Çocuklar da Saygıyı Hak Eder
İnsan sosyal bir varlıktır; başkaları tarafından işitilmek; anlaşılmak ve önemsemek suretiyle varlığını ve hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürebilir. Yüce yaratıcı insanı yaratırken ona bazı duygular; hisler; özellikler vermiştir. İnsan; fıtratında taşıdığı bu duygularla hayatın akışını sürdürmektedir. Bu özelliklerin merkezinde de sevgi ve saygı vardır. İnsan bu duyguları taşıdığı ve yaşadığı oranda değer kazanmaktadır. Toplumumuzda aile ilişkilerine göz atıldığında anne babaların çocuklarına sevgi göstermesinin gerçekliliği vurgulanırken; saygı ihmal edilmektedir. Saygı sadece büyüklere gösterilmelidir anlayışı hakimdir. Saygı; çocukta olsa her insanın hak ettiği sosyal bir haktır. Toplumumuzda saygı denilince küçüğün; büyüğe; güçsüzün güçlüye muamelesi olarak algılanmakta. Oysa ki saygı insan eşitliğinin en önemli göstergesidir. Toplumumuzdaki insan ilişkilerine göz attığımızda güçlünün güçsüzü yenmeye çalıştığı bir anlayışın hakim olduğuna tanık olmaktayız. Anne babanın da çocuklarıyla ilişkisinde sadece kendilerini saygıya değer bulduğu müşaade edilmektedir. Andımızda yer alan "büyükleri saymak; küçükleri sevmek" ifadesi toplumun bakış açısını gözler önüne sermektedir. Modern toplumlarda sadece anne baba saygıya layıktır anlayışı yıkılarak çocuklarında saygıya değer birer birey olduğu vurgulanmaktadır. Kişi birey olduğu için saygıyı hak eder. Büyük ya da küçük; güçlü ya da güçsüz olmak ölçüt olarak kabul edilemez. Kaç yaşında olursanız olun; sosyo-ekonomik gücünüz ne olursa olsun; sadece insan olduğunuz için saygıyı hak edersiniz. Çocuklara da bu bakış açısıyla yaklaşılmalıdır. Saygı duyarsanız; saygı duyulursunuz. Anne babalar çocuklara sevgi duyduğu oranda saygı da duymalılar ve bunu çocuklarına hissettirmelidirler. Sevilen ve saygı duyulan çocuğun kendisini değerli hissetmesi; özgüvenini ve değer yargılarını olumlu yönde etkilemektedir. Değersizlik; bireyi mutsuz ve başarısız kılar. Aile içerinde değer gören; önemsenen; söz hakkı verilen; düşüncelerine ve benliğine saygı duyulan çocukların zeka gelişimi daha hızlı olur. Sosyal zekası da o oranda gelişir. Pek çok insan saygıyı sadece belirli insanlara layık görmekte. Sadece bizden büyük; daha güçlü kişilere veya kurumlara saygı göstermeniz; bizimle eşit statüde bulunmayan insanların ihtiyaçlarına saygı duymamız insan haklarını ihlal etmekten başka bir fayda sağlamaz hiç kimseye. Çocuğunuz dahi olsa sizden farklı düşünen kişi ya da kişilerin duygu ve fikirlerine karşı tahammül etmek neden bu kadar zor gelir. Biz insanlar her yurttaşın saygıya layık olduğunu hissetmeye ve bu duyguyu içselleştirmeye ihtiyaç duyar. Sevgi içten gelen bir duygudur; öğretilmez; saygı ise bir davranış biçimidir; eğitimsiz olmaz. Bu eğitim de ailede başlar. Sevgi ve saygı dolu bir aile ortamında yetişen bireyler davranışlarından; hal ve hareketlerinden bunu belli ederler. Yoksun bırakılan insanlar; agresif; hoşgörüsüz; acımasızca tutumlar sergileyerek içlerindeki açlığı ortaya çıkartırlar. Ruhu sevgi ve saygı ile beslenmiş insanlar çevresindeki insanlara karşı da bu bakış açısıyla yaklaşırlar. Saygı ve sevgi insan ruhunun gıdası olduğu gibi insan ilişkilerinin de temelini oluşturur. Bu temel küçük yaştan itibaren atılan tohumların ürünüdür. Anne babalar küçük yaştan itibaren sevgi ve saygı tohumlarını çocuklarının ruhlarına işlemeyi ihmal etmemeliler. Bu hayatta her birey değer verilmek; sevilmek ister. Bu arzu ve anlayış bir ömür boyu sürmektedir. ister anne babanızın küçük kızı/oğlu; isterseniz makam mevki sahibi bir birey olun. Bu ihtiyacı hep içinizde hissedersiniz. Sevgi ve saygı kişiyi başarıya götüren ruh sağlığının temelidir. Toplum olarak sevgi ve saygı kıtlığı çeken bir millet olmaktan çıkıp; her bireyin birbirini sevdiği; saydığı bir kitle haline dönüşmeliyiz. Bunun için öncellikle anne- baba-çocuk üçgeninde kalpten kalbe giden yolu diriltmeyiz.
NURAY BAŞTAN AYDIN
PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AİLE DANIŞMANI
NURAY BAŞTAN AYDIN
PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AİLE DANIŞMANI