Hepimiz içinde bulunduğumuz toplumun gereksinim veya dayatmaları ya da bizim gönüllü olarak seçtiğimiz büyük bir rol kümesi içinde yaşıyoruz. Bu rollerimizi aynı bir tiyatro sahnesinde olduğu gibi sırası geldiğinde ve dekor değiştiğinde sergiliyoruz. İnsanlar; gün içinde onlarca farklı role girip çıkıyorlar. İnsanlar; bir eş; baba; yakın arkadaş; dost; dernek üyesi; yönetim kurulu üyesi vb. Rolleri sergilemektedir.
Peki siz hiç düşündünüz mü kaç rolünüz var? Hepimizin sahip olduğu bu kadar zengin rol repartuarlarına rağmen neden daha keyifli ve daha doyurucu bir iş ve özel yaşantı yerine biraz daha gergin; biraz daha karamsar bir yaşam bizi bırakmıyor.
Herhangi bir anda rollerimiz ile ilgili elimizde üç seçenek vardır:
1* geçmişte kalan ve değişmemiz mümkün olmayan şeyleri düşünmek ve bunlarla ilgili üzüntü; pişmanlık yada kırgınlıkları tekrardan yaşayarak rolümüzü sergilemek.
2*gelecekte olması muhtemel olumlu ya da olumsuz olayları düşünerek heyecan ya da başımıza gelmesinden “korktuğumuz şeyin korkusu olan” endişeleri yaşamak.
3*şimdi ve bu anda var olarak; içinde bulunduğumuz durumun şartları
neleri gerektiriyorsa onu ortaya koyarak; geleceğin hedeflerini gözden
kaçırmadan davranışlarımızı sergilemek.
Başka bir deyiş ile;
*sahip olduğumuz ya da bize atfedilen rollerin farkında olmak
*içinde olduğumuz veya sürdürdüğümüz rolü bilinçli olarak seçerek
**sonuçlar kadar sürece de odaklanmak
*geçmişin hata ve pişmanlıklarından kurtulmuş olarak
*geleceğin kaygı ve korkularından arınmış olarak
o an için; içinde olduğumuz rolü severek ve isteyerek sergilemek.
Ne zaman ki sadece geçmişi yada geleceği dikkate alıyoruz;
işte o zaman; içinde bulunduğumuz anı kaçırıyoruz.ne zaman ki “şimdi ve içinde bulunduğumuz zaman” dilimini seçiyoruz; işte o zaman zevkli anlar başlıyor.sahip olduğunuz onca rolün içinde daha keyifli ve doyurucu bir yaşantı üretmek için;
*arzu ettiğiniz rolleri benimseyin; arzu etmediklerinizi kabul etmeyin.
*geçmişi değiştiremeyeceğinizi bilin ve geçmişteki hataları pişmanlık duymak için değil; ders almak için gözden geçirin.
*ancak şimdi çalışırsanız ve şimdi iyi ilişkiler geliştirirseniz geleceğinizi daha net şekillendirebilirsiniz.
*zor olduğunu bildiğiniz ve kendinize hata yapmak için fırsat veriniz.
*her zaman başarabilme konusunda gayret içinde olunuz. Başaramadığınız zaman pes etmeyiniz. Farkındalığınızı sürekli uyanık tutunuz;her hatanızı fırsat olarak görünüz.
*elde ettiğiniz ve etmediğiniz her şeyin sorumluluğu sizdedir. Her koşulda “daha iyiyi elde etmenin” kendi çabanıza bağlı olduğunu biliniz.
*tüm insan ilişkilerine önyargılardan arınmış olarak yaklaşmaya gayret gösterin.
Şunu hiçbir zaman unutmayalım; çevreyi insanlar yaratır. Bireylerin kendi kişilikleri ile içinde bulundukları çevre arasındaki ilişki davranışı oluşturur.
Kişilik aileden gelen özelliklerle yaşam boyu edinilen deneyler sonucu olarak ortaya çıkar. Ve değişik kişilikteki bireylerin aynı olaya farklı tepkiler göstermesine neden olur.bunlar iş çevresinde de göz önünde bulundurulması gereken önemli konulardır. Kişilikle çevre arasında ilişki iki uç arasında değişir.
Bu uçta ; belili çevre koşulları birçok farklı kişiliklerin az çok benzer davranış göstermelerine neden olurken; öteki uçta belili bir çevre durumu çok farklı davranışlara yol açar. Bir örgütte çevrenin davranış üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu bilmek çok yararlıdır. İnsanlar kolaylıkla başkalarının davranışlarını yanlıca kişilikleri açısından değerlendirme yoluna gidebilirler.
Geleceğin örgütleri ve işverenleri beşeri ilişkiler ve benzeri yeteneklere büyük ağırlık vereceklerdir. Bu yalnıza bireyleri geliştirmek ve işlerini daha etkin bir biçimde eğilimlerini sağlamak gerektiğinden dolayı böyle olmayacaktır. Aynı zamanda; karmaşık ve hızla değişmekte olan örgütler; yönetilmesi gereken
gurup ve bireyler arasındaki ilişkilerde kendini gösteren zorlamalar nedeniyle
böyle olacaktır. Gurup içinde kişisel sezgi kazanılması; değer ve algıların araştırılması ve teşhis yeteneklerinin öğrenilmesi.büyük ölçüde katılım gerektiren bir deneydir.