğumuz zaman kendimize güvenimiz artar. Bu olumlu duyguları hissettiğimizde yaşamdan yüksek oranda doyum alırız.
Peki; mutluluğumuzu etkileyen faktörler nelerdir? İlk akla gelen sağlık; aile; birçoğumuz belki de öncelikle ‘para’ demiştir; iş; eş; arkadaşlar; başarı; cinsellik; ev; hobiler; yaşadığımız toplum; içinde bulunduğumuz kültür; sosyal değerler… Bu faktörler olumlu yöndeyse muhteşem. Hoş duygular içinde kendimizi iyi hissederiz; ideal bir ruh sağlığına sahip olduğumuzu görürüz. Bu da özgüvenimizin artmasına etken olur. Kendimizi daha rahat ifade eder; ortaya koyabiliriz. Güçlü bir kişilik yapısına sahip olabiliriz. Empati ve sosyal duyarlılıklarımızı arttırırız.
Huzur’u; yaşamımızdaki sakinlik; dinginlik ve düşüncelerimizin rahatlığı olarak tanımlayabiliriz. Tanımlaması ne kadar kolay değil mi? (Oysa bunu sağlayabilmek için ne çok çaba sarf ediyoruz.) Bir de bunun karşısında yer alan duygulara bakalım; tedirginlik; endişe; ızdırap; kıskançlık; şüphe; ikilem; tamah… İçimizde bu duygular yok mu? Hepimizde az ya da çok var olan; içimizi kemiren bu olumsuz duygular; bazen bizleri yiyip bitirir.
Birçok yaşam olayı; kendi kontrolümüz dışında oluşmaktadır. Huzur; mutluluk ve iyi hissetme bu olaylarla nasıl yüzleştiğimiz ve baş etmeye çalıştığımız ile ilgilidir. İşte burada ‘Ruh Sağlığı’ndan söz etmek faydalı olur diye düşünüyorum. Eğer; kendinizle ve diğer insanlarla uyum ve denge içinde iseniz; ruh sağlığınızı normal olarak görebilirsiniz. Bu uyumda elbette zaman zaman esneklikler olabilir. Burada şöyle bir soru aklınıza gelebilir; “Ruh sağlığı yerinde olan bir insan ne gibi özellikler taşır?”.
• Uzun süren kaygı; korku; kuşku ve kuruntulardan uzaktır.
• Çevresi ile sağlıklı bir ilişki içindedir.
• Çevresindeki insanları sevmeli; saymalı ve sevilmeli; sayılmalıdır.
• Kendini tanımalı; neyi yapıp – yapamayacağına karar vermeli; kendisine güvenmelidir.
• Karşılaştığı engeller karşısında yılmamalı; bunlarla baş edebilmelidir.
• Bir iş yapmalı; başarmalı; bundan mutlu olmalı ve daha iyiye ulaşmak için çaba sarf etmelidir. Toplumda bir yeri olmalıdır.
• Gelecek için bir amacı- hedefi olmalı; bunu gerçekleştiremezse pes etmeyip yerine yeni hedefler koyabilmelidir.
• Bağımsız karar verme ve uygulama yetisi olmalıdır.
• İçinde yaşadığı toplum ile uyum içinde olmalı.
• Her şeyi zamanında yapma becerisine sahip olabilmek önemli bir yetenektir. Eğlenme; dinlenme; sosyal aktivitelere katılma; kendini geliştirmek için zaman ayırabilmelidir.
Burada önemli olan siz; ‘Kendinizi seviyor musunuz?’ ‘Bunun için bir çaba gösteriyor musunuz?’ ‘Mutluluğunuzu çevrenizdeki insanlarla paylaşıyor musunuz?’ Gerçekten sever; bunun için çalışır ve paylaşırsanız ruh sağlığınızı koruyorsunuz demektir.
Hedefimiz; kendimizi iyi hissetmek; hoş duygular yaşamak; düşük düzeyde olumsuz duygulara sahip olmak; yüksek düzeyde yaşam doyumu elde etmektir.