Her sabah olduğu gibi bu sabah da işe gitmek için çok zor uyandınız. Kendinizi hiç dinlenmiş ve rahatlamış gibi hissetmiyorsunuz. Yatakta doğruldunuz; saatin saniyelerinin ilerlediğini görüyorsunuz. Kolunuzu kıpırdatmak istemiyorsunuz. Ne giyinmek istiyorsunuz ne de kahvaltı yapmak. Yüzünüzü yıkamak istemiyorsunuz; kimseyi görmek; kimseyle konuşmak istemiyorsunuz. Zor da olsa; istemeye istemeye de olsa tüm bunları yapıyor ve işe geliyorsunuz. Masanızın başına geçtiğinizde şunları düşünüyorsunuz.” Bu tam anlamıyla bir işkence”.İşte Tükenmişlik Sendromu yaşıyor olabilirsiniz.
Bu sendrom; çalışanlar arasında görülen yorgunluk; hayal kırıklığı ve işi bırakma ile karakterize bir durumu tanımlamak için ortaya atılmıştır bir şeydir. Tükenmişliği; iş dışı diğer stres kaynaklarından ayıran özellik; çalışanların iş gereği karşılaştıkları kişilerle kurdukları sık ve yoğun etkileşimler sonucunda ortaya çıkmasıdır. Bireyin stres yapıcı iş koşullar altında sürekli tükenme hissine sahip olması halini belirten bu olgu; yaşamın değişik evrelerinde ortaya çıkabilir. Sürekli olumsuz duygulanım durumlarını ifade eden bu olgu 3 boyutludur:
• Duygusal Tükenme: Kişinin duygusal kaynaklarının tükendiğini hissetmesiyle duygusal bir yorgunluk yaşaması ve çalıştığı kurumda hizmet verdiği kişilere geçmişte olduğu kadar verici ve sorumlu davranmadığını düşünür. Gerginlik ve kaygı duygusunu aşamayan kişi için ertesi gün işe gitmek çok zor gelmektedir. Dolayısıyla işe gitmeme; işyerine saatinde gelmeme; psikosomatik şikayetler nedeniyle işe devamsızlık; işten ayrılma gibi hem çalışan hem de kurum açısından verimsiz bir durum ortaya çıkmaktadır.
• Duyarsızlaşma: Çalışanların hizmet verdikleri kişilere birer nesne gibi davranması; küçültücü sözler sarf etmesi; umursamaz; alaycı bir tutum sergilemeleridir. Aslında bu davranışların altında bir yabancılaşma duygusu ve savunma mekanizması yatmaktadır.
• Kişisel Başarıda Düşme: Kişinin kendisiyle ilgili değerlendirmelerinin olumsuz bir nitelik kazanması sonucu; işle ilgili çeşitli olaylarda kendini yetersiz algılama ve işyerinde karşılaşılan kişilerle olan ilişkilerde de başarısızlık duygusu baş gösterir. Böylece harcadığı çabanın boşa gitmesi ve suçluluk duygusu çalışanın iş motivasyonunu düşürerek başarı için gerekli davranışları gerçekleştirmesini engeller.
En sık belirtiler:
• İşle ilgili etmenler: Meslekten ve işten memnuniyet; iş doyumu; işin önemi; rol çatışması; yalnız kalma isteği; iş yükü; kaygı; görevde belirsizlik; izin alma; geç kalma;
• İş dışı etmenler: Kişilik yapısı; aile yapısı; aileyle ilişkiler; sosyal destek; yaşam biçimi; hayata bakış açısı; yaşam amaçları gibi değişkenlerin tükenmişlik üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Bu bulgulardan yola çıkarak işle ilgili ve işle ilgili olmayan etmenlerin etkisiyle oluşmaktadır.
Tükenmişliğin çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenlerden en çok göze çarpanları şu şekilde sıralayabiliriz; kişilere ulaşamayacağı hedefler konması; fazla iş yükü; düşük motivasyonlu kişilerle çalışma; kişinin karakteriyle yaptığı işin uyuşmaması; sosyal desteğin az olması
Yapılan çalışmalar; genç; bekar; çocuksuz bireylerde; evli; yaşlı ve çocuklu bireylere göre; üniversite mezunlarında üniversite mezunu olmayanlara göre; iş deneyimi birkaç yıllık olanlarda bir yıldan az ve beş yıldan uzun süredir çalışanlara göre daha yüksek düzeyde tükenmişliğe rastlanmıştır. Cinsiyet konusundaki çalışmalar anlamlı bir fark göstermezken; kişilik ve beklentilerle ilgili faktörlerin tükenmişlikle yakından ilgili olabileceği sonuçlarını vermiştir. Dıştan denetim odaklı kişilerde; çalıştıkları kurum; meslekleri ve kişisel yeterlilikleriyle ilgili karşılanması zor beklentilere sahip olan kişilerde daha fazla tükenmişlik olgusuna rastlanmaktadır
Aile hayatıyla tükenmişlik arasındaki ilişkiye söz edecek olursak; her iki eşin de çalıştığı ailelerde aile bireyleri arasındaki ilişkinin niteliği ile tükenmişlik arasında korelasyon bulunmuştur. Meslekli rollerle aile rolleri arasında bocalayan ve her iki alan arasında doyurucu bir denge kuramayan kişilerde tükenmişliğe daha sık rastlanmaktadır. Diğer yandan; evlilik ve aile hayatından alınan doyumun ve aile yapısının olumlu olarak algılanmasının tükenmişlikle negatif korelasyona sahip olduğu görülmüştür.
Tükenmişlikle sosyal destek arasındaki ilişki incelendiğinde; sosyal desteğin tükenmişliğe karşı bir tampon görevi gördüğüne işaret etmektedir. Sosyal destek kaynaklarından yararlanmak tükenmişliği azaltan; sosyal destek kaynaklarından yoksun olmak ise tükenmişliği arttıran bir faktör olarak bulunmuştur. Yakın; devamlı; ulaşılabilir bir aile ve dost çevresine sahip olmanın; bireye güven veren ve destekleyen nitelik taşıdığı için tükenmişlik riskini azalttığı görülmektedir.
Peki tükenmişlikle nasıl baş edilir? Bu konuda neler yapılabilir?
• Hayatımızın önceliklerini gözden geçirmeliyiz. İş mi; aile mi; sağlık mı? Buna karar verdikten sonra ise sadık kalmalıyız. Yani önceliğimiz ailemiz ise onlarla birlikte daha çok zaman geçirmeliyiz.
• İşle ilgili hangi konuların sizi bunalttığını tespit edin ve bu yönde önlemler alın. Çalışma saatleri mi; iş yoğunluğu mu; iş yerindeki çalışanların tutumları mı?
• Çalışırken sık sık aralar verin.
• Sosyal destek alabileceğiniz arkadaşlarınızdan bu konuda destek isteyin; onlarla kaliteli zaman geçirin.
• Spor yapın.
• Düzenli uyku uyumaya çalışın.
• Hafta sonu tatillerinizde dinlenmeye daha çok zaman ayırın.
• Düzenli ve sağlıklı beslenin.
• Mutlaka bir hobi edinin.