Çocuklar üzerindeki etkisi bakımından televizyon; son yıllarda üzerinde en çok tartışılan kitle iletişim araçlarından biri haline gelmiştir. Televizyon yetişkinler için olduğu kadar; çocuklar için de son derece önemli bir haberleşme; eğlence ve öğrenme aracıdır. Genel öğrenme kuramlarına göre; öğrenmeye çok sayıda duyu organının katılması çocuğun öğrenmesini olumlu bir biçimde etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında işitme ve görme duyularını aynı anda uyaran televizyon; doğru ve etkin bir biçimde kullanıldığında iyi bir öğrenme ortamı yaratabilmektedir. Aynı zamanda; televizyon izlemek çocuklar için neşeli ve hoşa giden bir uğraştır. Çocuğun ilgiyle ve severek izlediği bir konuyu öğrenmesi de kolaylaşacaktır. Bu nedenlerle televizyon çocuklar üzerinde etkili bir eğitim-öğretim aracı olarak kullanılabilmektedir.
Eğitici ve öğretici bir araç olarak kullanıldığında çocuğumuzun gelişimini olumlu destekleyecek olan televizyon; onun günlük hayatına nasıl ve ne şekilde yer almalıdır? 1.Televizyon izleme süresi çocuğun yaşı ve gelişim düzeyine uygun olmalıdır. Yapılan araştırmalar; çocukların henüz iki yaşından itibaren televizyon izlemeye başladığına ilişkin bulgular sunmaktadır. Televizyon ekranında görüntüler her 5-6 saniyede bir değişmektedir. Bu hızla değişen görüntü ve sesleri izleyen çocuk düşünmeden; yorumlamadan pasif izleyen konumuna geçer. Dolayısıyla televizyon karşısında yemek yedirilen çocuk bu sürece bilinçli ve aktif bir biçimde katılmamakta; hareketsiz ve oldukça pasif bir öğrenme modeli içine sokulmaktadır. Böylece etkin öğrenme süreci sağlıklı bir biçimde gerçekleşememektedir. Televizyon 2 yaş öncesi dönemde çocuğumuz için eğitici ve öğretici özellik taşımamaktadır. Çocuğu oyalama amacıyla kullanıldığında da öğrenme süreçlerini olumsuz yönde etkilemektedir. 2. Çocukların izleyecekleri televizyon filmlerinin konu ve işleyişinin onların rahatlıkla anlayabileceği türden olması gerekmektedir. Okul öncesi dönemdeki çocukların kendi yaş grupları için hazırlanan programları seyretmeye yönlendirilmeleri son derece önemlidir. Çocuklar izlediklerini yetişkinlerden farklı şekilde anlamlandırmaktadırlar. Büyükler için hazırlanmış programlar; çocuklar tarafından yeterince kavranamayacağından; anlayamadığı birtakım mesajlar çocukta birçok anlam karmaşasına yol açabilmektedir. Yetişkinlerin izledikleri programlara eşlik eden çocukların; anlama-kavrama düzeylerinin üstünde olan bu programları çok erken yaştan itibaren; uzun sürelerle izlemeleri; onları zihinsel ve duygusal yönden karmaşıklığa itebilmektedir. 3. Çocuğun izlediği programdaki karakterlerin olumlu özelliklerinin çoğunlukta olması önem taşımaktadır. Programdaki kahramanların çocuk için birer model olma yönünde önemleri büyüktür. Çocuğun beğenerek izlediği kahramanların olumsuz özelliklerini de benimsemesi son derece doğaldır ve çok sık karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle seçilecek tip ve karakterlerin çocukta olumlu davranış modelleri geliştirecek türde olmasına özen gösterilmelidir. 4.Çocuğunuz ile izlediği programlar hakkında konuşmak; ona açıklamalar yapmak ve duyduğu çeşitli sözcükleri kullanma fırsatı vermek; televizyon ile iyi bir öğrenme süreci gerçekleştirme ve dil becerilerini arttırmada önemlidir. Anne-babalar tarafından bunların yapılmadığı durumda; televizyon izleme; çocuğun çevresindekilerle sözlü iletişimini azaltarak olumsuz bir rol de oynayabilmektedir. Çocuk izledikleri yoluyla pek çok yeni kavram ve sözcükle karşılaşır. Ancak çocukla karşılıklı konuşma yapılmadan bu kavramlardan ne kadarını anlayabildiğini bilmemiz zorlaşır. Anne babalar çocukları televizyon izlerken sözlü iletişime teşvik ederse; çocuk duyduğu kelimeleri aktif olarak kullanabilme fırsatı bulabilecektir. Programları çocuğunuz ile beraber izleyip; izledikleri ile ilgili zaman zaman sorular sorup; onun da sorularına cevaplar vererek; gelen mesajları iyi bir biçimde anlamasına destek olmanız en sağlıklı yaklaşım olacaktır. 5. Çocuğun tüm programları değil; kendine uygun olanları belirli sürelerde (zaman sınırlaması yaparak) izlemesi; gelişimi için gerekli olan diğer etkinliklere de katılabilmesi yönünde önem taşımaktadır. Özellikle öğrenme konusunda büyük bir potansiyele sahip okul öncesi dönemdeki çocuk; öğrenmelerini gerçekleştirirken; doğrudan deneyimlemeye; yaşıtları ile ilişki kurabilmesi için onlarla bir arada bulunmaya ihtiyaç duymaktadır. Yalnızca psikososyal gelişimi için değil; çocuğun sağlıklı fiziksel gelişimine ulaşması için de hareket imkanına sahip olması gerekmektedir. Zaman sınırlandırması yapılmadan çocuğa sunulan televizyon; çocuğun bu deneyimleri yaşamasına imkan sağlayamayacaktır.