Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Güçlü Bir Anestetik Madde:Öfke

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:06    Güncellendi: 18.02.2025 22:06
İnsan hayatı bazen adlandırmakta bile zorlandığımız duygu ve davranışlarımızla doludur. Pek çok insan hangi davranışının hangi duygusundan kaynaklandığını bilemeyecek durumdadır ama birini çok iyi biliyor ve akın andırıyor ki o da öfke.
Öfke aslen bir davranış kalıbı olarak incelene gelmiş ve üzerine çalışmalar yapılmıştır. Öfke üzerine yapılan en ilginç çalışmalardan biri ise öfkenin bir bağımlılık olması üzerinedir. Hepimizin yaşamında sürekli öfke problemi yaşayan insanlar vardır. Bu insanlar belki sürekli ellerindeki eşyaları fırlatmazlar ya da bir kavgaya sebep olmazlar ama etraflarında olan bitenlerden sürekli sızlanırlar; yakınlarındaki kişilere bağırırlar ya da her an bağırmak için tetikte beklerler. Sürekli şikayet ederler; hırçın ve huysuzdurlar. Öfkelerini kontrol altında tutmaya çabalarlar ama kendilerine ve sosyal çevrelerine bazen kalıcı da olabilen zararlar verirler. Fakat öfkenin nasıl bir kimyası olduğunu gördüğümüzde bu insanları anlamak kolaylaşıyor.
Örtük duygular
Öfkenin temelinde ya da arkasında çok güçlü fakat örtük başka duygular vardır. Bu duygular öyle güçlüdür ki kişi o güçlü duygularla karşılaşmak; onlarla tanışmak; onları kabul etmek ve onlarla mücadele etmektense öfkeyi yaşar. Yani örtücü bir duygu olan öfkenin ardından korku; başarısızlık; kaygı; utanç; değersizlik; acı ya da karşılanamayan bir ihtiyaç çıkması hiç şaşırtıcı değildir. Bütün bu örtülen esas duygular öfkeye kapılındığında hissedilmez ve bu kişiye avantaj sağlar. Kişi daha zor bir görevden böylelikle kaçmış olur. Şöyle bir düşünün; kaçınız öfkeliyken utanç ya da acı duydunuz? Kaçınız sokakta aniden düştüğünde canının acısını hissetmek yerine yerdeki kaldırım taşlarına; hatta o ilçenin belediyesine öfkelenmedi? Ya da aranızda öfkelendiğinde asıl ihtiyacının ne olduğunu hatırlayan var mı? "Evet" cevabı verenlerin sayısının az olması kaçınılmaz. Bu çok avantajlı görünen hal sadece o anlık ya da bir sürelik bir avantajdır. Öfkenin anestetik etkisi geçtiğinde dezavantajları başlar. Öfke dindiğinde birçok şey yıkılmıştır ve bedeli ilk anda zannedilenden çok daha ağırdır.
Suçlayıcılık
İnsanoğlunun üzerinde çalışmalar yapılan bir özelliği de başkasını suçlayabilmesidir. Kişi negatif durumlarda ikilem yaşar ve kendimi kurban dünyayı fail kabul eder. Kişi kurban olmasına sebep olan mağduriyetini ortadan kaldırmak için kendi dışındakini fail kabul eder ve faile öfke duyar. Burada kişinin gözden kaçırdığı şey kendisinin de fail olabileceği gerçeğidir. Kendisine dönüp şu an acı çekiyorum ya da utanç duyuyorum diyemez. Yani kötü olabileceğini fark edip kabul edemez ve öfkeye kapılır.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi öfkenin özelliği çok kuvvetli olması ve yükselerek artmasındadır ta ki birisi "yeter artık" diyene kadar. Pek çok insan öfkeden kurtulabilmek için psikiyatrist ve psikologlardan destek alıyor. Aslında bunu başarmanın ne denli kolay olduğunu çocuklarda gözlemleyebiliyoruz. Çocuklar başlarına gelen negatif durumlar karşısında kendilerini gösterip ağlayarak "ben çok kötüyüm" cümlesini rahatlıkla söyleyebiliyorlar ve bu sayede hem yaşadıkları negatif durumu daha kolay tolere edebiliyor hem de duygu dünyalarıyla tanışıyorlar.
Biz yetişkinlerin öfkeden kurtulabilmesi için ise öncelikle ayık kalmayı; anestetik maddeden uzaklaşmayı kabul etmemiz gerek. Yaşadığımız olumsuz olaylar karşısında ilk tepkiyi vermeden önce bir an durup "Şu an bende neler oluyor?" sorusunu sormak esas duygumuza yakınlaşmamızı sağlar. Öfkeden kurtulabilmek için ikinci adım ise fail kadar kötücül; yani kötü kurban olduğumuzu kabul etmek; fail ile kurbanı eşitleyebilmektir.
Eğer kızgınlık doğru bir biçimde ifade edilemezse bir süre sonra o duygu yüksek tansiyon; psikosomatik rahatsızlıklar (ülserler; allerjiler vb.) ya da depresyon gibi sorunlara yol açabilir.
Hepimizin olumsuz olay ve yaşantılar karşısında kötü olmak gibi bir sorumluluğu vardır. "Ben üzgünüm" dediğimizde yaşadığımız duygunun sorumluluğunu alırız ve bu duyguyla ne yapabileceğimizin yollarını araştırırız. Kısacası deneyimlenmesi gereken şey çocuksu olabilmek ve ağırlığından bu denli endişe ettiğimiz örtük duygularımızla tanışma ve onlara zaman zaman eşlik etme nezaketini gösterebilmektir.